İntikam tutkulusu Hasan Sabah'tan, cennet kralı Seyduna'ya
Merhaba 1K okurları!
Bazı kitaplar vardır, başladığın andan son sayfasına kadar birbirinden güzel duygulara bürünerek, halden-hale düşerek okursun. Karmakarışık olursun. Aşkın, nefretin, hayranlığın, kızgınlığın, kısacası bütün duyguların biranda hücuma geçer zihnine doğru. Gözlerinde beliren damlalar saniyeleri geçirmeden kanının donmasıyla buhar olur. İşte tam da böyle bir kitabın incelemesini yazmak, bu sorumluluğu kaldırmak hiç de kolay değil. Ama bir yerden başlamam, duygularımı ölümsüzleştirmem gerek.
Kısacası "Alamut" diye bahsedeceğim kitaptan, çünkü bütün yaşananların büyüleğici mekanı, hatta derdim ki, 'Ana Vatanı', "Kartal Yuvası" anlamına gelen Alamut kalesidir. Gerçekten kartal yuvası Alamut. Kendini sıfırdan yenileyenlerin yuvası. Kaderini baştan yazanların yok olup varlığına büründüğü, varlığını yok ettiği Alamut. E nasıl tanıştım ben can alıp can veren mucizeler diyarıyla?
Ömer Hayyam aşkı beni bir yolculuğa çıkardı. 
Dörtlükler 'le başlayan, 
Semerkant ' la devam eden, 
Fedailerin Kalesi Alamut aşkıyla harmanlanan yolculuğumda, ne aradım, kimi buldum...
Ömer'in arkadaşı Hasan Sabah'tan, Nizamülmülk katili Seyduna'ya. Üç arkadaş, üç dahi, üç zeka abidesi nasıl oldu da can yoldaşlığından kan duşmanına dönüştüler? Tam da bu soruların cevapları okuduğum iki kitapta yankılanıyor. Ama bana sorarsanız, hakikat perdesi tarihin üzerine kalın bir sedd çekmiş. Daha 
Nizamülmülk gözünden 
Siyasetname var sırada. Hani derler ya, "Karşı tarafı dinlemeden yargıya varamayız," tam da bu düşünceyle, bir de Nizam'ın açısından bakmadan neyin gerçek, neyin yalan olduğuna karar veremem. Gerçi güzel bir söz vardır, @syh_byz Hocam'ın da sık-sık kullandığı, "Tarih, kazananlar tarafından yazılır!" Hazır anmışken ismini, bana 12 günlük 'Alamut' yolculuğunda sabrettiği için, her sorumu detaylı cevapladığı için, aklıma takılan her noktayı öğretmen sabrıyla aydınlatıığı için @syh_byz Hocam'a teşekkür ederim. Bana tarihi sevdiren adam, iyi ki sizi tanımışım.
Evet, şimdi gelelim Alamut kalesinin büyeleyici 'gerçekleri'ne.
Eli kanlı katil Hasan Sabah'tan, cennet vaadenen aşk meleği Seyduna'ya, nefes tutarak okuduğum fedailer kalesinde gerçekten de cennet var mıydı? Bütün dünyaya namı yayılan Haşhaşiler, esrarkeş miydi? İşte bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.
Bir yazıda okumuştum; Hasan Sabah'ın sık-sık kullandığı 'Essasiun, yani inanıyorum' sözünü İspanlar 'assasian' diye anlamış ve zamanla Haşhaşian sözüne evrilmiş. Yani kısacası "esrarkeş" olarak bilinen fedailer, kitapta da okuduğumuz üzere Seyduna'nın bağımlılarına dönüşmüşler. Tarih onları esrarkeşler olarak gösterse de bana göre onlar inanlardı. Bir insan birine can-ı gönülden bağlanırsa, ölümüne inanırsa, onun uğrunda ölmeyi, canını feda etmeyi de göze alır çünkü. Ne demektir Fedai?
