Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

622 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 günde okudu
"Kim demiş hayat zevk ve mutluluktur. Ne saçma düşünce! Hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir. O halde ödevimizi yapalım.." Beni,
Oblomov
Oblomov
ile tanıştıran alıntı bu oldu. Yaşadığımız hayatın bu denli sade ama vurucu şekildeki yorumu beni epeyce etkiledi. Alıntının sahibi kitap, Oblomov'a merak saldım.
Ab-ı Hayat
Ab-ı Hayat
ile beraber başlayıp bitirdik ve şimdi burdayım. Mücadeleler içinde geçen hayat öykülerini çok okumuşuzdur. Tehlikeli yollardan yürüyüp, amansız zahmetlere katlanan kahramanlar gelir aklımıza. Pekiyi, hayatında daha zahmet çekmeyi bile öğrenememiş birinin hayatla mücadelesi nasıl olur ? Üstelik aramızda böyle kişiler çokça bulunurken! İşte bu kişilerin öyküsü, Oblomov'un yani İlya İlyiç'in öyküsünde kesişiyor. Oblomov, kendisine ailesinden kalan kırsaldaki çifliğle bir beyzadedir. Petersburg'da yaşıyor. Ataletin çukuruna düşmüş ve bu çukurda uzun zamandır debeleniyor. Bu halinden memnun değil ama içinden çıktığı bu düzeni aşama gücü ve cesareti yoktu, ne de olsa kitapta da geçtiği gibi: "Yaşama düzeni çoktan ve herkes için kurulmuş bitmişti; bu düzeni insana anası ve babası öğretirdi; onlar da bunu büyükbabalarınından, büyükbabaları da büyükbabalarından hazır olarak almışlar, onu Vesta ateşi gibi hiç değiştirneden, kutsallığına leke sürmeden korumaya ant içmişlerdi." s.145 Okuyup kendini yetiştirmesine rağmen; yetiştirilme tarzı, çevresi ve tabiatı da birer birer bu düzene ayak uydurarak fiziksel uyuşukluğun, tembelliğin de ötesinde hisleri ve düşünceleri de felce uğruyordu. Hayata karşı gittikçe kayıtsızlaşıyor, sadece kılını kıpırdatmak için dahi sebepleri bir bir tükeniyordu. Ve tüm bunlar onun normali haline geliyordu. Alışkanlınlıkları onu gittikçe mahveyordu. "Dışarı ile bağlantısı azala azala kendi hayatının dışında kalan her şeyden ürküyor, çekiniyordu. Ama odasının tavanındaki çatırtılardan korkmuyordu; onlara alışmıştı. Odasındaki kapanık havanın, bütün gün dört duvar arasında oturmanın sağlığına gece rutubetinden daha zararlı olacağını, durduğu yerde yemek üstüne yemek yemenin insanı yavaș yavaș çökerteceğini düşünmüyordu; çünkü bunlara alışmıştı; alıştığı şeylerden korkmuyordu..." s.72 İşte okuduğumuz kitap bize, Oblomovun ataletinin kendi ruh dünyasında, sevdiği kadında, yegane dostunda, çevresinde yaptığı aksleri birçok yönüyle okuyucusunun empati ve anlayışına çok başarılı bir şekilde hitap ederek anlatıyor, keyifli bir roman okuma tecrübesi sunuyor. Oblomov'un hâli, dar bir tembellik çerçevesinde bırakılmayıp, akılcı ama duygulara hitap eden cinsten bize aktarılıyor.
İvan Gonçarov
İvan Gonçarov
'un uslübunda, kitabın önsözünde belirtildiği gibi, bir kötüleme veya öğüt verme tatsızlığı yerine sıcak bir babacanlık hâkim. Oblomovdan başka; Andrey ve Olga karaktetleri de okuması keyifli derin karakterlerdi. Ayrıca zamanın Rusya'sının kadın-erkek ilişkilerinden de birçok ayrıntı vardı. Kitapta; hayatın başlıkta yazdığım gibi yorumlanışı, atalet haline karşı derin ve çok yönlü bakış, diğer karakterler ve işlenişleri, betimlemeleri, dili ile okuyucuyla rahat ve başarılı iletişim kurulması, okurken bana keyif aldıran unsurlardı. Hayata ve insana dair, insanı düşünmeye iten birçok başka fikir de var. Ve incelememi aynı alıntıyla bitirmek istiyorum: "Kim demiş hayat zevk ve mutluluktur. Ne saçma düşünce! Hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir. O halde ödevimizi yapalım.."
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,6bin okunma
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.