(Baba kızgın bir ifade ile kaşları çatık)Ben sana demedim mi sivrinin etrafında dolaştırma hayvanları...
Onur: Baba malların önüne geçemedim kendileri gitti...
Nizam(baba yine sinirli): la oğlum berek in eteklerini kullan senin ne işin var burda
Onur: baba ben bıçak sırtının etrafından dolanacaktım hayvanlar deli gibi koşuşturmaya başladı geçemedim önüne....
(Herşey böyle başladı desek hiçte yeri olmaz kara tepe nin etrafı hep bir dumanlıdır. Yazları bile sis eksik olmaz, tepesinden... Bir rivayete göre giden gelmezmiş derdi hep köyün delisi mecnun amca. Hatta oda orda yitirmişti hanımını evladı nı cesetine dahi ulaşan olmamıştı ve bir delinin lafına anca konu korkularımız olursa inanırız... Yalanı ile kandırıyoruz kendimizi. Kendi çıkarlarımız oldumu konu, herkes doğru söyler herkes yalan söyler. Seçimi yapar sonra bir kenarda kaderin bize yaşatacaklarına şahit oluruz...
(Nizam belediye ye gider başkanla görüşmek ister)
Nizam: başkanım benim çocuk geçen malları otlatma ya götürürken hayvanlar istemsizce kara tepeye doğru yol almış ve 27 koyunum telef oldu bu işe Bi el atsanız hoca falan götürsek okusa bu işte Bi iş var.
Belediye Başkanı İbrahim: dur hele nizam efendi Bi sakin ol konuyu en baştan anlat
Nizam: başkanım kara tepeyi bilirsin kimisi altında gömü var der kimisi orası büyülü der deli Mecnun'da oraya giden geri gelmez der iki çocuğunu da orda kaybetmiş karısı da evlat hasretinden gitmiş kara toprağa mecnunda bu yüzden deli olmuş derler benim çocuk malları otlatma ya giderken bıçak sırtından ağırı yaylaya gidecekti hayvanlar yolunu şaşırıp kara tepeye doğru koşmaya başlamış ikinci yokuştan sonra ki uçurumdan biri atlayınca aşağı peşinden 26 tane daha atlamış malın yarısı gitti çocuk anca bu kadarını kurtarabilmiş mahvoldum ben bu işe Bi çare bulalım ne olur...
(Başkan üzgün bir halde) nizam efendi ben Bi kaymakam bey le konuşim bu iş için gerekirse Ankara ya haber uçuralım gelip Bi incelesinler seninde mağduriyetini tam anlamı ile gideremeyiz ama Sefa ya söylicem Bi 10 tane hayvan alalım sana gönül isterdi ki hepsini alalım ama idare et olurmu
Nizam: Sağ ol başkanım Allah razı olsun
...
...
5 gün sonra
...
...
(Ankara dan 5 kişilik arkeolog ekip gelir ve incelemeye koyulur ilk önce arazi taraması sonra kara tepenin eteklerine gelinir)
Arkeolog ekibinin Başkanı hilmi: karşıda bir mağara var sanki
Arkeolog ekibinden Başkan yardımcısı cengiz: evet başkanım öyle görünüyor
Arkeolog ekibinin başkanı Hilmi: Bi gidelim oraya
(Ve mağaraya doğru ilerler 5 kişilik ekip saat sabah 09.00)
Hilmi:Dikkat edin beyler içerde gaz sızıntısı olabilir ayrıca fenerleride açın
Cengiz: numune alalım mı başkanım oluklar çok ilginç duruyor
Hilmi: inanılmaz bir yer bura
Hilmi: hakan çekiyorsun değil mi
Hakan: evet başkanım
Yücel:başkanım bana Bi yorgunluk çöktü sanki gülmeyin ama
Hilmi:Yücel sen nasıl doğuda askerlik yaptın az dinç dur (:
Yücel: başkanım askerde hep spor var dı burda ye iç yat (:
Hilmi: cengiz an itibari ile Yücel e her sabah spor yaz (:
Cengiz:anlaşıldı başkanım (:
(Yaklaşık 5 dakika sonra)
(kameranın bataryası bitti değiştirim hemen çantasından çıkarır takar yenisini derken yola devam ama aksi giden bir şey ler var kamera açılmıyor )
Hakan : başkanım sorun var
Hilmi: hayırdır Hakan?
Hakan: başkanım kameranın bataryasını otelde fullemiştim ayrıca yanıma da 1 tane yedek aldım ne hikmetse bitti. Diğerini taktım oda çalışmıyor kamera da inanılmaz derecede soğudu buz gibi resmen!
Hilmi: ver bakim Bi
(Biraz inceledikten sonra baktı olmuyor tamam koy çantana gitsin yolumuza bakalım biz)
Hakan: tamam başkanım
( Ve yine biraz sonra Yücel den ses gelir)
Yücel: başkanım şurada bir gaz sızıntısı var sanki
Hilmi: maskeleri takın
(Oraya doğru giderler)
Hilmi: evet gaz bu yeterince oksijen maskemiz varmı?
Cihat: var başkanım
Hilmi: tamam yolumuz burdan devam ileri doğru gidiyoruz
( biraz ileri gidildikten sonra)
Yücel: başkanım burda da var gaz sızıntısı
Hilmi: duralım
(İncelemeler başlar derken)
Yücel: başkanım !
