Gönderi

Lanetullahi aleyh!
Bir gün yemekten sonra anan sana içli içli, dertli dertli bir şeyler anlatmaya başlamıştı. "Ah oğlum sen gideli neler oldu" diyordu. Bizim buraya bir kaymakam göndermişler. Neydi onun adı? Dur bakayım adı batsın, aklıma gelmedi. Tıpkı küçükken sizin mektebe gelen şapkalı herifler gibi. Din, iman, ırz düşmanının biri. İşte bu devrilesi, yaşamayası, karının kızın çarşaflarını yırtmaya kalkmasın mı? Yürüyüşünden, gidişinden hoşlandığı kadınların, genç kızların çarşaflarını kendi eliyle, hoşlanmadıklarının, bizim gibi kocakarıların örtülerini jandarmalara yırttırdı. Sorma başımıza gelenleri. Alçağın derdi çarşafları kaldırmak değil, başka... Söyletme beni oğlum. H.Ö.lerin kızının çarşafını, kaymakam hem de kendi eliyle üç yolun ortasında yırtmaya kalk- masın mı? Kızcağız düşüp bayılmış. Utanmaz herif, "ne de güzel yüzün varmış" diye bu hengâmede kahkah gülmesin mi? Geçenlerde tarladan eve dönüyordum. Önüme jandarma karakolundan zebellâ gibi iki herif çıkmasın mı? "Oğlum ben şehit haremiyim; dokunmayın ba na. Bunu düşmanlarımız yapmadı" dedimse de kim dinler. "Kadın, çarşaf yasak! Emir aldık" diye üzerime çullandılar, çarşafımı didik didik ettiler. Rahmetli baban bu günleri görseydi!... Ne günlere kaldık yarabbi!... Gökten taş yağmadığına şükredelim" diyordu. Anan sana boyuna içini döküyor, derdini anlatıyor, senden bir hareket, bir şeyler bekliyordu. Fakat sen hep susuyor koyunun kaval dinlediği gibi dinliyor, içinden "çarşafta ne imiş, çıkarın atın ne olacakmış sanki. Ananızdan çarşafla mı doğdunuz" diyordun!. Kadıncağızın derdi bir değildi ki. Herif gitmiş, yerine bir başkası gelmiş. Bu, yaşlıca bir zatmış. Çarşaflara falan dokunmamış amma, bu da mezarlığı park yapacağım diye tutturmuş. Mezarları dümdüz etmiş. Karşı gelmek isteyenleri müdeiumumla - müdde-i umumî diyecek - anlaşarak tevkif ettirmiş. Hatta Müftü Efendiyi bile!... Ramazanda top da attırmamış!... Sabahları ezan da okumayacaksın diye müezzini tehdit etmiş. Beyefendi uyuyamıyormuş!... "Ezan-ı Muhammedî nasıl yasak edilir oğlum... Ezan yerine Allah göstermesin çan çalınsaydı daha mi iyi olacaktı; bizim kaymakam bey o zaman rahat rahat uyuyacak mıydı oğlum! O harman yerinde toplananlar, baban ve baban gibiler nereye gittiler? Niçin gittiler? Ya şimdi ne oldu? Neler oluyor!... Cümlemizi sen islah eyle yarabbi!..." Daha neler neler. Falan öğretmen falan yerde 11 yaşında bir kız talebenin ırzına geçmiş. Bu ırz düşmanını evvelâ tevkif etmişler sonra bırakıvermişler... Anan boyuna söylüyordu... Artık memleketi, evini, ananı, eskisi gibi sevmiyordun. Burada hâlâ eski hava esiyordu. Bir an evvel tatilin bitmesini dört gözle bekliyordun. Hem bu yıl liseye geçmiştin; yeni yeni muallimler, arkadaşlar, senin için ne de olsa bir tecessüs mevzuu idi.
Sayfa 46
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.