Gönderi

134 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Aydınlık için Godot u Herkes Bekliyor!
Samuel Beckett
Samuel Beckett
, İrlandalı yazar, oyun yazarı, eleştirmen ve şair.
James Joyce
James Joyce
un sıkı hayranı ve takipçisidir. O nedenle "son modernistlerden", daha sonraki pek çok yazarı etkilemiş olduğu için de "ilk postmodernistlerden" biri olarak değerlendirilir. 1969 Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir ama ödülü almaya gitmemiştir. Ödülü eşi ile Tunus tatilinde iken kazandığını öğrenmiştir. Minimalisttir, kötümser, kara mizah yapmayı seven, absürt tiyatro tarzının da öncüsüdür. Ama bunu kabul etmez. James Joyce ile tanışıklığı da vardır.Beckett,
Finnegan Uyanması
Finnegan Uyanması
kitabının yazmalarına hatta yardımcı da olmuştur. James in kızına, kız ona yakın bir iletişim kurmak istediği esnada olumsuz yanıt vermesinden dolayı Joyce ile araları bozulmuştur.
Marcel Proust
Marcel Proust
ile ilgili eleşitrel bir kitap da çıkarmıştır. Hatta Proust u o bölgede bu kitap sayesinde insanlar tanımaya onun sayesinde başlamıştır.
Proust
Proust
bu kitabın adıdır. Beckett 1939'da II. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Paris'e temelli yerleşmiştir; çünkü kendi sözleriyle '' Savaşta Fransa'yı, barışta İrlanda'yı tercih ediyorum.'' şeklinde düşünmektedir. Bir kadın satıcı tarafından ısrarlı bir şekilde satılmak istenen ürünü almadı diye göğsünden bıçaklanan Beckett, ölümden dönmüştür. Hastanede yanında olan kişi ise eski dost
James Joyce
James Joyce
dan başkası değildir. Beckett, kendisine saldıran kadına bunun sebebini sorduğunda ve "Bilmiyorum, bayım. Üzgünüm." yanıtını almıştır. 2.Dünya Savaşında Fransa tarafında olup, savaşa katıldmıştır. Savaş sonrası onun romanlarının ve tiyatrolarının patlayacağı ve üne kavuşacağı dönem olacaktır.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
kitabı onun tüm ününün ana kaynağıdır. Eleştirmenler bu kitap ile ilgili, hiçbir olayın geçmediği bir kitapta bu kadar büyük bir başarı yakalamak neredeyse imkansızdı diyerek ortak noktada buluşmuşlardır. Ki gerçekten de kitap böyle bir kitaptır. Oyun o kadar basittir ki her türlü sosyal, politik ve dini yoruma davetiye çıkarmaktadır. Hep bir merak, hep bir umut olan ama sonunda sadece nasıl yani, bu mu idi yani gibi bir bağıntı ile son bulan bir kitaptır. Hatta iki perdeden oluşan bu oyun aslında birinci ve ikinci perdenin kendi aralarında tekrar etmesi ile son bulmaktadır. Yeni bir şeyler beklerken yine aynı şekilde yazar bizi ters köşe yapmıştır. Oyunlarında genel olarak, anlaşılamaz ve akıl erdirilemez bir dünya karşısında hissedilen umutsuzluk ile bu umutsuzluğa rağmen yaşamda kalma isteğini anlatır. Eşi Suzanne öldükten kısa zaman sonra kendisi de Anfizem ve muhtemelen Parkinson hastalıklarına yakalanan Beckett, bu hastalıklardan kaynaklı olarak bir bakımevinde iken ölmüştür. Eşi ile aynı mezarda yatmaktadır ve kendi isteği üzerine mezar taşı grinin bir tonudur.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