Hilmi : ne oldu Yücel
Yücel: hakan
Hilmi döner arkasını hakan donmuş kalmış hakan hakan die seslenir ama ses yok
Hilmi: hakan evladım ne oldu bana bak
( tokat atar hafifçe)
Hilmi: su getirin çabuk
( su gelir yüzüne vurulur hakanın ama hakan da en ufak bir kıpırdama yok derken iki tane kara yılan görülür ve az ileridede akrepler herkes şaşkın akrepler iki yılana doğru ilerler ve orda akrepler le yılanların kavgası başlar sonra sarı kızlar gelir ( sarı kız örümcek türü dür) oda dahil olur iki sarı kız dahil olur kavgaya ekip hakanın derdini unutur sürüngenler in savaşına odakların)
Hilmi : sırt sırta verelim hakanın etrafında
Cengiz : başkanım benim fenerin pili bitiyor gibi pili olan var mı
Yücel: bende var
(Çıkartır cebinden verir ama cengiz, o hengamede de takamaz derken hilmi seslenir ekib e one lan öyle orda da kertenkeleler kavga ediyor etraf toz olmuş )
Hilmi: gidiyoruz geriye doğru
( Ve ekip apar topar geldiği yoldan geri çıkar)
(Şimdi konunun en başına dönelim başkan ım makarayı buraya sabitliyorum iyi sık vidaları cengiz. Bu bizim dönüş biletimiz
Ekip in elinde 1 km lik bir makara mağaranın içine girdiklerinde en öndeki ipin ucunu beline geçirir (bağlar)ve geridekiler onu takip eder dönüş leride o ipi takip ederek gerçekleştirirler)
Tekrar konuya dönecek olursak...Ve mağaranın başına gelirler saat:17:10
Hilmi: hakan iyimisin evladım hakan hakan
Cengiz : hakan bana bak hakan
Yücel: hakan başkanım kolonya var dı sizde
Cihat : başkanım bende şok cihazı var şok verelim mi
Hilmi: cihat koş köye yardım çağır bizde yavaş yavaş inelim aşağıya hemen sedye gibi bir şey yapalım hakanı indirelim uzun odun falan bulun çabuk
( ekip bulur bir kaç bir şeyler seyyar sedye tarzı bir şey yaparlar hakan ayakta ve donmuş kalmış halada ses yok gözler açık içleri bembeyaz olmuş göz bebekleri büyümüş )
Ve aradan geçen yaklaşık 1 saat sonra saat18:10 traktör gelir kasasında eski bir yatak hakan yatırılır içine köye doğru inilir hemen sağlık ocağına. Doktor Tarık gelir ne oldu anlatın çabuk
Hilmi: bir şey den korktu galiba
Dr tarık:hemen kas gevşetici yapın bide sakinleştirici herkes dışarı çıksın...
1 saat sonra hakan ince den konuşmaya başlar saat:19:00
Hilmi: hakan iyimisin kardeşim
Hakan: gözlerini sadece kapatıp açarak evet anlamında işaret verir
Dr tarık: başkanım biraz dinlensin hastamız
Hilmi: Dr bey neyi var
Dr: başkanım muhtemelen anlık korku ama korkulacak bşr şey yok kendine gelir bir kaç güne sizde gidin dinlenin biraz biz size haber veririz
Hilmi: ekibe dönerek otele gidin dinlenin siz ben burdayım
Cengiz: başkanım bizde burdayız ne oteli
Hilmi: cengiz orda bir şey var belediye başkanına haber salın gelsin
Cengiz : başkanım haberi varmış geliyor yoldaymış
Belediye başkanı İbrahim: Hilmi başkanım geçmiş olsun ne oldu
Hilmi: başkanım anlamadık birden kertenkeleler, yılanlar, akrepler, sarı kızlar sardı etrafımızı ama öncesinde hakan ı gördük donup kalmıştı anlamadık
İbrahim: (şaşkın) başkanım dediğim gibi orası hakkında çok söylenti var kimisi der korunaklı kimisi der altın var orda bir şeyler var ben derim ki jandarma ya diyanete haber verelim oraya asker ve hoca larla gidelim
Hilmi: doğru başkanım olur
3 gün sonra
Hilmi: hakan sen dinlen biraz daha
Hakan: yok başkanım bende gelicem lütfen
Hilmi: kardeşim sen bize lazımsın
Hakan: başkanım ben gerçekten iyiyim
Hilmi: peki nasıl istersen
(15 asker 1 subay 1 astsubay 1 uzman 3 hoca 5 kişilik arkeolog ekibi yola koyulur mağaranın oraya gelinir saat08:00)
Hilmi: komutanım bu makara bize yol gösterecek bunu şu kayaya sabitliyoruz bunu takip edeceğiz
Komutan ahmet: tamam başkanım
Hilmi : hocam sırayla giricez önden benim le beraber bir hoca tek sıra halinde yan yana ikişer kişi eşliğinde içeri girelim siz okuyun, arkamızda Ahmet komutan, yanında bir hoca daha bu şekilde gidicez
Hoca ismail: tamamdır başkanım herkes içinden okusun
Asker uğur: hocam hangi dua yı okuyalım
Hoca İsmail: bildiğiniz her dua özelliklede nas Felak
Belediye başkanı ibrahim: biz ne yapalım
Hilmi: başkanım siz kapının eşiğinde bekleyin yanınızda 5 asker kalsın ben en önde arada Bi ipi çekicem sonra arkamdaki onun arkasındaki çekecek ipi timin en sonundaki olur da ipi çekmez se siz de içeri doğru girin yardım falan çağırın ama bu makara sakın çıkmasın yerinden bu bizim çıkış biletimiz
İbrahim: tamamdır başkanım
Hilmi : komutanım, hocalarım, sevgili asker kardeşlerim fenerleriniz açık olsun yanındakinin gerekirse elini tutun yaklaşık her bir dakika da ben en önden ipi çekicem sizde öndekinin çekmesini bekleyin kimse kafasına göre çekmesin ipi öndekinden işaret gelmez se daha ileri gitmeyin sakın iki nokta da gaz sızıntısı var ikincisi biraz geçtikten sonra hakan kardeşimizin donup kaldığı yer bazı sürüngenlerin kavga ettiği yerler değişik olayların oldupu yerler yani kimse paniğe kapılmasın korkan şimdiden söylesin hiç gelip te bizi orda sıkıntıya sokmasın
( kimse ben gelmem die ses ve ya tepki vermedikten sonra)
Hilmi: o halde haydi gazamız mübarek olsun
(İçeri girilme ye başlanır herkes te gaz maskesi tam teçhizat askerler in silahları tam dolu hocaların ağzında dualar herkes pür dikkat ilerliyor biraz gidildi ilk nokta geçildi derken ikinci nokta geçildi ama her hangi bir şey yok Hilmi şaşkın ekip şaşkın komutan hoca askerler iki yi geçti ama bir şey yok hala )
Tekrar biraz başa dönelim hakan sağlık ocağında tedavi gördüğü sıralar belediye başkanı ibrahim gelir hilmi başkanla konuştuğu sıra da oraya Tekrar gireceğiz biz başkanım der Hilmi ve cengiz büyük makarayı alın bu Sefer die seslenir...büyük makaranın uzunluğu 5km
Tekrar konuya az önceki yere geri dönelim...
