Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
DİNİN İÇİN ÖLÜR MÜSÜN? GEL İRDELEYELİM.
Herkeslere merhabalar. İncelemeye başlamadan önce belirtmek istiyorum spoiler vermeden yazabileceğimi hiç sanmıyorum. Ve kitap o kadar çok iç içe bağlantılardan oluşuyor ki bazı kaynaklardan da yardım aldım yazarken. (Sonra baktım kendi cümlelerimle ifade edemeyeceğim direkt yazdım. Okumak isteyen olursa en alta linki de ekleyeceğim.) Aklıma bile gelmeyen yerlerin nasıl matruşka gibi olduğunu sizler de göreceksiniz. Sorumuzla giriş yapalım. Dinin için ölür müsün? O zaman haydi başlayalım, ben yazmaya sizler okumaya. Çocuk Yasası çok da kalın olmayan bir kitap. Ona rağmen içinde neler neler yazmış Ian McEwan. Yazarımız İngiliz asıllı, ödüllü bir yazar. Babası subay olduğundan dolayı çok fazla yer gezmiş bir insan. Kalemi gayet iyi. Dili basit lakin yoğunluklu olarak sembolik anlatımı kullanmış. Anlamak, olayları bağdaştırmak bi hayli güç. Kitap arkası yazıdan başlamak istiyorum. "Çocuk yasası, inançlarla kanunların kırgınlığına ve insanlar arasındaki mesafelere dair, içe işleyen, unutulmayacak bir roman." Başkarakterimiz Fiona kitap okuyan, şiirden anlayan, müzik dinlemeyi, piyano çalmayı seven, zarif hobileri olan, kendini iyi eğitmiş bir yargıç. Romanın başlangıcında ise kocası ona açık ilişki istediğini belirterek başlıyor. Uzun zamandır birlikte olmadıklarını, hayatında genç bir kadın olduğundan bahsediyor. Lakin şöyle bir sorun var kocası Jack'in istediği bir yandan da evliliğinin devam etmesi. Jack çok mu dürüst karar sizin. O sırada Fiona'ya bir dava geliyor. Davada yapışık ikizler var. Birinin kalbi normalden büyük ve çalışmıyor, ağlayacak kadar bile ciğeri yok; diğeri ise tüm hayati fonksiyonları yerinde lakin bütün işi o yaptığı için giderek zayıf düşüyor. Hastanenin ameliyatla ayıralım dediğine karşılık aile "Bu bir cinayettir. Tanrı'nın verdiği canı yalnızca Tanrı alır." diyerek reddediyor. Hastane mahkemeye başvuruyor ve yargıç şu sözleri söylüyor benim için etkileyici bir cümleydi. "Önemli olan niyettir. Bizim amacımız onu öldürmek değil, diğerini yaşatmak." Yazarın kelime oyunları yaptığını hissettim burada. Asıl dava şimdi başlıyor. Yukarıda yazdıklarını boşa mı okuduk demeyin lütfen :D oraya değineceğim tekrardan. Adam adındaki karakterimiz 18 yaşına girmesine 3 ay kalmış bir lösemi hastası. Ailesi ve kendisi bir Yehova şahidi dinine bağlı. Bu dinde on beş – on altı yaşlarına gelmiş çocukların eğitimlerini ikinci plana itmelerini, üniversiteye devam etmelerindense kendilerini dine adamalarını uygun görmektedir; kız çocuklarının üniversite eğitimi almasına ise tamamen karşıdır. Bunun yanı sıra, belirtilen yaşa dek kız ve erkek çocukların ayrı ayrı eğitim almalarını buyuran cemaate göre “modaya uygun giysiler, televizyon ve internet yasaktır” Bence kendisi ailesi o dine bağlı olduğu için o dinin mensubu. Bana o izlenimi uyandırdı. Kendisi araştırıp seçtiği için değil. Adam'a yaşaması için kan verilmesi lazım. Hastane bunu dese de aile ve Yehova şahitleri de günah ve haram olarak nitelendirip kan verilmesine razı gelmiyorlar.Yehova Şahitleri, İncil’e inanan bir mezhep olsalar da Hristiyanlardan temel noktalarda ayrılmaktadırlar. Hristiyanlar teslis inancı gereği baba, oğul ve kutsal ruhun tek bir tanrının yansımaları olduğuna inanırken Yehova Şahitleri’ne göre Tanrı ile Hz. İsa eş değildir. Yehova Şahitleri için “kan” büyük bir öneme sahiptir. Onlara göre hayatın özü, kandır ve Tanrı’ya aittir. İnsanların kan tüketmesi mümkün değildir. Söz konusu yasak, “kan yemeyi / içmeyi” yasaklasa da Yehova Şahitleri bu yasağı kan nakli