Gönderi
Kitapta Corso adlı bir kitap avcısının başından geçen ilginç olayları okuyoruz. Müşterileri için nadir kitapları, el yazmalarını arayıp bulan, bir nevi kitap dedektifliği yapan Lucas Corso'ya bir araştıma işi veriliyor. Üç Silahşörler'in bir bölümü olan Anjou Şarabı'nın el yazması taslaklarıyla gelen müşterisi, taslakların orijinal olup olmadığını araştırmasını istiyor. Sonra 17. yüzyılda yayımlanan ve günümüze sadece üç kopyasının ulaştığı düşünülen "Karanlıklar Ülkesinin Dokuz Kapısı" adlı bir kitabın daha araştırılması isteniyor. Bu üç kopyadan sadece birinin orijinal kitap olduğu söyleniyor ve Corso gerçeğin peşine düşüyor. Bir süre sonra Corso bu kitabın Üç Silahşörler'le bir bağlantısı olduğunu düşünmeye başlıyor. Karanlıklar Ülkesinin Dokuz Kapısı kitabının şeytanla alakalı olduğunu öğreniyor. Tehlikeli bir işe kalkıştığının farkında olmadan Madrid'ten Sintra'ya, Paris'ten Toledo'ya doğru bir yolculuğa çıkıyor.
Dumas Kulübü aslında hem çok iyi hem de dolu dolu bir romandı. Kitapta fazlasıyla Alexandre Dumas ve eserlerinden bahsedilmişti. Bu sayede yazarla ilgili daha önce hiç duymadığım bilgileri de öğrenmiş oldum. Ama yazarın kalemiyle henüz tanışmadığım için konuya biraz yabancı kaldım maalesef. O yüzden de kitabın içerisine pek giremedim. Ortalarından sonra da kitabı yanlış bir zamanda okuduğuma kanaat getirdim. Fantastik, polisiye, gizem ve gerilim türleriyle harmanlanmış iyi bir eserdi. Dumas'ın kalemiyle tanışmış olsaydım eminim büyük bir keyifle okurdum. O yüzden tanıştıktan sonra tekrar okumayı düşünüyorum. Kitabın film uyarlamasını yıllar önce çok severek izlemiştim. Onu da sonra tekrar izlemeyi düşünüyorum. Sevgilerimle.
·
148 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.