Gönderi

216 syf.
·
Not rated
·
Read in 35 days
Merhaba arkadaşlar. Uzun zamandır yazmadığım incelemeyi Demokritos ile tekrar başlatmayı düşündüm. Demokritos, M.Ö 460-370 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen ve Pre-Sokratik dönemin son döneminde yaşayan ünlü bir filozoftur. Abdera'da doğduğu düşünülen Demokritos, zengin bir aile içerisinde yetişmiştir. Babası vefat edince kendisine kalan mirası Hindistan, Mısır, Babil vs. gibi bölgelere giderek astronomi, matematik gibi ilimleri öğrenmek için harcamıştır. Kendisine ''Gülen'' ve ''Deli'' lakapları verilen Demokritos'un hocaları Leukippos ile asırdaşı olan Anaksagoras'tır. Zira bu ikilinin temel düşüncesi 'atomcu' felsefenin temelini oluşturuyordu. Demokritos ise hem kendinden önceki atomcu anlayışı bir araya getirmesi hem de modern dönemdeki atomcu anlayışın temelini oluşturmasından dolayı önem arz etmektedir. Ancak yazmış olduğu bir çok esere rağmen elimizde fragmanlarının kalmasının temel sebebi, atomcu felsefesi Hristiyanlık düşüncesine tamamiyle ters oluşu ve Platon'un düşüncesinin de Yeni Eflatunculuk üzerinden Hristiyanlığa da tesir etmesidir. Epistemolojik açıdan bakıldığında Demokritos, Duyusal ve Muhakeme olmak üzere bilgiyi elde etme yollarını ikiye ayırmıştır. İlk olarak ,'duyusal olarak bir şeyin hakikatinin kavranabilmesi mümkün mü?' sorusuna varlığın sürekli akış halinde olması hasebiyle duyusal olarak kavranamayacağını, bundan dolayı ortaya çıkacak sayısız değişkenlikten dolayı bilinemeyeceğini ve varlığın hakikatinin dipte olduğunu belirtir. Dipte bulunan hakikatin ise duyusal bilginin ölçülüp kavranacağı 'Muhakeme' ile gerçekleşeceğini belirtir. Zira o 'Sersemlemiş ruhunun dizginini muhakeme ile kov' derken hakikatin ve bilgeliğin ancak bu şekilde gerçekleşeceğine işaret etmiştir. Ontolojik düşüncesi, Metafiziğiyle iç içe şeklinde değerlendirebileceğimiz ve ''Hiçten, hiçbir şey var olmaz'' diyen Demokritos'u incelediğimizde, düşüncesinin temel ilkesini sonsuz olan ''Atom'' ve ''Boşluk'' oluşturur. Bu ikiliye 'bütünün ilkeleri' şeklinde isimlendiren Demokritos; atom hakkında 'şey-var olan' ve boşluk hakkında 'hiçbir şey-var olmayan' kavramlarını kullanır. Atomlarda temel özellik olarak; maddenin yapı taşları, ezelî, belli forma sahip olmaları ve niteliksel değişim bulunur. Bu atomlar birbirlerine çarparak evreni meydana getirirler. Bu çarpışma veyahut atomun kendi hareketini gerçekleştirmesi ancak boşluk ile gerçekleşir. Zira ona göre 'var olan' kadar 'var olmayan' da vardır. Zira var olmayan olmadan hareket, hareket olmadan atomdan, atom olmayınca oluş-bozuluştan dolayısıyla varlık-yokluktan bahsedilemez. İşte varlığın meydana gelişini atomun boşluktaki hareketine göre açıklayan Demokritos'a göre atomların kendi içerisinde yuvarlak, kare vs. şeklinde şekli olup bunlar aynı cins ise birbirleriyle iç içe girerek cismi oluşturur, farklıysa birbirlerini iterler. Atom ve boşlukta gerçekleşen bu dönüşümün temel nedenini girdap ile açıklarken, bu girdap ise bütünde oluşan şeylerin hepsi zorunlulukla meydana getirir. Çünkü her atomun kendi şekli, bu şekilden doğan düzeni, kurduğu düzenin boşluktaki konumu vardır. Bu hareketlilikle evren meydana gelmiştir. Evrende ise sonsuz gezegen, sonsuz uydu ve sonsuz varlık bulunması mümkündür. Evrenin oluşmasının temel nedeni olan atomların hareketinin ise iki türlü olduğunu açıklar. Zira mekanik determinist düşüncesini açıklarken ona göre hem zaman yaratılmamıştır, hem de sonsuz olanın başlangıç ilkesi olamaz. Bu hareketin ilki ise kozmik süreçten önceki element veya atomların kendisindeki doğal hareket veya başlangıcı olmayan hareketle açıklar. İkinci süreçte ise bu atomların harekete geçip, zamansal süreçte bir bir araya gelmeleri yani evreni meydana getiren hareketle bitirir. Atomik determinizmi ile de Ruh ve Tanrı'nın da atomdaki ateş kürelerinden oluştuğunu, solumanın ruha ve ölümün ruhun gitmesine işaret ettiği ve fail neden için hareketin gerçekleştiği, ezelî-ebedî gerçeklik olan atomlarında evreni var kılan ilk neden olduğundan dolayı da hem ruh hem de Tanrı kavramını da kendi determinist düşüncesine uygular. Ahlak düşüncesinde ise, 'mutluluk' üzerine kuruludur. Zira gerçek yaşam insanın kendini bilmesi, güzel kelâm etmesi, haddini aşmadan güzelce istemesi, aşırıya kaçmaması, zenginliğin daha çok ihtiras getireceği için peşinden koşulmaması gerektiğini belirtir. Zira bu tarz bir yaşamın insanın ruhunu öldüreceği, arsızlaşacağı, zihninden kötülükleri atamayacağı için bilgelik ve hakikat yolundan sapmış olur. Bunun için bu hakikat yolundan sapanlara 'Beden, ruhtan davacı olsa davayı kazanırdı' şeklinde söylemi vardır. Temel sorunlara odaklanırsak eğer; 1- Ruh hem ateş ve solunumla olur hem de akıl ile aynıysa bu durumda akılda ruhla birlikte solunumla birlikte mi gelir. 2- Evrenin oluşturan ilk elementler düzensizken, düzenlilik nasıl vuku buldu? 3- Eğer şeylerin niteliğinde tat, renk vs. yoksa bizim duyumuzla etkileşime girince ortaya çıkıyorlarsa, tat renk vs.'nin ortaya çıkma nedeni nedir? 4- Atomun kendisi değişime tabi değilken, varlıkların temelini de atomlar oluşturuyorsa bu durumda varlıklar neden sürekli değişim halinde? Gibi bazı soru(n)ları açıklaması gerekirdi.
Atomcu Felsefe Fragmanları
Atomcu Felsefe FragmanlarıLeukippos · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019185 okunma
··
151 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.