Gönderi

328 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
İnsan bambaşka bir kişiye dönüşüp başka bir hayat yaşayabilir mi?
Mutluluk
Mutluluk
, 2002 yılında kaleme alınmış daha sonra beyaz perdeye uyarlanmış bir eser. Romanı okuduktan sonra filmi de izledim ama bir tercih yapmam gerekirse kitabı seçerdim. Genelde böyle yaparım zaten, karakterleri başkasının hayal gücünde sınırlandırmak istemem :) Kitabın ismi neden "Mutluluk" olarak seçilmiş bu konuda herhangi bir röportaja denk gelmedim ama farklı bir isim de seçilebilirmiş. Kitapla tam özdeşleşmemiş bence.Spoilerlara başlayayım, sonu mutlu bitiyor ama kitabı okurken hakim olan duygu kesinlikle bu değil. Ben ilk 100 sayfa falan çok sinirlendim. Kitabın 3 ana karakterinden kadın olanı -Meryem- üzerinden tüm kadınlara yüklenmiş suçlu, değersiz, günaha sürükleyen ve bunlara benzer birçok sıfat beni gerçekten çok sinirlendirdi.Amcası tarafından tecavüze uğrayan Meryem onlara göre artık günahkar ve kirli sayıldığı için askerden yeni gelen amcasının oğlu Cemal'den namuslarını temizlemesini istiyorlar. Meryem sürekli bu yönde kabuslar gördüğü için ve filmde de böyle aktarıldığı için amcası tarafından tecavüze uğradığından bahsettim ama olayın travması ile kız hiçbir şey hatırlamıyor. Öyle ki kabuslarında "Gak!" diyince susayan "Guk!! diyince acıkan ve Meryem'in etlerini parçalayan anka kuşu metaforu ile hatırlıyor olayları. Çocuklukta yüklenen kadınlar erkeklerin yanında yemek yiyemez, ses dahi çıkaramaz, cahildir ve öyle de kalmalıdır dayatmaları ile kendini gerçekten suçlu hisseden Meryem bir süre izbe denen yere kapatılır. Burada intihar etmeyi bile düşünür fakat kendine yaşatılanların öfkesi sayesinde hayata tutunur, intihardan vazgeçer. Askerde insani duygularını köreltmek zorunda kalan ve ölüm kavramına çok uzak olmayan Cemal'e bu görev verilir. Köyde bu iş için kızları İstanbul'a götürmek gibi bir gelenek varmış. Cinayetlerini İstanbul'da bir talibi çıktı biz de evlendirdik orada kaldı şeklinde kamufle ediyorlarmış. Cemal'de bu amaçla Meryem'i yola çıkarır. Bu arada olayın geçtiği kasaba da Van gölü civarlarındadır. Kasabadan uzaklaştıkça Meryem farklı dünyaların da olduğunu keşfeder. Diğer kadınların kendisi gibi giyinmediğini, erkeklerle birlikte yemek yiyip sohbet edebildiklerini hatta bazılarının sigara bile içtiğini görüp şaşırır. Meryem bu keşifler içindeyken Cemal askerlik travmalarını hala atlatamamıştır ve kısa uykularından her an tekmil verecekmiş gibi uyanır. Onun yaşadığı da az buz değildir. Gözünün önünde mayına basıp çeşitli uzuvları kopan arkadaşları, her gece karakol telsizlerine gelen çocukluk arkadaşı Memo'nun tehditleri( Cemal'in çocukluk arkadaşı Mehmet dağa çıkıp terörist olmuş),yakılan köyler... Uzun bir yolculuktan sonra Meryem ve Cemal İstanbul'a varırlar. Cemal'in abisi kasaba kurallarından ve töreden kaçıp zamanında İstanbul'a yerleşmiş. Cemal birkaç gün orada kalıp Meryem'i öldürdükten sonra kasabaya geri dönmeyi planlamaktadır fakat olaylar planladığı gibi gitmez, Meryem'i öldüremez. Meryem'i öldürmediği