Hilmi:(durdu) maskesini çıkardı onu görenler aynı şeyleri yaptı ve döndü arkasına ekibe tim e hocalara bakarak olayların olduğu yeri geçtik biraz daha gidelim mi hocam, komutanım?
Komutan: olur gidelim
Hoca ismail: olur gidelim başkanım 5km lik ip var nede olsa
(Ekip ilerlemeye başlar birden yarasa sürüsü kalkar herkes tedirgin ve yarasa sürüsü çıkışa doğru yol alır ekip daha sonra yoluna bakmaya devam eder biraz daha ilerledikten sonra az ilerde de yine 2 yılan kavga halinde Hilmi arkasına dönerek ekibine bakar ekip hakan a)
Hakan: ben iyiyim
Yücel: başkanım tamda böyle bir şey olmuştu
Hilmi: hocalarım, komutanlarım, asker kardeşlerim herkes birbirine sahip çıksın tamda böyle birşey ile karşılaşınca olmuştu herşey birazdan akrepler ve sarı kızlar görürseniz şaşırmayın...Ve görüldü de aynı olay tekrar yaşandı kavga eden sürüngenler ekip onlara aldırış etmeden yoluna tedirgin şekilde devam etmeye başladı en arkadaki Orhan ve okan ara da bir arkasına bakarak timi takip etmekte dir biraz yol kat edildikten sonra
(Ekipte korku hakim bir halde herkes yanındaki ne resmen kendini bağlamış vaziyette olabileceklere dışarıdan gelecek her türlü olumsuz davranışlara kendini hazırlamış halde pusu da bekliyor gibiler)
Hilmi: (yüksek sesle) eğilin
(Üstten bir yarasa sürüsü daha geçer)
mağara iyice soğumaya başlar ekipte üşüme korku hakim ve birden birbirine arkasını dönmüş ateş silüetinde insan kafası şekli duvarda çizili bir halde bunu gören cengiz çizimi incelemeye başlar başkana seslenir
Cengiz: başkanım bunu görmediniz mi
Hilmi: (durur ve arkaya doğru gitmeye çalışır)
Elini uzatır şekle dokunur ve birden sıcak olduğunu hisseder cengiz şuna Bi dokunsana
Cengiz: başkanım sıcak bu
Cihat: başkanım ateş e benziyor bu
Hakan : ateş ama insan kafası var sanki orda
Yücel:sırt sırt a vermiş iki insanın kafası yanıyor sanki kafalarının üstünde alev şekli var sanki
Hilmi: galiba en doğru tespit Yücel den geldi
(Hemen arkalardan bir asker gelir merakına yenik düşmüştür ve olan biten nedir die gitti arkeolog ekipin yanına )
Asker uğur: bu şekil için cehenneme az kala diyebilirmiyiz
Hoca: onu nerden çıkardın asker kardeşim
Uğur: hocam şekle dikkatli bakarsanız iki kişi sırt sırta vermiş ve acı içindeler sanki ağızları açık canları yanıyor bağırıyor gibiler ve birbirlerine yapışmış gibiler bence bu mağaranın ileri sinde korkunç olaylar var burası korunaklı olabilir
Komutan: korunaklı derken uğur
Uğur: komutanım bizim köyde böyle mağaralar var içlerinde hep define olduğu söyleniyor kim gittiyse oraya bir şeyler görüyor ve korkup kaçıyorlar en son hoca ile gitti komşu, hoca korktu kaçtı
Hoca: doğru kimi defineler korunaklı dır duasını bilmek lazım bazı gömüler de tuzaklı
(Uğur elini atar çizime ve birden geri çeker eli yanmıştır)
Hilmi: ne oldu
Uğur: başkanım çok sıcak
Hilmi dokunur Tekrar bu bu kadar sıcak değildi...
Hilmi: ilerleyelim
(Ekip yola koyulur herkes biraz daha fazla tedirgin ve yaklaşık 5 dakika gibi süre gitmiştir yol daralıyor bundan sonra)
Hilmi: cihat çekim yapmaya başla
Cihat: tamam başkanım
(Cihat çantasından çıkarır kamerasını cihaz açılır ve çekim yapmaya başlar dar olan yerden geçmeye başlarlar)
Hilmi : ileri si de alçalmaya başlıyor kafanıza dikkat edin sarkıklar iyice inmiş aşağıya
Asker nazım: hayırdır lan ne oluyor ne vuruyorsun
Komutan ahmet: askeeeer (die bağırarak arkaya doğru gider hızlı adımlar la)
Ne oluyor burda
Nazım : komutanım vuruyor arkamdan
Asker yavuz: yok komutanım biz vurmadık
Asker yılmaz: aynen komutanım biz vurmadık
Nazım: yalan söylemeyin vurdu biri ya sen ya sen
Yavuz: yok komutanım biz vurmadık Mustafa yla emrah ta görmüştür kesin
Komutan Mustafa ve emrah a dönerek gördünüz mü?
