Gönderi

504 syf.
·
Not rated
“Kadınlar mükemmel nakışçılardır.” Hakikat işi değil, bir tarikat işi. Rejim değil, teokrasi işi. Kadını hedef alanın biter işi. Kadın bitti demeden bitmez. Dünyadaki haksızlıklara bir pencere daha... İlk kitap rejimin başlangıcıyla insanları bir anda yeni bir düzene koyarak başlıyordu. Konunun ana teması nüfusun hızla azalması ve kadınların metalaştırılmasıydı. Damızlık kız kavramını ve yaşanan insanlık dışı olayları öğrenmiştik. Ahitlerle birlikte öncesine dönüyor ve değişimin temellerini bu defa başka kadınlardan dinliyoruz, teyzelerden ve temiz yeni nesilden. İlk kitapta Lydia teyze özlü sözleri ile sık sık yolumuza çıkıyordu. Onlar teyzeydi yani öğretici. Öğreticiler rejimin temellerinde büyük işleri yükleniyordu. Komutanlara eş, damızlık kız seçmek ve ahlak polisliği yapmak gibi önemli işleri yapıyorlardı ve daha önemlisi enseste karşı olabilmek içinde damızlıkların ve komutan eşlerinin kendi aralarında yaptıkları yasa dışı eşleşmelerin iç yüzünü kayıt altına alarak gelecekte yaşanacak vahim olayları önlüyorlardı. Bu durum, eş seçiminde ve önerilerinde sürekli geçmişin nabzını tutma ve arşiv tarama görevi de yüklüyordu. Damızlık kızların seçimlerini biliyoruz. Rahmin varsa ve yumurtalıkların çalışıyorsa hâlâ önemlisin ama kendin için değil. Damızlık kızlar gittikleri evin komutanının adını alırdı. Komutan Kley’in damızlığı Kley’ninki olurdu. Kadınların evlendikten sonra erkeğin soy adını almasından damızlık kızların gerçek isimleri alınıp sahiplerinin isimlerini almalarına.... Peki teyzeler? Onların hayatı bu sistemde isimlerinden başlanarak nasıl şekilleniyor dersiniz? Sistem insandan ilk şeyini alır, ismini. Düşünün soy isimle değişen hayatlarımızdan bu kadar muzdariplikle yaşarken ki, o da artık bir seçim, burada direkt isminiz alınıyor. Diğer bir ayrım. Toplumsal denge diye kıyafetlerden ayırma yöntemi vardı. Kırmızı, yeşil, çizgili, kahverengi ve şimdi bir renk daha sahneye çıkıyor; gümüş rengi. Gri rengi giyenler, boyunlarında inci taşıyanlar, sırtlarında siyah çantaları ile inci kızlar. Evlenmek istemeyen, çeşitli nedenlerle teyzeliği kurtuluş görenler eğer kabul edilirse belli bir eğitimden sonra teyze olabiliyor. Ve eğer seçilirlerse, çantalarını sırtlanıp Kanada’ya gidip kızları ikna edip Gilead’a getiriyorlar. Sevgi, şefkat ile doğru yol göstericiler olarak. Tarikatların Teyzelik neden tercih edilir? Bir tür rahibelik, tarikat diliyle ablalık, Gilead’da teyzelik. Ayrıntıların hepsi bu kitapta. Daha fazla mekan, kişi, olay ve aksiyon var. Monologlar kurulmuyor çünkü her karakter bir hitap şeklinde konuşuyor. Lydia Teyze okuyuculara, Agnes geçmiş ve geleceği üzerinden etrafına, Daisy de bildiklerini bilmediğini öğrendiği süreçte etrafına sorular sorarak ve en çokta yaşayarak iletişim kuruyor. Bir tek monolog öcü varsa o da Lydia teyzededir. Özlü sözlerini kendisi için sık sık hatırlıyor. “Hayat tatil değildir.” Tanrı insanlardan isteklerde bulunmuştur ve bu kutsal görevin en önemlisi iffet