için artık kasabaya da gidemezler. Bir süre Cemal'in askerlik arkadaşı Selahattin'in ayarladığı kulübe gibi bir yerde kalırlar daha sonradan romanın 3. ana karakteri olan Profesör İrfan Kurudal ile yolları kesişir. Bu zaman dilimi profesörün varoluşsal sancılar çektiği artık kendini bulunduğu çevreye ait hissetmediği için benliğini keşfetmek amacıyla yaptığı yolculuk dönemine denk gelir. Profesör karısı Aysel'e artık yapay tavır ve davranışlardan sıkıldığını böyle bir yolculuk yapmazsa yaşayamayacağını bildiren bir e-mail atıp bu deniz yolculuğuna çıkar.(Zülfü Livaneli yan karakterlerde Aysel ismini seviyor herhalde, yakın zamanda okuduğum
Huzursuzluk
Huzursuzluk
kitabında da ana karakterin kız kardeşi Aysel'di :)) Yaşadıkları kulübenin gerçek sahipleri gelince ortada kalan Cemal ve Meryem'e profesör teknede birlikte yaşama teklifinde bulunur. Cemal ve Meryem karın tokluğuna profesörün yanında çalışır ve onunla birlikte yaşamaya başlarlar. Profesör ve Meryem iyi anlaşmaya başlar. Profesör Meryem'in zekiliğinden ve bir şeyleri çabuk öğrenmesinden dem vurdukça Cemal buna sinirlenir. Meryem ve profesörün bir olup kendini dışladığını hisseder. Onlarla daha az vakit geçirmeye başlar. Bir gün profesör Meryem'e yüzme öğretmek için bir koya götürür. Bir süreyi yüzme denemesinden sonra Meryem heyecandan ve soğuktan titrer halde uyuyakalır. Onu ısıtmak için üzerine eğilen profesörü fark edince travması tetiklenir ve bağırıp çağırmaya ağlamaya başlar.(Meryem'in sırrını profesöre fark ettirmek için böyle bir kurgu yapılmış anlıyorum ama kızı ısıtmanın sarılmaktan daha mantıklı yolları var bence, daha sonra da yapacağı gibi profesör en başta kıyafetlerini üstüne örtebilirdi).Meryem'in sırrı böylece açığa çıkar. Tekneye geldiklerinde bir şey olmamış gibi davranırlar ama Meryem eski enerjisini kaybetmiştir. Bir akşam yemeği sonrası Cemal ve profesör kavga eder. Cemal profesöre ahlak dersi verirken Profesör daha fazla bu sırrı saklamaz ve siz kendi ailenize bakın baban kuzenine tecavüz etti ve öldürmen için seni görevlendirdi minvalinde şeyler söyler. Bu olayla birlikte profesör deniz yolculuğunu bitirmeye karar verir, kiraladığı tekneyi teslim ettikten sonra annesinin yanına gidip ömrünün sonuna kadar orada yaşayacaktır. Tüm parasını Meryem'e verip yola koyulur. Olayın şokunu atlatamayan Cemal iki gün boyunca aralıksız uyur. Uyandıktan sonra kendi ve Meryem adına yeni bir yolculuk planı yaparken Meryem ona bağımlı olmayı Cemal'in tüm tehditlerine rağmen çok net bir şekilde reddeder. Profesörün verdiği paranın bir kısmını Cemal'e verip kendine yeni bir sayfa açmak üzere arkasını dönüp gider.
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
sade ve anlaşılır bir dille yazıyor eserlerini, benim kitaplarını okurken beklentim edebi zevk almaktan ziyade keyifli zaman geçirmek. Yalın dili sayesinde sesli kitap olarak dinlenmeye de uygun. #2023 #4
Mutluluk
MutlulukZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi Yayınları · 202136.4k okunma
·
155 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.