Vurduğunu görmedik komutanım ses te duymadık
(Uğur tedirgin olamaya başlayanlardan biridir ama bu işin sonunda bu iş farklı yerlere gidecektir içinde öyle bir his var ve susar)
Komutan: Nazım oğlum eminmisin belki korktun
Nazım: komutanım biri vurdu bana gerçekten
Komutan: oğlum vurmamışlar ama
Nazım: komutanım kafam ağırdı
Komutan hocalar Hilmi ekip askerler herkes şaşkın.
Komutan yer değiştirin oğlum siz sen yılmazın yanına geç yavuz sen gel buraya
(Ekip ten nazım ve yavuzun yeri değiştikten sonra yoluna devam ederler)
(Mağaranın iyiden iyiye soğuması ekibin içinde oluşan karanlık ve kuşku sürüsü biraz daha canlarını sıkıyor desek gereğinden fazla doğru olur)
Hilmi: (durur) hocam mağara alçalıyor burdan sonra herhalde eğilerek devam edeceğiz bence ne dersin?
Hoca ismail: başkanım yan yana da gidemeyeceğiz herhalde?
Hilmi: doğru. Duralım o zaman
( arkaya doğru işaret verelim tek sıra ve eğilerek geçeceğiz burdan der. Tek sıra halinde ve eğilerek mağaranın derinliklerine doğru yola koyulur)
Hilmi: su sesi geliyor hocam duydun mu?
Hoca ismail:evet başkanım
(Yerler de ufak, tefek su birikintileri yola devam edilir. Az ilerde mağara nın alçak kısımları biter ve kocaman bir çukur görülür oda ne mağaranın içine ışık giriyor sol tarafta ise daha ilginç olan bir şey var dır şelale.
Hilmi: burası inanılmaz güzel...
Hoca ismail: herkes büyüleyici güzellikte şaşa kalmış bir halde manzaraya bakıyor içinden besmele çekerek bir kaç dua ya başlar
(Arkadan bir ses gelir)
Uğur: komutanım gitmeyelim
Komutan : uğur kes sesini asker
Uğur: komutanım içim hiç rahat değil
Komutan: bir kere daha ağzını açarsan yakarım seni
Hoca ismail: başkanım ne yalan söyliyim bende de bir sıkıntı oldu
Başkan hilmi: hocam yapma gözünü sevim ne olabilir burda inceleyeceğiz
Hoca: hakanın başına gelenler aklıma geldi başkanım ne bilim
Hilmi: devam hocam devam
(Derin çukurun etrafında tek kişinin yürüyebileceği bir yol gözlerine ilişir fener ler kapatılır tek sıra halinde devam edilir yola ilk önce çukur geçilir sonra mağara içimde başka bir mağara gelir karşılarına oraya doğru yola koyulurlar yürümeye devam eden ekip biraz yorulmuş tur Komutan Ahmet, Başkan Hilminin yanına gelir başkanım mola mı versek Başkan hilmi tamam komutanım dinlenelim biraz der. Mağaranın içerisindeki metan gazı ekibi iyice yormuştur.. Ekip çöker olduğu yere dinlenmeye başlar lar. Kumanyalar çıkar çantadan su lar çıkar ihtiyaçlar giderilir yarım saatlik molada sonra tekrar yola koyulmaya başlanır )
Ve yağmur başlar birden bire mağaranın içinde daha önce hiç görülmemiş bitkiler, ağaçlar, ileride otlayan büyük baş hayvanlar herkes şaşkın birden bir patlama sesi büyük bir patlama... herkes bir yere savrulur anlık duyma problemi derken ekip ayağa kalkar inceden bir ses herkes iyimi bir başka ses komutanım uğur !
Bir başka ses yavuz kalk devrem yavuz ve yine başka bşr ses başkanım iyimisin?
Sesler ardı ardına geliyor ama kimisi duyuyor kimisi duymuyor ortam sessizliğe bürünmüştür ve ilerden insan sesleri gelir bağrış çağırış sesleri birden bir el silah sesi ve ardından bir kaç silah sesi daha )
Komutan: mevzilenin
Ekip bir yerlere kaçışır ve hoca kazım omzundan vurulur asker taner onu mevziye çekmeye çalışır o anda komutanda ateş serbest emri gelir çatışma başlar. Ekip ateş eder ama karşı taraf acayip derecede üstündür ateş üstünlüğü yani mağara da yankılanan mermi sesleri bağrış çağırışlar ortalık kıyamet yeri gibi ve yine biraz sonra Ekip ten Sağ kurtulan olmaz )
(Durun bir dakika dışarıda ki kalabalık olağandan daha fazla. İçerde geçen bir kaç saatlik zaman dışarda yerini günler sonrası geçen zaman a denk getirmiştir. Evet içerde yaklaşık 1 saat gibi zaman geçmiştir ama dışarda ise 7 gün bitmiştir ve dışardaki zaman kavramı ile içersi çok farklı. Ama bu nasıl oluyor? 2 ayrı galakside iki ayrı dünya gibi)
İşçi muammer: ( belediye başkanına seslenerek başkanım mağara kapanmış burdan ileriye gidiş yok
Belediye başkanı: (şaşkın) bura ne olmuş böyle nereye gitti bunlar?
