Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ne kadar özgürüz?
Artık şunu kabul edelim: Ruhumuzu tam olarak hayata yansıtamadığımız zaman özgürlükten bahsedemeyiz! Zaaflarımız ortaya çıkar ve kullanılırız. Bu geçeği fark etmek için uzaklara gitmeyin. Eşiniz, çocuklarınız, anneniz, babanız veya kardeşiniz, kısacası en yakınlarınız, özgürlüğünüzü asıl kısıtlayanlar olarak yanı başınızdadır. Zaman içinde giderek daha çok kaptırdığınız özgürlüğünüzü geri almaya çalıştığınızda ise hedef tahtası olursunuz. "Sen çok değiştin, bir acayip oldun, seni tanımakta güçlük çekiyorum" derler. Kölelikten kurtulmanıza kimse izin vermek istemez. Bencil biri olmakla itham edilmeye başlarsınız. Bu çatışmanın derecesi kaptırdığınız özgürlükle doğru orantılı gelişir. Sizin mutluluğunuz veya yaşamdan zevk almanız kimseyi ilgilendirmez. Sen kölesin ve öyle kalmalısın mantığı ön plandadır. Bu nedenle ruhunuz daha en başından kaptırmamanızı öneriyorum ancak ne yazık ki geleneksel yetiştirme tarzımızın temel mottosu "büyüklerini sayacaksın, küçüklerini seveceksin" olduğu için öncelikle kendinizi sevmeniz ve kendinize değer vermeniz gerektiği aşılanmamaktadır. Böyle bir inançla büyütülen bir çocuk, iileride kendisini bulmakta elbette çok güçlük çeker. Vicdan, suçluluk duygusu içimizi kemirir. Ben nerede yanlış yapıyorum diye hayıflanıp durursunuz. Çıkış yolu bulamazsınız. Mutsuzluk, huzursuzluk, isteksizlik, yaşamdan zevk almama bu koşullarda yaşanan duygulardır. Sizi doktora yönlendirirler ve "her şeye sahip olduğu halde derdin ne?" diye itham ederler. Kendinizi suçlu hissedersiniz. Doktorunuz ise bu durum karşısında kolayca depresyon tanısı koyarak derecesine ve etkilerine göre ilaçları başlatır. Artık hissedebilen bir insan olmaktan çıkarsınız bir robot gibi etrafa uyum göstermek için çabalayıp durmaya devam edersiniz.
·
45 görüntüleme
Sıla okurunun profil resmi
Oysa ruhunuz tam olarak hayata bağlandığında özgürlük hali gelişmeye başlar. Artık önceliği kendinize vermeye başlarsınız. Kendinizi tanımaya, sevmeye, değer vermeye başlarsınız. Kölelikten kurtulursunuz ve kendi yeteneklerinizi keşfetme yoluna girersiniz. Her şeyden önemlisi, duygusallıktan kurtulup konsantre olmayı ve düşünmeyi başarırsınız. Etrafınızın sizi nasıl sömürdüğünü ve bitirdiğini fark edersiniz. Birilerinin istediği rollere nasıl kolayca girdiğinizi, kendi ruhunuzun devrede olmadığını fark edersiniz. Gelişen bu farkındalığınız elbette sizin enerjinizle geçinen yakın çevrenizin hiç işine gelmez. Tartışmalar, çatışmalar ve hatta boşanmalar hep bu yüzdendir. Ne de olsa özgürlük savaşı, kan dökmeden olmuyor. Savaşı kazandığınızda doğal olarak yaşama haritanız değişir. Bazıları yeni kişiliğinizi (gerçek olan) kabul etmez ve haritadan silinir. Belki o güne kadar olduğunuzdan bambaşka bir yola girersiniz. Bütün bu sonuçlara katlanmak kolay olmayabilir ama ruhsal farkındalığınız için tek çare budur.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.