Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
7/10 puan verdi
Aşk okumayı seviyorsanız ama klişeleşmiş konulardan sıkıldıysanız, bazı mantık hatalarına ve bazen sinir bozucu olan karakterlere katlanabilecek bir ruh halindeyseniz şans verebileceğiniz bir kitap. Bu kısımdan sonra kitabı konu ve anlatım, karakterler, gözüme çarpan hatalar ve genel yorum olarak dörde ayırıp SPOILERLI şekilde inceleyeceğim. • Konu harika, anlatım ortalamanın biraz üstüydü. Henry'nin müziğe, Flora'nın uçmaya olan arzusundan, Aşk'ın hassasiyetlerinden ve Ölüm'ün vicdanından bahsedildiği kısımlar anlatımı ortalamanın üstüne çıkaran yerlerdi. Diğer yandan diyalogların genelinin sıkıcı olduğunu düşünüyorum. Henry ve Flora'nın bir yere varmayan sohbetleri ve kafe sahnesi kitaba ara vermeme sebep oldu. Kitap 50-60 sayfa daha kısa olabilirdi. • Kötü çocuk-masum kız klişesinden nefret ettiğim kadar aşkından deli oğlan ve ezik kız klişesinden de nefret ediyorum. Tamam, ırkçılığın yoğun olduğu bir dönem. Flora'nın kendini yetersiz hissetmesi normal, yer yer geleceğinden şüphe etmesi anlaşılabilir ama Henry onun için her şeyini feda ettiğinde bile "farklı dünyalara aitiz, benim gibi siyahi bir kız beyaz bir oğlanla çıkamaz" gibi eziklikle dolu cümlelerle çocuğu sürekli terslemesine sinir oldum. Bu tür insanlar kendi içlerindeki korkaklık ve eziklik duygusuyla en büyük ırkçılığı kendileri yine kendilerine yapıyor ama farkında değiller. Henry'nin duygusallığı aşırı olsa bile Aşk'ın oyuncusu olduğu için kabul edilebilir. Gençlik romanlarında güzel seven erkeklere fazla rastlamıyoruz, rastlamışken çok fazla eleştiremeyeceğim. Aşk'ın Ölüm'e karşı bile anlayışlı olması çok tatlıydı. Onu defterine olayları yazarken resmetmek isterdim. Aşk olmasından dolayı, öylece otursa bile sanatsal geliyor bana. Yaşlı, bilge ama kırılgan bir ruhu var ve bu onu daha değerli yapıyor. Ölüm'ün Nazi pilotu kılığına girdiği kısım kitabın en vurucu noktalarından biriydi. Ölüm'ün kendi içindeki çelişkilerinden, kabul etmek istemese bile eksikliğini hissettiği sevgi açlığından bahsedilmesi de kitabın kurgusunu anlamlandırdı. Aşk ve Ölüm'ün ilişkisinde Aşk'a hak veriyorum: "Eğer hayat sona ermezse bana da ihtiyaç olmaz. Ölüm'ün karşısında aşkı seçmek bir cesaret örneği. Ben neşeyim ama sen anlamsın. Ancak beraber olursak insanlığı aksi takdirde olacağından daha fazlası yapabiliriz." Diğer karakterler hakkında: Büyükanneye üzüldüm, Ethan bu sonu hak etmedi, Annabel'in geleceğini merak ettim, diğerlerini çok düşünmedim. • Kitapta kurgu hatası olarak gördüğüm bazı kısımlar var. Aşk ve Ölüm'ün oyuna DOĞRUDAN müdahale etmemeleri gerek ama edip duruyorlar. Bunu yaptıklarında olay örgüsü o kadar değişiyor ki bir noktada Henry ve Flora'nın yerini Aşk ve Ölüm alıyor. Verebileceğim en büyük örnek Ölüm'ün Helen kılığında Domino'yu yakması. Bu doğrudan müdahale! Başkasının kılığında olması bir şeyi değiştirmiyor. Maske takıp birini öldürsek bu o kişiyi doğrudan bizim öldürdüğümüz gerçeğini değiştirmez. Bu öyle küçük bir olay da değil, hikâyenin tüm akışını değiştiriyor. Kurgu veya mantık hatası değil desek bile iki üstün gücün ölümlülerin hayatına doğrudan (çok fazla doğrudan dedim ama kitapta en fazla gözüme batan buydu) müdahale etmesi oyunun kurallarına aykırı geliyor. Bir satranç taşını ancak başka bir satranç taşı kullanarak yiyebilirsiniz, elinizle taşları devirip oyunu düzgün oynadığınızı iddia edemezsiniz. Ölüm'ün kendisi yakmasa ama hali hazırda Domino'dan ya da siyahilerden nefret eden, suça eğilimli birini bu konuda biraz kışkırtsa ve o karakter gidip Domino'yu kundaklasa daha doğru olurdu. Diğer kulübün camlarının taşlanması gibi. Bahsetmek istediğim diğer şey özgür irade meselesi. Karakterlerin oyunun varlığını öğrendikten sonra "aşkı seçelim" × "ne seçersek seçelim kaybedeceğiz" çatışmasından çok "Bu kişiye âşık olmakta özgür müyüm?" sorusu üstünde durmalarını tercih ederdim. Bilemiyorum, ben en sonunda aşkı seçsem bile yıllar boyunca "Oyun olmasaydı yine de bu adamı sever miydim? Kalbim Aşk ve Ölüm tarafından ona mühürlenmemiş olsaydı yine de ömrümün sonuna kadar o adamla yaşamak ister miydim?" diye sorardım kendime. Karakterlerden biri bu soruları Aşk'a sorsaydı ve tatmin edici bir cevap alsaydı kurgu daha sağlam olurdu bence. • Eleştirilerim fazla olmasına rağmen kitabı sevdim. Aşk kitapları okumayı fazla sevmeyen biri için güzel deneyimdi. Favorilerimden biri olamasa bile karakterleri uzun süre unutmayacağımdan eminim.
Aşk ve Ölüm Oyunu
Aşk ve Ölüm Oyunu
Martha Brockenbrough
Martha Brockenbrough
Aşk ve Ölüm Oyunu
Aşk ve Ölüm OyunuMartha Brockenbrough · Yabancı Yayınevi · 2019158 okunma
·
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.