#218434755 tam açıklamasını buraya bırakayım. Hepimiz birer fedai değil miyiz zaten...Sevdiklerimiz için, Vatan için, evlat için feda ediyoruz kendimizi, hem de bile isteğe. E bizler esrarla mı kandırıldık? Evet, Seyduna cennet vaadiyle inandırmış fedailerini ama, gerçekten de kitapta anlatıldığı gibi miydi? Hele umut ışığı olduğu, zalimin zulmünden kurtardığı günahsız sabileri yem olarak kullanacak kadar imansız mıydı? Değildi, bir insan bu kadar merhamet timsalı olup da bu kadar amansız zalim olamaz. Olmamalı yani...Evet, o güzel 'huriler' gerçekten de Alamut surlarının ardına saklanmıştır, ama öyle kullanılmak için değil de, Alamut fedaileri'nin aileleri olarak, (tamamen benim görüşüm). Ben, aşık olduğum Seydun'nın kansız bir katil olduğuna inanmayı redd ediyorum. Bir baba evladını bile yasalara göre yargılayacak kadar adaletliyse, kendisinin de dediği gibi:"Benim yazdığım yasalara ilk benim uymam gerek!" böyle biri nasıl zalim olabilir? Adalet ve zulüm aynı vücuda ağır gelmez mi?
İsmaili inancına da değinmeden edemeyeceğim. Şimdi bir çok mezheb, bir çok inançlar var. Herkesin dini kendine, kimsenin inancına, inandığına karışmak ne haddim değil, ne de beni âlakadar etmez. Beni düşündüren dini inancı intikamına alet mi etti Hasan Sabah? Yoksa imanı, inancı o kadar mı mükemmeldi de, bütün dünyaya yaymak için dinde haram olan intihara hazırladı fedailerini? İntihar, bağışlanmayan günahlardan bildiğim kadarıyla. Can Rabbimin kuluna emanetidir. Günü, saati, dakikası geldiğinde emanetini gere almak da O'na kalmıştır. E biz bu cana zamansız kastedersek, ihanet etmiş olmuyor muyuz? Diyorum ya, Seyduna fedailerini şehitlik makamına inandırmış mıdır acaba? Yani intiharın sonucu cehennemken, inançlılar ordusunun bile isteğe canlarını feda etmesi bir türlü yatmıyor aklıma.
Kitabın kurgusuna gelirsek, tarih arka planda, binbirgece masallarını aratmayacak kurgu ön planda. Hurilerin bile aşık oldu Seyduna fedailerini onlara, onları da fedailerine hediye ediyor. Ama nasıl? İşte burasını da okuyarak öğreneceksiniz. 800 sayfayı bana 12 günde okutan, (bir de pdf olmasını dikkate alırsak) daha kaç kitap vardır, bilemem. Okuma suratimi bilenler bilir, benim için görülmemiş rekor. İşte bu rekoru kırdırtan kitabı bence herkes okumalı. Ama ilk Semerkant okuyun ki Alamut daha anlaşılır, daha bir tadına varılır olsun. Birbirinden bağımsız iki kitap birbirini tamamlıyor.
Ben Alamut'la başlamayı düşünüyordum, 
Mustafa A. Hocamın incelemesinden sonra sıralamayı değiştirdim. Kendisine teşekkür ederim. Ve sözüm vardı daha taa Ömer hayyam dörtlüklerinden, bu serüvende okuduğum her kitabın incelemesiyle öğretmen karşısına çıkan öğrenci misali dersime iyi hazırlanmak için. Umarım, dersten kalmam:)
Tabii bu kitapta Ömer Hayyam sadece Hasan Sabah'ın özlemini çektiği, anlayışlı arkadaş olarak anılıyor, ama olsun, bana büyüleyici bir roman okuttu ya, bunun için de bir teşekkür'ü de Ömer Hayyam hakediyor bence:))
Unutulmazlarımdan olacaksın Alamut!
Keyifli okumalarınız olsun...
··
2,010 views
Elinize sağlık çok güzel bir inceleme olmuş.
Bu yorum görüntülenemiyor
İnceleme👌Əlinə sağlıq🌸👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.