(Dışarıda bekleyen belediye başkanı ve bir takım asker ekip içeri girdikten sonra tedirgin olmaya başlarlar ama ip ten halada mesaj gelir yine de Başkan ve dışarıdakiler tedirgindir içeri girelim derler hemen bir kaç asker ile içeri girer Başkan ve o elim manzara mağara da yol yok! Başkan dışarı çıkalım der hemen haber uçurur kaymakam ve vali beye olanları anlatır vali kaymakam savcı olay yerine gelirler olanı biteni anlatırlar hemen ne yapabiliriz diye düşünürler dozerler kepçeler gelir ve mağara da halat duvarın arasından geçmiştir ama mesaj gelmeye devam eder derken kazı çalışması başlar bir ekip te mağaranın etrafında keşif yapar başka girişi var mı die aramaya başlar lar kazı çalışmaları devam eder ve bir kaç gün arama çalışmaları ile makinelerin çalışmaları ile devam eder aradan geçer ayrıca 5 gün ve halada bir iz bir ses yok dışarıda olağan dışı hummalı bir çalışma)
Mağaranın içine bakacak olursak birden bir mucize gerçekleşir uğur uyanmaya başlar etrafında cesetler, ayağa kalkar bakar Sağ var mı silahını alır eline kimse yok kurtulan derken geldiği yoldan geriye doğru koşmaya başlar korkudan ayaklarının ağırmasına aldırış etmeden koşmaya devam derken yol biter işler iyice çıkmaza girmeye devam eder )
(Mağaranın dışında 12. Güne gelinir evet zaman çok hızlı geçiyor doğru... arama çalışmaları devam ederken ip ten halada mesaj gelir herkes şaşkın)
Belediye başkanı: yokmu bir iz hala
Formen yücel: başkanım kayaları kırmak hiçte kolay olmuyor. İpten mesaj gelmeye devam ediyor
Belediye başkanı: bu nasıl bir şey böyle ben anlamadım ki?
(Mağaranın içinde uğur son noktaya gelmiştir geliş yolu patlamadan dolayı kapanmış koca bir kaya var.)
Uğur: kimse yokmu, sesimi duyan var mı, burdayım ben
(Diye bağırır bir yandan da ipi kendine doğru çekmeye çalışır ama ip gelmez bir halde sanki sıkışmış. Uğur başka yollar arar çıkmak için elleriyle taşları temizlemeye çalışır ve korku hakim mağaranın dışında ise ummalı bir çalışma. Derken uğultu sesleri, soğukluk ve uğurda korku git gide daha da ağır basmaya başlar.
Aniden bir silüet belirler...
(Uğur da korku hakim, şaşkın bir halde baka kalır)
(...)ölüm ün kıyısına hoşgeldin uğur
Uğur:sen kimsin
(...)Yaşamak için tek bir hakkın var oda yaşamayı istemek
Uğur:iyide sen kimsin
(...)seni seçen biri
Uğur: kimsin söyle ne olur. Ne için seçtin beni ne diyorsun anlamıyorum?
(...)hazırmısın?
Uğur:(sessiz kalır sadece)
Ve birden kişiler çıkar ortaya o anda bir arbede ve karanlık çöker uğurun elindeki fener söner
Mağaranın içinde geçen patlamadan 1 saat süre sonra
Uğurun elleri ve gözleri bağlı, olan biteni anlamaya çalışıyordu. etrafında sadece uğultular ...
Uğur: açın gözlerimi, çözün beni, kimsiniz? Die bağırdığını zannediyordu oysaki yada öyle olduğunu düşünüyordu içten içe konuşuyordu sadece ve film kopar...sıcaklık kapladı bedenini yavaş yavaş ölümü tattı...
Film bitti...
Dışarıya dönelim şimdi orpda olan bitenleri konu edinelim....
5 yıl sonra....
Köyde olağan üstü bir kalabalık...Anonslar yapılıyor, herkes üzgün, kimilerinde bir telaş, kimileri ağlamaklı hepsi bu...evet bu kadar kısa yazıldığı gibi yaşıyordu insanlar bu durumları...
Ölüm denen eylem gerçekleşmişti en sonunda... bazen bir baba, bazen bir evlat, bazen ağabey, kardeş, arkadaş hepsinin barındığı biri bu dünya dan göç etmişti...
Sêla'sı verildi insanlar öğle namazını kıldı, sonra cenaze namazına geçildi...kısa geçmek gerekirse er kişi niyetine denildi hakkınızı helal ediyormusunuz diye sordu hoca hep bir ağızdan helal olsun denildi, aynı soru 3 defa soruldu 3 defa cevaplandı ve namazı kılındı sonra cenaze arabasına konuldu defn edilmek üzere araca bindirildi mezarlığa doğru yola koyuldu.mezarlığa gelindi ve toprağın soğuk bağrına teslim edildi belediye başkanı ibrahim. Ölüm kısacık hayatın sonunu anlatan en uzun film...aslında ölmek için onca ibare belli edilirken ölmek hiç birimizin aklına gelmiyordu neden? Ölüm... Sadece Ölüm var hayat denen bu yolda. Sonu hiçlik...
Aradan geçen 5 sene boyunca bir daha hiç ne o mağaraya ulaşılabildi nede o (15 asker 1 subay 1 astsubay 1 uzman 3 hoca 5 kişilik arkeolog ekipten haber alınamadı)
5 sene öncesi mağarada ki patlamanın hemen sonrası ama mağara dışımda her hangi bir patlama olmamıştı peki bu giriş nasıl kapandı?
B.başkanı ibrahim: Akut ekibi ne alemde
Bld başkanının özel kalemi Sefa:( hafif kısık ve üzüntülü bir ses tonu ile) başkanım herhangi bir iz ve emareye rastlanılmadı henüz.akut ekipleri arama çalışmalarına devam ediyorlar
B. Başk. İbrahim: çıldırıcam nerede bunca insan kafayı yicem
(Arama çalışmalarında ki hız tam teşkili devam ederken bazı makinelerin (Kato, dozer vb) arızalanması, insanları hem tedirgin ediyor hemde ümitsiz bekleyişleri daha da artmaya başlıyor. Dışar da umutlu bekleyişler yerini umutsuzluğa doğru alıyor desek pekte yeri olabilir aslında...
Yavaş yavaş dağılmaya başlayan bazı insanlar, evlerine doğru yol alıyor.)
Köylü engin: varmı bir haber Şadi bey
Köylü şadi: yok engin bey makineler çalışıyor hala
(Köy kahvesinde herkes te aynı gündem o dağda ki insanlar a ne oldu?
