Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

284 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
“Hayat en çok, her ihtimale sahipken normali yaşayanların düşmanıdır.” Uzun bir zaman sonra çok farklı bir okuma deneyimi yaşadım. Feyyaz Yiğit’in oyuncu, müzisyen, senarist ve ressam olduğunu biliyordum, ama bir yazar olduğunu bilmiyordum. Kitabı görünce çok şaşırdım, yazarı ve mizahını çok beğendiğim için de vakit kaybetmeden okumaya başladım. Kitaba, yalnızlık hissiyle boğuşan Mustafa karakteriyle girişi yapıyoruz. Mustafa’nın hayattın taleplerine karşılık veremiyor olması, sürekli bir döngü içerisinde yaşaması ve ilk sayfalarda kitaba hakim olan yoğun melankoli bana Oğuz Atay’ın karakterlerini hatırlattı. Oğuz Atay okumayalı yıllar oluyor, tekrar onun kalemine benzer bir kalem okuyacağım için bayağı sevinmiştim. Ama bu durum çok sürmedi. Kitapta ilerledikçe İsmet amca, Ekrem, Sezer gibi karakterlerle tanışıyoruz ve Feyyaz Yiğit absürtlüğü devreye giriyor. Kitabın büyük bir bölümü Thunder & Shadows adlı bir kıraathânede geçiyor. Kıraathane sakinleri her olayı abartıp fantazi evrenine taşıyan renkli karakterler. Camdaki perdeleri, florasan lambaları, parlayan fayansları hatta kapıdaki besmele yazısını bile günlerce tartışıyorlar. Mekanın sahibi Ekrem ise, kendisini vizyoner olmaya adamış, kıraathaneye adım atanı aileden belleyen, açık fikirli ve herkesi memnun etmeye çalışan biri. Bu mekandaki olaylar bana Gibi dizisi izliyormuşum gibi hissettirdi. Karakterlerin en basit olaya verdiği aşırılıklar, Ekrem’in olayı çözmeye çalışırken içinden çıkılamaz hale getirmesi beni çok eğlendirdi. Karakter çeşitliliği, samimi üslupları ve enteresan diyalogları sayesinde gayet akıcı bir kitap olmayı başarmış. Kitabı bitirdikten sonra, okuduğum birkaç incelemede Gülten hikayesinin uzunluğundan yakınmışlar. Kitabı ödünç veren arkadaşım da Gülten hikayesine dayanamayıp, yarım bırakmıştı kitabı. İsmet amca tarafından anlatılan Gülten hikayesi, gerçekten de absürtlük sınırlarının en çok zorlandığı kısım. İsmet amca, anlatıyor anlatıyor ama bir türlü bir yere varamıyor. Zaten kitaptaki diğer karakterler İsmet amcanın geri zekalı olduğunu iddia ediyor... Gülten hikayesi, kimi yerde dehşetten kanımı dondurdu, kimi yerde saçmalık seviyesinden dolayı kafamı kitaba gömdüm, kimi yerde de kahkaha attırdı. İsmet amcanın epik cümleleri okuyucuyu yer yer heyecanlandırıp düşündürüyor. Gülten hikayesi sonlandığında gülmekten kendinizi alamayacağınıza eminim. Feyyaz Yiğit tam da kendine yakışır, ikonik bir sonla bitiriyor hikayeyi. O eziyeti çektiğinize değecektir. Tabii, Feyyaz Yiğit mizahını ve argosunu seviyorsanız. İsmet amca karakteri beni en çok güldüren ve düşündüren karakterdir. Vurucu cümleleri var ve hoş mesajlar veriyor. Tek rahatsız olduğum kısım, sonlara doğru argoyu biraz abartmış olması. İlginçtir ki, okuduğum incelemelerin genelinde insanlar bu kısımda daha çok eğlenmiş. Kitabın sonu beni çok şaşırttı. Bitirince bir yarım saat dalgın dalgın sonu düşündüm. Güzel miydi? Kesinlikle güzeldi, ama böyle bir son tercih etmezdim. Gibi dizisini beğeniyorsanız, kitabı da çok seversiniz, tavsiye ediyorum. Son olarak, umarım hayatta düşünceleri ve hareketleriyle zaten yorgun olan ruhunuzu daha da yormayan insanlara denk gelirsiniz. Aksi takdirde bir gün gelecek ve her şey hayalini kurduğunuz bokluktan bile boktan görünecek. İşte o gün geldiğinde, elinizden camlara ütü gerektirmeyen perdeler asmaktan başka bir şey gelmeyecek. Her şeye rağmen dışardan ve içerden güzel görüneceksiniz. Bu arada bu bir anne tavsiyesidir, 6 saat boyunca ‘perdelerin akıl almaz şahaneliğini’ başlıklı öğüde maruz kalmadığınız için şanslısınız. Sağlıcakla kalın.
8-9 Senedir Kendimi İyi Hissetmiyorum
8-9 Senedir Kendimi İyi HissetmiyorumFeyyaz Yiğit · Okuyan Us Yayınları · 2015513 okunma
·
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.