Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

DAYATANLAR ve DAYATILANLAR...
- "Maruz kalma diye modern bir imtihanımız var artık. Ne kadar ilkeleriniz ne kadar sınırlarınız olursa olsun, teknolojiyi hayatı kolaylaştırmaktan çok algı yönetiminin başat unsuru haline getirenler istedikleri herhangi bir gelişmeyi burnunuzun dibine kadar getirip gözünüzün içine sokabiliyor. Burada o gelişmenin sizi ilgilendirmiyor olması, sizin o gelişmeye ait dünyanın aksi istikametinde bir hayat yaşıyor oluşunuzun hiçbir önemi yok. Bir şekilde o rezaletin içinde kendinizi bulabiliyor, en ince ayrıntısına kadar maruz kalabiliyorsunuz. Sizin o taraklarda bezinizin olmayışı o dokuma tezgâhına uğramayacağınız anlamına gelmiyor maalesef. Hem de öyle bir tezgâha geliyorsunuz ki, günün sonunda şampiyonlukta aslan payı olan Vargas'ın aslen Küba'lı olduğu, ama federasyon başkanı Malatya'lı diye siyahi kızımızın da Malatya'lı olduğunu söyleyerek lâtife yaptığı zihninize kaneviçe nakışı gibi işleniyor. Siz belki müziği sadece 28 Şubatın acı hatıralarındaki, tavizsiz duruşunuza samimiyetinize götürdüğü için "Ağlama karanfil beni de ağlatma" diyen Eşref Ziya'da, düzene öfkenizi diri tuttuğu için "Doğ ey güneş erit taştan adamı" diyen Ömer Karaoğlu'nda seviyordunuz ama bir gün Melek Mosso diye bir edepsizin de müzik yaptığını, Tayyip bey seçmenine hakaret eden bir bunağın giysisine atıfla sandığa gittiğinde öğreniyorsunuz. Maruz kalıyorsunuz. Sakınmanız, ilgilenmiyor oluşunuz bir anlam ifade etmiyor. Öbür tarafta ne oluyor ne bitiyorsa digital kuşatma ile biliyor öğreniyorsunuz. Disney adındaki mecra Mustafa Kemal belgeselini yayınlamaktan vaz geçiyor, o mecranın bizdeki paralı köleleri ağızlarına kenger sakızı ettikleri Atatürk'ü bir anda tükürüp atarak salağa yatıyorlar ve elbette siz bundan da bî haber olamıyorsunuz. Oysa siz maruz bırakmalıydınız. Verem mikrobunu Robert Koch'dan 150 sene önce bulan Abbas Vesim Efendi'ye, Kitâbu'l Hiyeli bugün yalnızca Vatikan, Berlin ve Topkapı'da üç nüsha olarak bulunan "Sistem Mühendisliğinin öncüsü astronom ve mekanikçi Asım bin Musa'ya, Madde'tül Hayat'ında "Hastalığın her insanda teker teker ortaya çıkmayacağını, ancak bulaşma yolu ile bu bulaşmanın da gözle görülemeyecek kadar küçük fakat canlı tohumlar sebebiyle olacağını" söyleyerek mikrobu tanımlayan ve 400 yıl öncesinden Louis Pasteur'ün kulaklarını çınlatan Akşemseddin'e maruz bırakmalıydınız. Ali Kuşçu, Piri Reis, Uluğ bey, Cezerî, Harezmî, Itrî sadece Müslüman oldukları için kimsenin gündeminde güncelinde değil pek tabi. Tamam abarttım evet. Popülizm de bir yere kadar. "Gözle görülecek cismin şekli ışık vasıtasıyla gözden girer, mercekler ve görme sinirleri ile beyne iletilir" diyen Optik ilminin kurucusu İbni Heysem'i kime ne diye maruz bırakasın? Eloğlu Galile Teleskob'unun arka planında onun fikirlerinin olduğunu kabul etse bize ne faydası var ki, adamın kemikleri bile yoktur mezarında. Bugün adaleti ile tüm dünyanın ıslah olacağı Ömer bin Hattab'a ne müşrikken ne Mü'minken harp kaybetmeyen savaş dehası Hâlid bin Velid'e, tek kelimede bağları bahçeleri develeri infak eden rüzgarlar kadar cömert Sahabe-i Kiram'a, ilim irfan kandilleri Buhariler'e Müslim'lere bu toplumu maruz bırakmak çok üst düzey bir hedef tamam ama, en azından sokak röportajlarında bilmediklerini söyleyen Türk gençliğinin de birinci vazifesini gözden geçirecek kadar Kelime-i Şehadete maruz bırakaydık iyiydi. Bu arada sezon sonu İcardi'nin "Aşkın olayım" mı daha çok çalınır Edin Dzeko'nun "Beni Sev'i mi bilinmez ama, madem bu digital çöplüğün iğrenç kokusundan kurtuluş yok en azından maruz kaldığımız kadar maruz da bırakmalı ki bu işten başa baş sıyıralım. Yoksa smacı vuran kızımızın şortunun rengine kadar maruz bırakırlar HafazanAllah. -Levent Üreyil, 06. 09. 2023-
·
170 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.