Birden dağa doğru bir TIR gelmektedir)
Sefa: başkanım bir tır geliyor üzerinde de kato(dozer,kepçe) var
Bld. Başkanı ibrahim: Sefa git bak bakim kimmiş. Valilik falan göndermiş diyeceğim ama benim bilgim yok, bana göndereceklerini söylemedi kimse senin haberin var mı?
Sefa: yok başkanım ben hemen gidip sorim
....
Sefa: duuur! Hoşgeldiniz ben belediye başkanı ibrahim temur beyefendinin özel kalemi sefa Tecer kimsiniz necisiniz abiler
Tır şoförü kemal: Sefa gardaşım biz konyadan geldik gönüllü olarak çalışmaları haberlerde izledik yardımcı olmak için arkadaşım metin le emirlerinizdeyiz...
(Sefa hemen Başkanın yanına sevinçle koşarak gelir)
Sefa: başkanım 2 kişi gelmiş konyadan gönüllü olarak çalışmalara yardım etmek istiyorlarmış televizyondan izlemişler buradaki olanları.
İbrahim: basın ne zaman gelfi buraya Sefa?
Sefa: başkanım haberim yok özür dilerim
İbrahim: ( sessizliğe bürünerek bir anlık)
Tamam gelsinler yada dur biz gidelim yanlarına
(Belediye başkanı ibrahim Sefa ile aşağı doğru inmeye başlar)
Hoşgeldin iz beyler ben belediye başkanı ibrahim çok memnun ettiniz bizleri
Tır şoförü Kemal: hoş bulduk başkanım ben ve arkadaşım Hamit emirlerinizdeyiz
İbrahim:içerde kalabalık bir ekip var günlerdir haber alamıyoruz kendilerinden mağaranın girişi kapalı makineler çalışıyor ama henüz bir iz emare bulamadık mağaranın girişi kapandı, nasıl olduğunu sormayın kimse bilmiyor açmak için uğraşıyoruz ayrıca mağaraya başka bir giriş daha açmaya çalışıyoruz anlayacağınız dağı delmeye çalışıyoruz bide kayalar çok sert kolay kolay kırılmıyor ben hayatımda böyle bir şey görmedim işimiz çok zor...
Dilerseniz makineyi indirelim yukarıda formen var size gerekli talimatları verir sizde başlarsınız o zaman
Kemal: anlaşıldı başkanım
( makina (kato) indirilir tırın üzerinden ve kayalıkları kırmaya başlar ama Başkanın da dediği gibi gerçekten kırılması gereğinden fazla zor dur. Koskoca 12 gün geçti ve sadece 10 mt gidilebildi mağaranın içine. Herkes gereğinden fazla şaşkın ve sadece şaşkın olarak kalabiliyorlar.
Ve televizyonlar da haberler de İnternet sitelerinde hep kara tepeden bahsediliyor, 26 kişiye ne oldu? Yine ansızın ilerden 9 tane tır geliyor üstünde kato )
Köylü ali: tırlar geliyor ilerden heey die bağırır
Bld başkanı ibrahim: Sefa koş bunlarda gönüllü olabilir hemen karşıla
Sefa: anlaşıldı başkanım
( Sefa gider en öndeki tır durur cam açılır şöfor: gönüllü olarak geldik kazı çalışması için)
Sefa: hoşgeldiniz ağalar devam edin ileri doğru
(Konvoy ilerler dağın eteklerine doğru sonra kato lar indirilir mağaranın giriş kapısının yanından yeni bir kapı açmaya çalışırlar kırıcılar iş başında.
Akut ekiplerinin artan sayıları kara tepenin etrafında zirveye doğru dağılmış insanlar bir delik ararlar mağaraya ulaşabilecek bir delik... ama ne çare yok kocaman bir yok.
3 gün sonra mağaranın dışında 15. Gün
Mimar sinan: başkanım dinamit getirelim patlatalım kayaları!
İbrahim:sinan hocam daha fazla kapanmasın giriş
Sinan: başkanım 15 gün geçti sadece 100 mt gidilebildi. Kato lar arızalanıyor habire operatör ler rahatsızlanıyor ben derimki patlatalım.
Başkan ibrahim: (çaresiz bir şekilde) tamam sinan bey iş sizde buyurun ne gerekiyor sa yapın (der)
(Ve hazırlanır dinamitler ilk patlama gerçekleşir fazla etki etmez.
2. patlama dinamit sayısı artar yine bşr patlama yine fazla etki etmez biraz parçalanır kayalar kato gelir alır parçaları derken 3. Patlama için dinamitler yerleştirilir yine bir patlama yine fazla etki etmez. Günler birini kovalar haftalar birbirini kovalar derken 2 ay geçmiştir mağaranın kapısından sadece 100 küsür mt gidilebilmiştir. Umutlar tükendi iyice içerdeki 26 kişi den en ufak bir iz bulunamamıştır. Çalışmalar artık sonlandı herkes evine dağıldı ülke yönetimi çaresiz insanlar çaresiz mağara resmen açılamıyor. Ve artık arma çalışmalarında sona gelinmiştir)
Ülke başkanı: 2 ay önce yaşanan olay la ilgili herhangi bir iz emare bulunamadı, 26 vatandaşımıza ulaşmakta zorluklar çekiyoruz günler dir yapılan çalışmalar olumsuz sonuçlar verdi farklı illerden gelen insanlar ve makineler i sonuca ulaşamadı üzülerek söylemeliyim ki arma çalışmalarını sonlandırmak zorunda kalıyoruz.