ve çocuktur. Bir iffetsiz kız anlatılır ki incil’de, suç onundur, suç daima kadınındır ve bunu kabul ederse kadın kutsaldır. Erkekleri tahrik etmek daima kadının elindedir.” Kendisine kadın bedeni bahşedilmiş her kız, bu bedeni Tanrı'ya feda etmekle, Gilead ve tüm insanlığın şerefi için kullanmakla yükümlüdür; bedenini yaradılış anından itibaren miras aldığı fonksiyonları ye rine getirmek için kullanmaya mecburdur, dedi. Bu doğa kanunudur, diye ekledi. “Böyle şeyler anlatılıyor komutan eşi olacaklara ve damızlık kızlara. Anlatılır diyorum çünkü teyzeler dışında okuma yazma bilen yok. Çünkü beyinler müsait değildir ve gerek yoktur kafa karışıklığına. Nakış, resim, iyi eş okulu yeterlidir bir de bahçe bakımı öğretilir, e daha ne olsundu. Teyze adayları okuma yazma öğrenmeyle başlardı işe. Ve belli bir süre sonra kontrollü bir şekilde ilk başta seçilmiş bölümlerden başlanılarak incil okutuluyordu. Tamamı okunmaya başlanmadan bir zihin hazırlığı yapılıyordu. Tamamına geçilince uyarılıyordu teyze. “ Benim için ayrılan ahşap İncil kutusunun okuma salonunda masama bırakılacağı ve bu en yasaklı kitaba açıp okuyacağım gün nihayet gelmişti. Çok heyecanlıydım; ama o sabah “Seni uyarmam gerek” demişti Becka. “Uyarmak mı?” dedim. “Ama o kutsal kitap.” “Buradakilerin söyledikleri şeyleri anlatmıyor.“ “Ne demek istiyorsun? “Senin hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum” dedi Becka. Biraz duraksadı. “Eminim Estee Teyze iyi niyetliydi. ‘Yargıçlar’ bölümünün 19-21 arası üç ayetini oku” diye ekledi. Bu kadarını söyledi bana. Okuma Salonundaki masamda ahşap kutuyu ve İncil’i açtığımda ilk o bölüme gittim. On İki Parçaya Bölünen Cariye öyküsü anlatıyordu, okulda Vidala teyzenin anlattığı ve küçükken Becka’yı çok rahatsız eden hikaye. Çok iyi hatırlıyordum o hikayeyi. Ve Estee Teyze’nin bize yaptığı açıklamayı da hatırladım. Cariyenin öldürülmesinin sebebi itaatsizliğinden ötürü pişman olmasıydı, demişti. Bu yüzden, efendisinin kötü ruhlu Benjaminler tarafından ırzına geçilmesine razı olmaktansa kendini feda etmeyi seçmişti. Estee Teyze, cariye kızın cesur ve asil ruhlu olduğunu söylemişti. Cariye kız bir seçim yaptı, demişti. Şimdilik yani tamam mı okuyordum. O o işaret aradım. Hiç öyle şeyler yok. Kız basitçe kapının önüne atılmış, ırzına geçilmiş geçirilerek öldürülmüş, sonra kendisine satın alınmış hayvan muamelesi yapan efendisi tarafından bir inek keser gibi parçalara bölünmüştü. Boşuna değildi adamın elinden kaçmak istemesi. Ben büyük bir şok yaşadım bunları duyunca. İyi kalpli, yardımsever teyze bize yalan söylemişti. Cesaret ve asaletle ilgisi yoktu, korkunçtu! Teyzeler kadınların okumak için fazla zayıf akıllı olduğunu söylerken bunu kast ediyorlarmış meğerse. Bütün bu çelişkiler okudukça sarsılacak, dağılacak, sağlam duramayacaktık. “ Evet böyle düşünülüyordu. Peki erkekler ne yapıyordu. Komutan olmayanlar; gözcü ve muhafız olanlar. Gilead rejimine bağlı genç erkeklerin, gittikleri ülkede inci kızları korumak için daha doğrusu