Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

432 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #ŞansAvcısıPer2 #HenrikPontoppidan #SoysalYayınGrubu #Roman #427sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Dünya Klasikleri'nden çevirisini Feride Gül Çakıroğlu'nun yaptığı, Soysal Yayınevi'nden çıkan Henrik Pontoppidan tarafından kaleme alınmış "ŞANS AVCISI PER CİLT-2." isimli romanla geldim. Daha önce "ŞANS AVCISI PER CİLT-1" okumuş ve yorumunu yapmıştım. Uzun metrajlı filmin devamı gibi bu romanı da bitirmiş olmanın sabırla gelen mutluluğunu yaşıyorum. Esasen konu aynı şekilde kaldığı yerden devam ediyor. Değişen kişiler, coğrafi konum, mekân, psikolojik ve sosyolojik farklılıklar. Birinci ciltte kahramanımız Per evin'den en çokta babasının fanatik dini empozeli, baskıcı hıristiyanlık kurallı tutumundan adeta kaçarak Kopenhag'a mühendislik okumaya beş parasız gelir. Aristokrat zengin yahudi Salamon ailesiyle tanışır. Büyük kızları Jakobe ile gönül ilişkisi yaşar. Aile Per'in yenilikçi projelerin'nden, doğal kaynakları kullanarak dalgaları, yel değirmenleriyle rüzgârı enerjiye dönüştürme, kanalları birleştirme gibi dahiyane fikirleri pek çok akademik üst düzey sınıf mensupları dalga geçerek karşılar. Ona sadece inanan nişanlısı Jakobe ve ailesi olur. Aile maddi manevi desteğini esirgemez. Hayallerinin peşinde büyük bir azim ve hırsla koşan Per, sonunda sahiden mutlu ve şanslı olacak mı yaşadıklarını büyük bir hüzün ve merakla göreceksiniz. İlerleyen yıllarda Per anne ve babasını kaybettiğinde o çok nefret ettiği Hıristiyanlığa ve onun kurallarına biat ederken hangi geçmişi onu sarsarak asi ve hırslı yanlarını törpülüyor, nasıl hislerin içinde asitli su dolu bardak misali eriyor ruhu, okudukça düğüm düğüm boğazınızı yutkunarak adeta tüm acıları temizlemeye, unutturmaya, affın o sonsuz gölgesinde sığındırmaya çalışıyorsunuz. Sanki satırların anlık duygularında kendi kimliğiniz Per'in yerine geçiyor. Esasen çok zeki, başarılı, hırslı ve mücadeleci bir genç mühendis büyük bir azimle zirveye çıkıyor. Ancak içinde bitmek bilmez aile hesaplaşması en çokta rahip babasıyla kapanmayan o çocuk yıllarının hırsı, kardeşleriyle olan buz soğukluğu yakınlığı başarısını, düzgün giden yolunu hep yap boza çevirir. Bir türlü sebat edemez. En sonunda tüm hesaplarını Kopenhagda kapatır. İlk geldiği sefalete geri döner. İkinci bir şansın peşinde hangi çiftliğe gider? Kimle evlenir? Projelerini hayata geçirir mi? İç hesaplaması son bulur mu? Hangi hastalığın pençesine düşer? Yeni hayatı huzuru, mutluluğu, güveni ona verir mi? İnanç, din ve istekleri nasıl ters köşe kalır? Buhran ve mücadelenin sonu onu nereye götürür? Hepsi hiç bitmesini istemediğiniz o radyo kültürü yıllarının ertesi yarın tiyatro eserlerine derinlemesine çekiyor. Ben uzun bir yaz akşamından çıktım yola altı kış sayfalar arası rüzgârda, bazen fırtınalı bir denizde saçlarım karayelde, dağ başı yalnızlığında, bir mağara içi karanlığında, bir çınarın altında şapkamı bahar rüzgârında uçmasına engel olmaya adarken yanımdan geçen aşklarıma el salladım gönlüm damla damla kanarken. Babamı özledim en çok annemin elini tutarken. Sevdi mi sevildim mi bilmeden hep koştum güneşin doğduğu yerden... Yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle... Büyük şehirlerin çaresiz kalabalığını iyi biliyordu, kasabaların ve köylerin kırmızı yanaklı yoksulluğuna karşın, böyle büyük şehirlerdeki soluk benizli, çukur gözlü duygusuzluğa, refah deniyordu. (say. 274) Her şeyin yaratıcısının ana kucağında hissedilenle karşılaştırıldığında, tüm bunlar nasıl da boş ve önemsiz görünüyordu! Tüm bu yeryüzü hayatı "Mutluluk" peşinde yapılan insanı nefessiz bırakan arayış tuhaf bir şekilde anlamsız gelen, hatta inanılmaz bir şekilde gerçek dışı, hayal ürünü gibi görünen, aslında sadece bir gölge oyunu idi! (say. 195) O anda aklına kutsal bir yazı geldi ve ürperdi. Bu İncil'de geçen bir naletti ve babası bir kez bu sözleri Per'e söylemişti: "Rabbe meydan okuyan herkes, yeryüzünde huzursuz ve sürgünde olsun". Bu sözler gerçekleşmişti. Kabil'in kaderi, onun üzerinde dolaşıyordu... *Hz. Âdem'in oğullarından Kabil'in ikiz kardeşi Habil'i katletmesi olayı yeryüzünde işlenen ilk cinayettir. Kabil fıtratını kabullenmeyip, nefsine yenik düşüp, Tanrı'ya inanan ve güvenen kardeşini kıskanıp öldürmüştür. * (say.184) Onun o uyanık pişmanlığında ve acısında, doğum yapan kadınların sancıları gibi, yeni umutlarla ve yeni vaatlerle gelen yepyeni bir yaşamı haber veren nefes kesici his vardı. (sau. 159)
Şans Avcısı Per - Cilt 2
Şans Avcısı Per - Cilt 2Henrik Pontoppidan · SMS Yayınları · 20208 okunma
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.