Gönderi

Münferit Günlükler 1
Sanki son cümlesi gibi kısık bir sesle "Vakit geçiyor kızım." dedi ninem. O, kerâhât gireceği için böyle söylemişti ama haklıydı. Ömrümüzden bir secde daha eksiliyor, geçiyordu sayılı vakit. Yazın dahi üşüyen ayaklarındaki mestini, abdest almak için çıkarıp sedirin kenarına koyuverdi. Yeleğinin cebinden tutup sobanın üzerindeki güğümüyle usulca gitti. Abdestini alıp huzura vardı... Ninemin bulutlu gören gözleri ve kınalı elleriyle ördüğü yeleği giyip tüy kadar hafifte olsam gıcırdamaktan çekinmeyecek ahşap merdivenlerden usulca indim. İkindi güneşi ve gökyüzü gözlerimi alacak kadar turuncuya çalıyordu. Kapının sesini duymuş olacak ki Kınalı beliriverdi ardımda. Boynundaki zilinin kendini ele vermesinden bihaber usulca adımlarımı takip ediyordu. İstikametimiz, dedemin kitaplığından sonra belki de bu dünyaya bıraktığı en büyük sadakası olan meşe ağacıydı. Kınalı, meşenin ilerisinde sonbahara kafa tutan otları görünce mest olup koşuverdi. Bense soluklanmak üzere bu yaşlı dostumun gövdesine yaslanıp oturdum. Kınalı'nın çitlerden atlayamayacak kadar yuvarlak olduğunu bilmenin gönül rahatlığıyla gözlerimi kapattım. Karşı bahçede dedem beliriverdi. Ayağında çizmesi, başında kasketiyle toprağa sapladığı küreğine yaslanmış soluklanıyordu. Bu bahçede, evde ve en çokta üzerimizde emeği olan nasırlı elleriyle terini silerken beni fark etti. Gülümsedi ve el salladı. Yanıma düşen pelitin tıpırısıyla gözümü açtım, dedem yoktu... Gülümsedim. Düşen peliti önce yaprağından sonra da meyvesinden ayıkladım. Şapka kısmını iki elimle kavradım. Baş parmaklarımı "v" harfi yapar gibi tutup işaret parmaklarımla peliti destekledim. Tüm nefesimle üflemeye başladım. Islığı duyan Kınalı koşarak yanıma geldi, cüssesine rağmen cılız olan sesiyle "mee"lemeye başladı. Önümdeki çamur dolu çukurlara aldırış etmeden koştum, bir yandan da peliti üflemeye devam ettim. Ben küçükken, dedem sürüyü yaylaya çıkardığında yanında giderdim. Ne kadar öğretse de ıslık çalmayı başaramadım. Bir gün dedem cebinden bir pelit çıkardı. "Hayatta, doğruyu bir belle ama doğruya giden yolu bir zannetme. Islık çalmak için nefesini lûtfeyleyen çalman için başka bir yolu da lûtfeyleyecektir. Yeter ki sen, senin için hayırlı olanı bulmaya çaba göster, kiraz kızım." Dedi. O gün bugündür sayılı nefesimin kıymetinin farkındayım. İnsan canında yaşam mı taşır yoksa ölüm mü? Emanet edilen hayat mıdır yoksa ecel mi? Ninem haklıydı "Vakit geçiyor." Can tenden geçmeden hakkını vermeliydi yaşamın. Derin bir nefes alıp başımı göğe kaldırıyordum ki bacadan tüten dumanı gördüm. Anlaşılan ninem patatesleri çoktan sobaya koymuş, soğutmamalıydı. Haşlanmış patateslere bile geç kalmamalıydı bundan sonra. Eve doğru koşmaya başladık Kınalı ve ben. Koşarken ardımda kalan meşeye döndüm, el salladım. Rüzgarla bir sağa bir sola yatan dalları bana el sallıyor gibiydi. Kim bilir belki de gerçekten el sallıyordu...
··1 quotes·
1 plus 1
·
1,056 views
Turna okurunun profil resmi
r.resimlink.com/WDhYLn9.jpg Dedemi görmek bu cihanda nasip olmadı ama yeğenime meşe palamutlarından ıslık çalmayı öğretmek,onlarla oyunlar kurmak nasip oldu :)
lâ okurunun profil resmi
Ne kadar hoş yahu, sıcacık hissettim okurken içimde süzülüp aktı aktı. En son Mustafa Kutlu hikayelerini okurken böyle ısınmıştı içim. yazılarını devam ettirip kitap çıkarmanı can-ı gönülden isterim. güzel kalemine bereket 🌿🌹
Turna okurunun profil resmi
Oyyy gönlügüzelim Allah razı olsun 🌷 Senin gönlün zaten sımsıcak ve yumuş yumuş var olasın,nur olasın ✨
1 next answer
Abdüssamed okurunun profil resmi
Kaleminize ve gönlünüze sağlık hocam 👏🏻 Etkili, tesirli ve ruha dokunan güzel bir hikaye olmuş 👏🏻
Turna okurunun profil resmi
Allah razı hocam, sağ olun...
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.