(Ülke karışmış halde, insanlar akın ediyor kara tepe ye, gönüllü insanlar kendilerince bir şey ler yapmaya çalışıyor ama sonuç hep hüsran. Ve o 26 kişiden bir daha haber alınmayacaktır. Bu kadar açık ve net)
5 yıl sonra ya dönecek olursak belediye başkanı vefat etti. Köylüler üzgün hayat bir şekilde yine üzdü desek fazla abartmış oluruz aslında, ölüm hep var dı aslında ama biz ler bilmedik yada bilmek istemedik. Oysa gülüp eğlenmek, sevmek, sevilmek bizler için var lar sebep bildik mi bence bilmedik. Sadece aklımıza gelmedi yada getirmek istemedik... İbrahim başkan ilçesi için çok çalıştı, çok didindi. Makamının değerini, ehemmiyetini iyi bildi. Asla birini üzmedi, devletin imkanlarından yararlanmak isteyeni geri çevirmedi, Başı dara düşeni üzmedi, ve ilçe bugün o büyük başkanına ağlıyor. Tek isteği o 26 kişinin kurtulduğunu Sağ salim görmek ti ama olmadı ne Başkanın bu isteği oldu ne de o 26 kişi bir daha gün yüzüne çıkabildi. Herkes ümidi kesti sadece yine o 26 kişinin ailesi ümidini kesmedi, aileleri her gece dua etti bir iz, bir emare, bir haber yada en kötüsü ama böyle durumda en güzeli bir mezarlık istediler. En azından gidip toprağını görürüz die kendilerini avutmak istediler oda olmadı... Hayat işte her zaman her istediğimizi vermiyor bize hepsi bu.....
3 gün sonra saat gece 01.00
( büyük bir patlama duyulur)
Şaban: ne oluyor lan bismillah
(Kalkar yatağından üstüne bir şey alır telaşlı bir şekilde odanın ışığını yakar perdeyi açar dışarı bakar ne olduğunu anlamaya çalışır. Ama görünürde bir şey yok sadece onun gibi merak eden insanların evlerinde yanan odaların, salonların ışıkları yanar. Kapıya yönelir o telaşla ayağına terlik takar dışarı çıkar)
Şaban: engin o neydi öyle
Engin: bilmiyorum komşu anlamadım kara tepeden geldi sanki
Şaban: jandarma atışmı yapıyor acaba ama bu saatte de olmaz ki
Engin: görüntü mü aldılar acaba, terör diyecem oda olmaz ki burda
Şaban: Bi telefon açim ben dur bakim
Alo komutanım ben Köy halkından Şaban patlamayı duydunuz dimi sizmi yaptınız. Atış falan mı var
Jandarma (komutan):Şaban bey duyduk da bizle alakası yok, şu anda neredesiniz evde dimi
Şaban: evet komutanım
Komutan: komşularınıza söyleyin kimse çıkmasın dışarı
Şaban: tamam komutanım
Komutan: biz sizi haber dar ederiz
Şaban: tamam komutanım....(telefonu kapatır) jandarmanın da haberi yok herkes evlerinden çıkmasın diyor biz size haber veririz dedi
Engin: iyi madem dağılalım evlere bekleyelim
Komutan iskender: çavuş karakolu kaldır ayağa herkes tam teçhizat, karakolda Mehmet astsubay kalsın mevzilere birer asker bırak gerisi benimle geliyor acil
Cavuş: emredersiniz komutanım
( Komutan iskender geri kalan 13 askeri yanına alarak acilen kara tepeye doğru yol alır. Derken büyük bir patlama daha)
Komutan iskender: çök komutu verir
(Askerler mevzilenir) Komutan ben ateş emri vermeden ateş etmek yok...
(Ters giden bir şey ler var ama ne? Herkes şaşkın ilçe halkı şaşkın Köy halkı şaşkın ses o kadar büyük ki ilçeden jandarma karakoluna telefon gelir ast. Sby Mehmet konu ile ilgili bilgi verir ilçe karakoluna herkes şaşkın çok büyük bir patlama olmuştur.
Ve karşı tepenin ardından güneş doğmaya yelteniyor dur. İskender ve askerleri bir birlerine bakar... köylü desen ayrı şaşkınlıkta ilçe halkı onlar da ayrı bir şaşkınlıkla birbirlerine bakabiliyordur sadece....birden sesler duyulmaya başlar. Zaman yavaş yavaş aktıkca seslerin ne olduğu anlaşılmaya derken o seslerin kime ait oldupu ne olduğu ortaya çıkmaya başlamıştır. Vahşi hayvanlar geliyor tepe den aşağı doğru aslan, çakal, kurt, kaplan, çita vb köye doğru koşuyorlar iskender den ateş emri gelir askerler sıkmaya başlar ama sonu gelecek gibi değil birden daha da çoğalmaya başladılar ve iskender den emir gelir geriye doğru kaçın arabalara koşun. Askerler arabaya doğru koşar binerler ve karakola doğru hızlıca gitmeye başlar lar ama hayvanlar o kadar hızlı ki arabaya yetişmek üzeredir. asker ler tek tek ateş etmeye başlar bir kaç hayvanı vururlar sonu gelmiyor bir türlü sayı daha da artıyor. O da ne iler de araç yoluna ağaç devrilmiş yol kapanmış)
Er ali: komutanım yol kapanmış ağaç devrilmiş
İskender: durma ali bas
Ali: komutanım geçemeyiz devrilir araç
İskender: ali durma dedim sana bas geç üstünden