için de geçerli olacak şekilde genişletmektedir (oysa bu yasak, hayvan eti tüketmeyi kapsamamaktadır; hayvanın kanı yeterince akıtıldıktan sonra kuru etinin tüketilmesi inançlarına uygun kabul edilmektedir). Kan nakli meselesi, Yehova Şahitleri açısından büyük önem arz etmektedir. Zira bu yasağa karşı gelinerek kan nakline rıza gösterilmesinin yaptırımı “cemaatten çıkarma”dır, Fiona çocuğu görmeye karar veriyor. Ona hastanede bir şarkı söylüyor. Bir bağ kuruluyor aralarında. Sonradan çocuğa kan veriliyor. Adam hayata tekrardan dönüyor. Adam, yargıcı takip ediyor ona şiirler, mektuplar yazıyor. Yargıç ona elveda ettiği sırada sarılıp öpüşüyorlar. İsmet Özel’in şiirindeki kahraman ben yalnızca kendisi acı çekmez, aynı zamanda dokunduğu insanların da acı çekmesine sebep olur. Of Not Being A Jew şiirinde geçen “Kimi öptüm de kurtuldu çarmıha çakılmaktan?” dizelerinde, yalnızca kahraman benin değil, ilişkide olduğu kim varsa onların da acı çektiği söylenir. Kadının sonradan piyano konseri vereceği sırada Adam'ın öldüğünü öğreniyor, kocasına söylüyor vicdanen rahatsız olduğu için. Roman kısaca bu şekilde. Şimdi ise bağdaştırma yerlerine gelelim. Bunun ilki aslında Adam o topluluktan atılmaktan korkuyor. Bir dışlanma korkusu, tıpkı ailesinde de olduğu gibi. Bu korku Fiona'da da var. Kocası ona açık ilişki yaşamak istediğini belirttiğinde başkalarının bundan haberi olup olmadığını merak ediyor. Ya da Adam'la öpüştüğü sırada başkalarının görmüş olabileceğini düşünüyor. Burada aslında her bir fertin toplumda bir yeri olduğunu ve buradan dışlanma, aforoz edilme korkusuyla yaşadığını görüyoruz hem de yaş fark etmeksizin. İkincisi ise Jack'in kendince haklı sebepleri öne sürerek eşinden onu aldatmak için izin istemesi ve Fiona'nın ona Adam'la yanlışlıkla öpüştüğünü duyduğu anda karısına hemen "Ona aşık mısın?" sorusunu yöneltmek oluyor. Yani bir taraf için açık açık yapılırken diğer tarafın bunu açık yaşayamaması bi hayli düşündürücü. Bence toplumun bakış açısı da böyle. Bir tarafa sunulan kapı kadına gelince kapanıyor. Bunun etik olup olmadığını savunmuyorum. Jack'in bunu yaparken -ki sadece izin değildi aslında haber verme anlamı taşıyordu- Fiona'ya gelince karşı çıkması ne kadar dürüstlük gibi gözükse de ikiyüzlülük olduğunu görebiliyoruz. Burada Jack ile Fiona'nın ilişkisini bitirip Fiona'yla Adam'ın ilişkisine geçmek istiyorum. Fiona Adam'a demişti ki "Seni; senden ve dininden korumak zorundayım." Kadının Adam'a söylediği şarkı #218256196 Yehova şahitlerinin bir lideri yok. Heyet gibi bir toplulukları var. Onların aldığı karar neticesinde kan nakli, değişimi yapılamıyor. Ve inançları şu şekilde: dinleri uğruna daha şanlı, şerefli ölmek; yani ölümün yüceltilmesi. Ailenin çocuğa yaptığı manipülasyon da şu şekilde. "Her hayat Tanrı'nın armağanıdır. Ve Tanrı onu istediği zaman geri alabilir." "Kendi hayatınız söz konusu olmadığında bunu söylemek kolay Mr. Henry." "Öz oğlunuz söz konusuysa daha zor." "Adam şiir yazıyor. Bunu tasvip ediyor musunuz?" "Onun hayatıyla pek bağlantılı bulmuyorum." "Bu konuda onunla kavga ettiniz değil mi?" "Ciddi konuşmalar geçti aramızda." "Mastürbasyon günah mıdır Mr. Henry?" "Evet." "Ya kürtaj? Eşcinsellik?" "Evet." "Adam'a öğretilen inançlar bunlar mı?" "Bunlar Adam'ın bildiği doğrular." Oğlunun şiir yazmasını doğru bulmuyor lakin direkt olarak karışma söz konusu değil. "Bunlar onun bildiği doğrular" kısmında ise inancı ona ögretilmediğini bunun onun doğruları diye manipüle ediyor. Dini sembollere gelelim. Hz. İsa'nın çarmıha gerilmeden önce son yemekte kendisine sadakatsizlik edildiğinde askerler diyor ki