kitabından bahsedeyim birazda. Vladimir (Didi) ve Estragon'un (Gogo) adlarında birbirini iki hiç anlayamayan karakterin olduğu, çeşitli tartışmalar, karşılaşmalar, hatta anlamsızlıklarla dolu bir oyun demek bence mümkün. Estragon, Vladimir karşılıklı dialogları özellikle çok hoşunuza gidecek. Vurdumduymaz, anlamsız, hiciv dolu sohbetleri gerçekten beni çekti. Godot adında birini beklediklerini kitabın başından sonuna kadar söyler dururlar. Her konu ona bağlanır. O gelirse tüm sorunları çözülecektir. Godot bir kurtarıcıdır. Mutluluğun kaynağı. Sorunların biteceği noktadır. Ama Godot ile tanışıp tanışmadıklarından, hatta gelip gelmeyeceğinden bile emin değillerdir. Pozzo ve Lucky daha sonra oyuna dahil olur. Pozzo, Lucky e otorite kurmaya çalışmaktadır ve bir ip ile onu kontrolü altında tutmaktadır. Hatta artık ondan sıkılmış ve satmak istemektedir. Pozzo nun olduğu kısımlar beni sinir etti, çok memnuniyetsiz bir karakterdi. İkinci perde de aşağı yukarı birincinin aynısı. Pozzo kör ve Lucky ise artık tamamen dilsizdir. Tek fark belki de bu. En büyük ortak noktada aynı ağacın altında Godot un gelmesini bekleyen ikili Estragon ve Vladimir. Oyun hem komik, hem de duygusaldır. Kişiler hem sinir bozucu, hem de sempatiktir. Onlara kimi davranışlarında iyi biri, kimi davranışında da yo yo kesinlikle net bir kötü biri diyebilirsiniz. Çünkü en başta da belirttiğim gibi netlik yoktur. Nereye çekersen oraya gider. Ayrıca kitap okurken çok kolay, bittikten sonra ortaya çıkan görüntü de bir o kadar karmakarışıktır. Bunu da belirtmek lazım, ben ne okudum diyeceksiniz, bu bana ne anlattı şimdi, ya da bu oyun nereye bağlandı, ben ne çıkarmalıyım şimdi de diyeceksiniz. Oyun böyle bir gariplikte. Anlatılan kitaptaki sohbetlerin de hep yarıda kesilmesi, diğer karakter tarafından anlattırılmaması da yine ilk kez karşılaştığım bir kitap unsuru idi. Bu 3 4 kere oldu. Yav bırak anlatsın adam, merak ettik dedim içimden bir kaç kere. ;))) Kitabın yazarı bile kitaptaki karakterlerin hangi ülkenin vatandaşları olduğu ile ilgili net bir bilgi veremez. Karma ırk durumu yani söz konusudur. Kimine göre İngiliz, kimine göre İrlandalı, kimine göre Amerikan, kimine göre de bunların hiçbiri onların ülkeleri. Bu da bir diğer gariplik kitaptaki. Pozzo ve Lucky nin izinsiz girme hikayesi de İrlandalı işçilerin Britanya ya girmesi ile alakalı bir metafordu diyenlerin sayısı da hayli fazladır. 2.Dünya Savaşının hemen ardından yazılmış olması ile ilgili de yine çeşitli söylentiler vardır ama tabii işin asıl nedir bilinmez. Ayrıca gogo ve didi isimleri de yine psikolojik 2 önemli unsuru barındırmaktadır. Ego ve idi. Beckett in dini unsurları kitapta kullanması güzeldi ama piposuna Abdullah ismini koyması beni rahatsız etti. Abdullah bilindiği üzere Hz Muhammed(sav) ın babasının adıdır. Bunu yapma nedenini masum düşünmüyorum çünkü bu kadar metafor kullanan biri burada da rahat durmamıştır diye düşünmekteyim. Godot kimine göre tanrıdır, kimine göre de yeni bir kurtarıcı peygamber. Özellikle Hristiyanlıkla ilgili çok fazla gönderme vardı. Beckett in Hristiyanlık dininin kitabı olan incil den mitolojik bir eser olarak bahsetmesi, yine bazı içindeki anlatıları alaya alması da onun bu dine sıkı sıkıya bağlı olmadığının da göstergesi sayılabilir. Yani Abdullah saygısızlığı tek bizim dinimiz ile ilgili değil, Hristiyanlığa karşı da aynı kafadadır. Vladimir ve Estragon un intihar düşüncesi ve cinsellik konusunu hiç düşünmemeleri ile ilgili de yine bir çok söylenti mevcut. Beckett, intihar belki de bu ikilinin son cinsel hazzı olabilir diye hatta konuyu daha da karışık bir hale getirmiştir. Kitaba puanım 8.
Godot'yu Beklerken
Godot'yu BeklerkenSamuel Beckett · Kabalcı Yayınları · 20218k okunma
·
1 plus 1
·
5.9k views
Bu yorum görüntülenemiyor
Fesleğen okurunun profil resmi
Elinize sağlık hocam,okuma listeme ekledim 🍀
Emre Bulut okurunun profil resmi
Teşekkürler 😇🙏🏾
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.