Gönderi

146 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Öncelikle kitap iyi bir feminizm özeti sunuyor. Kitaba başlarken baya bir eksik bulurum düşüncesi vardı. Ama kısa kısa da olsa neredeyse feminizm ile ilgili olan her konuya değinilmiş. Şimdi yorumuma başlayayım :) Feminizm son zamanlarda queer (LGBTIA ) bireyleri göz ardı ettiği konusunda eleştiri alıyordu. Bu yüzden şimdilerde söylemini bu yönden genişletmiş durumda. Bu kitabın başlarda yapılan feminizmin tanımı ve tanımın açıklaması, yoğun bir şekilde kadın-erkek ikiliğine dayanıyor. Hatta kitabın genelinde bu ikiliğe dayalı dil kullanımı yaygın. Bu en önemli eksiklikti benim için. Feminizm erkeklerle eşit olmayı savunan görüş değildir vurgusu çarpıcı bir vurguydu. Çünkü Arendt'in dediği gibi eğer eşitliği böyle algılarsak erkeklerin üst bir konumda olduğunu kadınların ise alt bir konumda olup onları erkeklerin seviyesine (!) çıkarmak gerektiği gibi bir yanılgıya düşüleceği vurgulanır. Bu yanlış olup anlatılmak istenen asıl şey yasalar, adalet, eğitim ve fırsat eşitliği gibi alanlarda erkekleri, kadınları ve queer bireyleri aşan ama bütün bireylere aynı mesadece olan bir eşiliğin kurgulanmasıdır. Bu yüzden bu vurgu hoşuma gitti. "Evi geçindiren tek kişi kadın olsa bile erkek egemenlik sürüyor" cümlesini oldukça yanlış buluyorum çünkü bu eşitlik anlayışının sadece ekonomik temelli olarak düşünüldüğü anlamına geliyor. Kadın çalıştığı için eşitlik olmalı düşüncesi bu olayın arkasındaki ideolojiyi, politik, siyasi, kültürel durumu göz ardı etmek anlamına geliyor. Kadınlar da cinsiyetçi olabiliyor vurgusu da oldukça iyi bir tespittir zaten zaman zaman bu gruptaki paylaşımların altında da bu tür bir eleştiriyi görüyorum. Connell adında önemli bir teorisyen bu kadınlara "öne çıkarılmış kadınlık" diyor ve ataerkil ideolojiyi kabul ederek diğer kadınlar üstünde bir hakimiyet kurma anlayışına dayanıyor. "Yaşam tarzı feminizm" kavramına ilk defa bu kitapta rastladım. Ne kadar kadın varsa o kadar çeşitli feminizm var düşüncesine dayanan bu kavram post-modernite anlatısını hatırlattı bana. Bu aslında feminizm için oldukça tehlikeli, feminizmi parçalara ayırıp istikrarsızlaştırmak isteyenlere hizmet eden bir anlayış. Bunun devamındaki "kız kardeşlik" vurgusu bu bakımdan daha anlamlı, daha güçlü bir anlatı gibi duruyor. Bunun da kitapta eleştirildiği bir taraf var o da sınıfsal ve kültürel olarak farklı olan "kız kardeşlerin" acaba tek ses halinde bağırıp bağırmadıkları, birbirlerini dışlayıp dışlamadıkları. Ben günümüzde bu vurgunun pek mümkün olmadığını düşünüyorum fakat küresel bir mücadele de kulağa oldukça hoş geliyor çünkü ataerkil ideoloji küresel boyutta cinsiyetleri baskı altına alıyor. Yine ilk defa bu kitapta rastladığım bir şey daha vardı o da feminist hareket veya kadın hareketlerinden önce "bilinç yükseltme grupları" vardı. Şimdi dördüncü dalganın sosyal medya üzerinden yükseleceği söylendiği için acaba bizim grubumuz da bir tür "bilinç yükseltme grubu" konumunda mı diye düşünmedim değil :) Kitabın ortalarına doğru yahu bu erkekler nerede, niye erkeklerden ve özellikle "erkeklikten" bahsedilmiyor diye düşündüğüm sırada "feminist hareket erkeklerle müttefik olmasa yol alamaz" cümlesi beni mutlu etti. (Ama erkeklik vurgusu hala eksikti onu da söyleyeyim) Daha fazla uzatmayayım ve kitapta yapılan çok güzel bir öneriyle bitireyim. Feminist eğitim ve farkındalık... Bu düşünce benim de aklımdaydı toplumsal cinsiyet hakkında farkındalık yaratan dersler müfredatta yer alabilirse cinsiyet eşitliğine toplumsal olarak daha çabuk erişmemizin önü açılır. Günümüzde her ne kadar bu önerinin tersi yönünde adımlar atılsa da bu öneri oldukça değerli bence.
Feminizm Herkes İçindir
Feminizm Herkes İçindirBell Hooks · Bgst Yayınları · 2012912 okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.