biz İsa'yı bilmiyoruz. O da diyor ki "Ben onu topluluğun içinde öpeceğim. Öptüğüm kişi İsa'dır." Öpüyor ve İsa'yı tutuklayıp çarmıha geriyorlar. Roma'da da yasak, kötü bir işkence yöntemi olduğu için. Romanda ise bu bölüm şöyleydi. Adam Fiona'yı öpüyor. Kadın etrafına baktı çünkü yargılanmaktan korktu. Bu korku sadakatsizliği getirecek diye korktu. Peki Adam Fiona'dan nasıl bir sadakatsizlik gördü? Fiona'nın verdiği karar onu o topluluktan çekip çıkardı. Adam Fiona'ya "Beni evine al, şiirlerini okut, kiranı vereyim." dedi Fiona ise reddetti. Onu öyle ortada bıraktı. Oysa çocuk, yaşama tutunmak istemiştir ve bunu şiirle, müzikle ve aşkla yapmaya heveslidir de. Ne hukuk ne de dinin başarabileceği bir şeydir bu. Yani bir başkasının hayatına değiştirdiğimiz noktada ona yeni bir şey koyabiliyor muyuz? İşin ilginç tarafı İsa'ya ihanet eden kişi pişmanlık duyup intihar ediyor. Peki çocuk ne yapıyor dersiniz? İkinci kez hastalığa yakalandığında kan almayı reddediyor. Fiona diyor ki "Bu bir intihar." Semboller çok iç içe kullanılmış. Düğümler tek tek açılıyor okudukça. Mesela kitabın en başında şöyle bir ifade yer alıyor #218176378 fakat bu refah anlık mı yoksa devamlı mı olduğu belirsiz. "Hakimler hükümdarı temsil ederdi yüzyıllardır ulusun çocuklarının vasisiydiler." Fiona'nın bir çocuğu yok. Lakin burada çocuğun vasisi konumunda anne baba çocuğun refahını dikkate almadığı için.  Hep bi' ikilem var. Ya da bir başka olayda Yahova şahitleri çocuğun lösemi hastalığına yakalandığını duyunca "Tanrı ona lösemiyi bahşetmiştir." deniliyor. Yani inanç sınavından geçtiği belirtiliyor. Tanrı'ya karşı mı gelinecek yoksa itaat mi edilecek diye. Anne ve baba inançları uğruna çocuğuna sadakatsizlik ediyorlar. İlkelerine göre yaşadıklarını düşünüp aksine ilkeri uğruna ölüyorlar. İnancın ona dayattığı duvarlar, zincirler var lakin ürkütücü. Ezcümle, Adam Henry ölür, baladdaki son burada da karşımıza çıkar. Ian McEwan’ın sözleriyle bitirelim: “Fiona sorumluluğunun mahkeme duvarlarıyla sınırlı olduğunu zannetmişti. Nasıl öyle olabilirdi ki? Adam onu arayıp bulmuştu, istediği şey herkesin istediği, doğaötesinin değil serbest fikirli insanların verebileceği şeydi: Anlam.” Bu durumda sizler Fiona'nın yerinde olsaydınız ne yapardınız? Gerektiğinde, bir çocuk ‘dininden ve kendinden’ korunmalı mı? Yoksa ‘iradeye’ mutlak saygı mı esas alınmalı? Eğer Adam'ın yerinde olsaydınız ne yapardınız?  Ameliyat olursanız aforoz edileceksiniz. Dininiz için ölür müsünüz? Şehit olmak uğruna. Kitabı okurken ister istemez, çocuk hakları hususunda ülkemizin konumunu sorgulamadan edemiyorsunuz. Hukukun sağlıklı işlediği ve çocukların refahını, özgürlüğünü gözeten kararların alındığı mahkemelerin var olduğunu hayal ediyorsunuz Umarım hayatımızda hep güzel kararlar veririz. Kitabın filmide varmış yeni öğrendim. Ertelemeden izleyeceğimi düşünüyorum. Esen kalın, kitapla kalın. Keyifli okumalar :) Kaynaklar; 1. Hilder, Carolyn Hayley Jane, The Role of The Family in Cases of Disputed Medical Decision Making (Doctoral Thesis) Queen Mary University of London, s. 224, <qmro.qmul.ac.uk/xmlui/handle/12...> s.e.t.10.04.2022), Tanrıverdi, Ahmet Turgut / Tanrıverdi Gülşah / Öner Yalçın, Sibel / Torun, Serap (2014) “Yehova Şahitleri’nin Kan ve Organ Nakline Bakış Açısı”, Lokman Hekim Dergisi, C: 4, S: 2, s. 2-3. 2. (Özel, 2011, s. 168). 3. parsomenfanzin.com/2020/03/13/10-m... 4. gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/0...
Çocuk Yasası
Çocuk YasasıIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20232,700 okunma
··
259 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.