bu amaçla rejime karşı olanlara gösterdikleri şiddet ve bu şiddetin muhatabının da kadınlar olması bir işid hatırlatması gibi. Avrupa ülkelerinden ki, çok gelişmişliği, gençlerin rahatlığı ile bilenen ülkeden Ortadoğu’ya bir topluluğa katılmaya gelen gençleri hatırlattı. Rejimleri destekleyenlerin bilinçaltında şu olmalı; işe yarıyorum ve ben burada yaptıklarımda her zaman takdir göreceğim; çünkü benden düşünmemi değil, itaat etmemi istiyorlar. Düşünmek sorumluluktur. Ezel dizisinde Sekiz yani Ramiz, dedesi Ramiz’e düşmanca büyütülmüş ve onu öldürme odaklıydı. Gerçekleri ona anlattıklarında itaatine olan bağlılığıyla “Önce görev!” diye bağırıyordu. Otomatik canavarlar; düşünmeyen, talep etmeyen, nakil edilen emirlerle hayatını sürdürenler. Erkeklerin genel durumu buydu. Çocuk yapamayacak ya da üst rütbeden olmayan ailelerden kadınlarla, ekona kadınlarla evlenebilirlerdi. İnsana insan olma şansı vermiyorlar. Sadece kullanılacak insan statüsü veriyorlar. Coğrafi olarak ABD’de geçen ve Kanada kısmında rejime karşı seslerin yükseldiği ve ambargoların olduğu bir ortam hakim. Yiyeceklere erişim sıkıntılı. Özel şeyler tabii ki komutan masalarında. İlk kitapta hafızası olmayacak o itaatkar kız nesli nasıl büyüdü? Kızlar evliliğe nasıl hazırlanıyordu? Evlilik korkusu ve evlenmeye engel olacak şeyler konusunda yaşadıkları? Ensestin var olabileceği herkes tarafından bilinse de ensest olmadığını bilenlerin aynı çatıda yaşattıkları? Pedofili? Mavi sakal hikayesi nedir ve kimdir? Kaynak kim? Nicole Bebek kim ve önemi nedir? Mayday örgütü nedir, ne yapar? Ardua Elyazmaları ve Şahit İfadelernin önemi ne? Belgeleri teyp kayıtlarıyla aktaran kim? Koltuk savaşları? Zinaya bakış açıları nasıl? Ölüm cezası iki türlü veriliyor ve bu törenlerde yapılıyor. Kim bu cezaları nasıl belirliyor? Liyakat tabii ki yok. Seçimleri seçen kim? ... Çok soru ve cevap sizi bekliyor. Teknolojinin çok ince kullanıldığı bir distopi ve kadının zekasını konu alan bu kitap gerçekten okuyucuyu içine çekiyor. İlk kitapta bir monolog ve sanrılar dünyasında damızlık kız gözüyle durumlar üzerinden gidilmişti. Ben sevmiştim. Bu kitapsa olaylar üzerinden gittiği için hareketli bence ikincisinin hareketli olması yerinde olmuş. İki tarz bir konu. Dizisiymiş, filmiymiş inanın bu tadı vermez. Siz renklerle şekillerle zihin haritası oluşturuyor gözü açık rüya görür gibi resmediyorsunuz kareleri. Yazarın dili sade ve akıcı. Sıkmadan ve merakı diri tutarak, karakterler arası, zamanlar arası geçişlerle hafızayı da diri tutuyor, okuyucu üç anlatıcı arasındaki bağ ile olayları örerek ilerliyor. İlk kitabını okuduktan sonra devamına aklınız fiilinizden önce gidecek. Okuyun. Okutun. Lydia teyzenin okuyucudan temennisi onu yaşatmasıydı. UÇAN BİR KUŞ, SESİNİ UZAKLARA TAŞIYACAK, ONLAR Kİ KANATLARI VARDIR, SENİN HİKÂYENİ ANLATACAKLAR. SEVGİ, ÖLÜM KADAR GÜÇLÜDÜR. Keyifli okumalar.
Ahitler
AhitlerMargaret Atwood · Doğan Kitap · 2020980 okunma
·
121 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.