Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

241 syf.
10/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Yaşar Kemal'in bile kendine örnek aldığı bir yazar, Mahmut Makal.O dönemde Anadolu'nun geri kalmışlığını, cahilliğini, bağnazlığını, dinci hocaların yalanları ile lüks yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini o kadar güzel anlatmış ki sanki kitabı okurken Mahmut Makal ile aynı masada oturup karşılıklı sohbet ederek dinliyormuşsunuz gibi. Mahmut Makal köylüleri gibi değildir, okumuştur, sorguluyordur bu belki öğretmen olmanın belki de köyde olanların ona etik gelmemesinden kaynaklanır. Annesi, babası Mahmut Makal'a benzemez onlarda köylüler gibi düşünür, Mahmut Makal her ne kadar çabalasa, onlara doğruları anlatmaya çalışsa da onlar hoca efendilerinin (imam) dediği gibi yaşarlarsa cennet'e gideceklerine inanırlar ama bu Mahmut Makal'a saçma gelmektedir çünkü hocanın böyle yaparak köylüyü sömürdüğünü, onları kendi himayesi altında tuttuğunu görmektedir. Hayal ve gerçek kitabı evlenme ile başlamaktadır. Köyde evlenmenin nasıl olduğunu, ilk çağlardan kalma adetleri anlatır. Kızların sevmedikleri erkeklerle para uğruna evlendirilmeleri, buna dayanamayıp kendi sevdikleri ile kaçmaları bunun sonucunda ailelerin kavga etmelerini hatta ölüme kadar gitmelerini anlatır. Burada saçma olan bazı noktalar vardır örneğin; çocuklarını evlendirecek ailelerin kanundan haberi olmayıp isteme zamanı gidip muhtardan onay almaları mesela. Bu aslında köylülerin aklında şuna sebep olabilir; Devlet bizi görmüyor, bilmiyor olabilir ama bizi yönetmesi için gönderdiği yüce bir yöneticisi var, onun rızası olursa hem kanuna uyarız hem de günü geldiğinde devlet görevlilerine açıklayacağımız bir nedenimiz olur. Gerdek gecelerinde gelin ile damat odada tek başınayken birinin kapı deliğinden onları izlemesi sürekl kontrol altında tutması bağnazlığın ne kadar ileri boyutta olduğunu gösterir bize. Bazılarının başına Memiş gibi kötü olaylar gelsede gerdek gecesinde yapabileceği bir şey olmaz çünkü erkekliğini sadece ailesine değil gerdek gecesi kan görmek isteyen tüm köylülere kanıtlamak zorundadır. Üstelik bunu havaya ateş ederek yapmak zorundadır, işte kutsal adetleri bunu gerektirir. Köylüler hayatlarında hiç film izlememişlerdir. Öğretmenimiz aylığını almaya şehre indiğinde yanında bir arkadaşını da götürür. Filmin bir kısmında atların üzerindeki adamlar hızla kameraya doğru geldiğinde öğretmenimizin arkadaşı korkarak öğretmenimizin arkasına saklanır, aynı şey tiyatro içinde geçerlidir köylüler hiç tiyato izlememişlerdir ama onların kendilerine göre tiyatroları vardır ortaoyununa benzer gibi. Bunu da kendi hayatlarında gördükleri olayları komikleştirerek canlandırırlar. Köyde tıp namına asla birşey yoktur. Onun yerine İsmet vardır. İsmetin ellerinin değdiği yer düzelir, ilaç yazmaz, hastanın derdini sormaz, para istemez sadece o an hasta olan yere elini sürer ve dudaklarını kırpıştırır, üstelik dua da bildiği yoktur ama olsun ağzını kırpıştırmak dua yerine de geçer. İşte köy halkının yine hurafelerle geçen bir adeti daha. Bazen öyle tuhaf durumlar olur ki bu bize bu zamanda tuhaf gelsede Mahmut Makal için artık olağan gelmektedir. Özellikle inanç üzerine adlı bölümde evde yaşayan küçük hayvanlar artık evin bir üyesi olmuşlardır, üstelik yüzlercesi. Bizim bu zamanda iğrenerek baktığımız hayvanlar bulgur kabının içinde hayatlarını sürmekte hatta bazen yemeğin arasına bile karışmaktadırlar. Aslında köydeki hastalıkların neden çıktığı belli çünkü bu köylülerin temiz olmamalarından gelmekte ama bunu kim anlayacak ki. Aslında Mahmut Makal içinde yaşadığı köyü şu cümleler ile o kadar kısa bir şekilde anlatmıştır ki kitabın tamamında vermek istediği mesaj budur; '' burası öyle bir alemdir ki, içine girmeyen bilemez... 150 çocuktan 10 tanesi bile gönüllü okula gelmez. Yasaya başvurursun, herkes ile aran bozulmasına karşın, gelen yine yarıyı bulamaz. Onlar da derse çalışmaz; namaz vakitlerinde hiç şaşmadan bütün çocukları camide görürsünüz. Geri kalan zamanlarda da her baba, çocuğuna namaz sureleri ve Arapça ezan öğretmekle uğraşır. (s.110)'' Sonra kitapta aradan 25 yıl geçmiştir. 25 yıl sonra 'Bizim Köy' değişmiştir, adı, insanları, yaşayış şekli değişmiştir ama cahillikleri bazı yerlerde hala aynıdır. Mahmut Makal 25 yıl sonra köye gittiğinde gördüklerine o da şaşırır. 25 yıl önce kendi köyünde soğuğun, küçücük okulda dona dona ders işlemenin hatta bazen işleyememenin, insanların çocuklarını okula göndermek istemeyişinin, okulu 'gavurun' icadı olarak gördükleri için çocuklarını göndermeyişlerinin, kışın sobayı yakmak için ateş bulamamalarının, açlıktan günlerce kıvranmanın, bir ekmek parçası dahi bulamamanın eseri kalmamıştır. Köye koskoca bir ortaokul açılmış, herkesin sofrasında bol etli yemekler ve köyde çoğu kişinin zenginleştiğini görmüştür. O kadar sıkıntıyı Mahmut Makal çekmişti peki niçin? Bu köyden okuyan çocuklar büyük adam olsun diye mi? Olsun da köyüne yararlı olsun diye mi? Aslında bu Mahmut Makal'ın eseriydi. Eskiden sınıfın bile dolmadığı okul yıkılmış yerine koskocaman bir okul yapılmış. Yıkılan sadece eski okul değil di belki de eski fikirlerdi de. İşte Bizim Köy'ün etkisi buydu. Bizim Köy kitabını okuyan yetkiler ve aydınlar köyün ne durumda olduğunu biliyordu. Bunun için köyde değişim başlamıştı, tabi bu değişim Mahmut Makal'ın tam da istediği gibi bir değişim miydi? Bence hayır değildi. O insanlarının daha çağdaş olmasını, bu bağnaz düşüncelerden kopmasını istiyordu ama aradan 25 yıl geçmesine rağmen bazı şeyler hala aynı kalmıştı, üstelik köylüler başlarına gelen bu kadar denetimi Mahmut Makal yüzünden sanıyorlardı.
Hayal ve Gerçek
Hayal ve GerçekMahmut Makal · Literatür Yayıncılık · 200866 okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.