Gönderi

Fransız bir gazeteci ile SSCB’li bir doktor arasındaki diyalog
- Hiçbir şey. İzin verirseniz eğer, bir-iki sorum daha olacak. Partili olduğunuzu biliyorum, kendi sisteminizi, bizimkinden da­ha çok beğeniyorsunuz yani. Bizim sistemi -yeri gelmişken söyle­yeyim- benim de savunduğum yok pek. Şimdi söyler misiniz ba­na, acaba sizde, yeteneksiz, yetersiz, yani demek istiyorum ki, ye­rinin adamı olmayan bir fabrika direktörü olabilir mi? - Bağışlayın beni ama yaşınız kaç? - Kırk dört. - Çocuk değilsiniz yani; oysa öyle çocukça sorular soruyorsunuz ki... Ne olduğumuzu sanıyorsunuz Allahaşkına siz bizim? İnsan mı yoksa melek mi? Açık konuşacagım sizinle: Yeni bir toplum yaratıyoruz biz burada, yanlışlardan, yakışmazlardan ka­çınmaya çalışarak yapıyoruz bunu, ve çoğu gitti azı kaldı. Eğer dürüst bir insansanız, bunu fark etmiş olmanız gerekir... Ama da­ha yapmamız gereken şeyler de az değil. Bir ev yaparken çatıdan başlanmaz işe. İktidarı değiştirmek en önemli, ama bu arada da en çabuk, en hızlı yapılan iştir. Ekonomiyi değiştirmekse daha uzun zaman ister: Burada artık dakikalar değil, yıllardır söz ko­nusu olan. Ama hepsinden daha uzun zaman isteyeni bilinçleri değiştirmektir. Bizde hiçbir şeyden anlamayan bilinçsiz kişilerin olup olmadığını soruyorsunuz. Çıkıyor arada bir. Hatta dolandı­rıcılara, dalaverecilere bile rastlanıyor. Gazetelerimize bir göz atın: Birçok ahmağı, üçkağıtçıyı ortaya çıkarmaktadırlar. Biliyor musunuz, şöyle bir bakıyoruz biz: Eğer budalanın biri oturma­ması gereken bir yere oturmuşsa, sürüne-sokula girmiş demektir buraya; hemen yerinden söküp atmak gerekir. Bir üçkağıtçı, ha­ni şu sorumlu yer dedikleri yerlerden birine tırmanıp çıkmayı ba­şarmış olabilir. Ama uzun sürmez onun oradaki safası. Gazetelerden okuduğuma göre -yanlışsa düzeltin beni- sizde büyük bir banka-kredi dolandırıcılığı ortaya çıkarılmıştı; bu aşağılık işi ya­pan üçkağıtçılar hala parlamentoda oturuyorlar. Öyle. değil mi? - Eh, öyle sayılır... - Bakın gördünüz mü? Gerçi bizde de bir üçkağıtçı kendini maskelemiş olabilir, kafası da çalışıyorsa eğer, hemen yakamaz­sınız onun canını, ama er ya da geç koparılıp alınır o yerden. Ama bizde böyleleri yöneticilik yerlerine pek göz dikmezler...
Sayfa 250 - Evrensel, 2004.Kitabı okudu
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.