(Ali tam gaz devam eder ve araç o hızla gidip ağacın üzerinden geçmeye çalışırken kaza yapar devrilir arkadaki diğer araç ta aynı şekilde devrilir askerler savrulur biri oraya diğeri başka yere, silahlar Bi yerde kaza anı işte az da olsa tahmin edebilirsiniz ortalık kıyamet günü gibi. içlerinde ağır yaralı olmayanlar alır eline bulabildikleri silahı hayvanlara ateş etmeye başlar biri kurt vurur, biri aslan, biri çita, biri bilmem ne ama bitmiyor vurdukça çoğalıyorlar sanki vurulan kolay ölmüyor, vurulduk ça sanki daha da güçleniyor lar. ve bir aslan yaralı olan bir askere saldırır başlar yemeye onu gören bir asker boşaltır şarjör ü aslanın üzerine aslan orada devrilir. O anda başka bir aslan ateş eden askeri ensesinden kapar ve oracıkta yemeye başlar. Ortalık hem savaş alanı hemde katliam anı gibi... oda ne bu olaylar olurken gün aydınlanmıştır iyice güneş doğmuştur hemde gecenin 1 inde ve havada baya sıcak ama bşr yandan da kar yağmaya başlar mevsimler ve gece gündüz bir birine girmiştir... dağlar hareketlenmiş yürür halde herşey çok ilginç bir şekilde ilerliyor... çok geçmeden askerlerin hepsi vahşi hayvanlara yem olur...yaklaşık 100 metre uzunluğunda 30-40 metre genişliğinde hayvan sürüsü birlik olup köye doğru iniyordur. Ama asıl sorun hayvanların hemen arkasında insan sürüsü belirgin olur. Başta heybetli iri yarı etine dolgun 2 kişi yanyana ellerinde kılıç arkasında savaş sürüsü gibi insanlar.. içlerinde canavar gibi birşeyler, değişik farklı türde canlılar köye doğru ilerlemeye başlamıştır. Dışar da olan kimi köylüler hayvanları ve insan görünümündeki canlıları görür şok olmuşlar dır havanın aydınlanması gece saat 1 de evet gece saat 1 de hava aydınlanmış ve köye doğru birileri geliyor Köylü halkı donup kalmış bir vaziyette ne yapacağını şaşırmış derken evlerine doğru kaçmaya başladılar. Hayvanlar ve adını koyamadığım diğer canlılar iyice köye yaklaşmıştır. İçlerinden biri bir evin kapısını kırar içeri girer içerdekileri bir vampirin yaptığı gibi boyunlarından ısırmaya başlarlar. Başka bir eve giren başka birileri aynı şeyi yapar ve Köylü katledilmeye doğru yol alınır diyebiliriz. Kimi Köylü ateş eder ama işlemez. Ateş eden murat ı yakalarlar içeri de oda dan eşi görülür iki sini sırt sırt a bağlarlar ve ateşe verirler evin ortasında Acı içerisinde bağıra bağıra can verirler.
vahşi hayvanlar adını koyamadığım değişik türdeki canlılar köylüleri öldürmeye başlar ve çok geçmeden köylüden kurtulan olmaz oda ne hayvanlar la bir olup öldürdükleri cesetleri yemeye başlarlar. Köy kısa sürede yıkılır, yakılır ve sadece köylülerin yani insanların kanları kalır ortada. Her şey yakılıp yıkılır....Ve bu kıyametin kopacağının habercisidir o sürü o ekip adını siz koyun dünyaya savaş, kötülük, fitne fesat getirir. O Köy de olan katliam son bulduktan sonra başka yerlere doğru ilerlemeye doğru yol alırlar ve önüne çıkan her Köyü her yeri her şehri talan ederler. Yine başka bir köye varırlar... önlerine çıkan büyük baş sürüsünü kılıçtan geçirirler çobanı da bir ağaca asalaklar ayaklarından ve kafasını uçururlar. Az iler de ise domuz bağı yapılmış birini çuvala koyup sopalar la döverek öldürürler....dünya üzerinde hiç bir canlı türü kalmaz derken doğal felaketler başlar depremler, tusunamiler, seller, kıyamet kopuyordur ve mağaraya hapsedilmiş ayaklarından yukarı asılmış o iki kişi ekibi ile son nefesini verir işte bu kıyametin kopacağının habercisidir. Kıyamet kopmuştur dünya die bir yer kalmamıştır.
Peki mağarada ki 26 kişi ye ne oldu? Mağaraya dönelim Hani akrepler, yılanlar sarı kızlar ın karıştığı kavga var dı o kavga olduktan sonra kavga eden hayvanlar bir dem insan a dönüşür ve ekibin peşinden sessizce gitmeye başlar lar az iler de ekip görülür ara da bir arkasına bakanlardan okan bağırarak komutanııııım..... işte o anda silah sesleri duyulur çatışma başlar ve anında büyük bir patlama olur. Patlamanın sonucunda mağaranın girişi kapanır ama patlama sesi sadece mağara içinde duyulur dışarıda her hangi bir patlama duyulmaz görülmez işte o anda dışar daki insanlar farklı bir yerle ilgileniyor dur. Bununda açıklaması bir ruh yada bir hayalet sürüsü o anda insanları dondurmuş dünya ile olan algısını kapatmıştır. Sarı kızlar adını koyamadığım sürünün başındaki o iki kişiyi yılanlar,akrepler, yarasa sürüsü ise sürüye dönüşmüştür. Yani vahşi hayvanlar ve o sürü deki kişilere... Mağara içinde geçen 1 saat ise dışarıda tam 7 güne eş değerdir farklı bir gezegende yaşanıyormuş gibi....
Ölüm kısacık hayatın sonunu anlatan en uzun film... şu kısacık hayatta ne yaşanırsa yaşansın, sadece sevginin baş gösterdiği bir dünya da uyanmak kurulacak en güzel hayallerin ilk ve son ürünü olur aslında. Gün gelecek defter dürülecek hapis olduğumuz toprak bize hediyesini verecek ama azap ama cennetin güzelliklerini iyisimi yol yakınken uyanıp sadece sevmeyi başarabilmek hayattaki tek başarımız olsun derim.....
Ve hayat biter dünyanın sonu gelir, artık tek bir canlı kalmamıştır fani dünyanın üzerinde o kabile tüm insanlığı yemiştir dünya ya Yukarıdan bakıldığında sadece kırmız renk görülür halde bütün canlıların kanı ile sulanmıştır
hepsi bu.....
SON