Gönderi

Ninella hayatının hep böyle olmasını, dönemeçlerde arabanın kontrolünü hiç kaybetmeyen bir adamın yanında oturmayı istediğini düşündü. Don Mimì patates tarlalarına doğru dönmek için Conversano'ya giden yola saptı. Kiraz ağaçları çiçeklenmişti ve bu da manzaraya neşeli bir hava katıyordu. Arabayı sıradaki güzeli etkilemek isteyen bir genç erkeğin neşesiyle kullanıyordu, nitekim onun icin Ninella sıradaki güzel oluyordu. Polignano'nun en güzel kadınıydı. O, Mimì'nin ailesine karşı çıkmakta yetersiz kalışının kanıtıydı. Eski zamandan kalma bir mesele değil, bir cesaret meselesiydi. O an tek arzuladığı ona yakın olmaktı. Her zamanki zeytin ağacının altına park edip motoru kapattı ve müziğin sesini açtı. Aynı şarkıyla birbirlerini yeniden buluyorlardı. İnsan onca şeye sahip, Dünyanın bütün iyiliklerine, Bütün kötülüklerine. Benim içinse sadece sen varsın... Mimí onu öpmek istiyordu ama ona bakamıyordu bile. Bakışlarını araziye dikip sağ eliyle onu aradı. Ve elleri birbirine değip sonra da sıkıca birleşti. Sıkı sıkıya. .. yeni maceralara doğru, Seni tutmayacağım, Seni bırakmayacağım. Hâlâ göz göze gelecek gücü kendilerinde bulamıyorlardı, o yüzden gözlerini kapadılar çünkü önce hiç itiraf etmedikleri şeyi birbirlerine söylemeliydiler. Ben yalnız seni sevdim. Tekrar yirmi yaşına geri dönmüşlerdi. Fazlalık yapan kiloları, dil altı hapları, sönmüş kasları, ciltlerindeki lekeler yoktu. Don Mimì gözlerini hiç açmadan Ninella'nın yüzünü tutup kendisininkine yaklaştırdı. Son öpüşmelerindern beri ikişer çocukları olmuştu. Birbirlerinin dudaklarını hatırlamıyor olsalar da onlar aynı dudaklardı. Zaman öpücüklerin tadını da unutturmuştu. İkisi de suçluluk duymuyordu, her ikisinin de acelesi yoktu. Çok hayal kurmuşlardı ve hayaller gerçeğe yavaş yavaş dönmeliydi, bitiş noktasına gelindiğinde yavaş çekim akan görüntüler gibi.
Sayfa 295 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.