Gönderi

104 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Bir Kitap, Bin Bir Çeviri
      Küçük Prens, İncil'den sonra tercümesi en fazla yapılan kitap imiş. Kitap 400'den fazla dile çevrilmiş. Ama hiç bir dildeki çevirisi Türkçe çevirisi kadar tartışmalı olmamış. Eğer kitabı orijinal dilinde ya da başka bir dildeki çevirisi ile okumadıysanız, tartışmayı hangi bölümün alevlendirdiğinden haberiniz bile yoktur muhtemelen. Ben de orijinal dilinde okumadım, Fransızca da bilmiyorum zaten ama, 4. bölümü okuduğumda biraz araştırma yapma ihtiyacı hissettim. Bu bölümün orjinalinden farklı tercüme edildiğini ve orijinale bağlı kalarak yapılan tercümelerin tartışmaların odağını oluşturduğunu öğrendim. Peki ne var bu 4. bölümde tartışmalara sebep olacak? Bildiğiniz üzere Küçük Prens B612 numaralı bir asteroit üzerinde yaşıyor. 4. bölümde bu asteroiti bir Türk astronomun keşfettiğini öğreniyoruz. Benim okuduğum Sedef Ecer ve İzzeddin Çalışlar tarafından yapılan çeviride bu durum şöyle anlatılıyor:       "Bu gök taşı ilk kez 1909 yılında bir Türk gök bilimci tarafından teleskopla gözlemlenmişti.       O araştırmacı, keşfini Uluslararası Gök Bilimi Kongresi'nde meslektaşlarına sunmak istemiş ama kılık kıyafeti diğerlerinden farklı diye kimse onu dinlememiş. Böyledir işte büyükler.       Neyse ki bir Türk lider, karşı çıkacak olanları uyararak halkının Avrupalılar gibi modern giyinmesini istemişti de B612 numaralı gök taşı kayda geçebilmişti. Aynı gök bilimci 1920 yılında son derece şık kıyafetlerle aynı sunumu yaptığında, bu kez herkes onu dinlemişti."       Burada geçen gök bilimci kim olabilir diye araştırırken metnin İngilizce çevirisini gördüm. O benim okuduğumdan farklıydı. Onun çevirisi şu şekilde:       "This asteroid has only once been seen through the telescope. That was by a Turkish astronomer, in 1909. On making his discovery, the astronomer had presented it to the International Astronomical Congress, in a great demonstration. But he was in Turkish costume, and so nobody would believe what he said. Grown-ups are like that . . .            Fortunately, however, for the reputation of Asteroid B-612, a Turkish dictator made a law that his subjects, under pain of death, should change to European costume. So in 1920 the astronomer gave his demonstration all over again, dressed with impressive style and elegance. And this time everybody accepted his report."        İngilizce çeviride "Türk lider" yerine "Türk diktatör" ifadesi geçiyordu. Ve Avrupalılar gibi giyinmenin ölüm tehdidi ile sağlandığı yazıyordu. Bu çeviri beni şaşırttı. Biraz daha araştırmaya devam ettim ve Fransızca aslında da aynı ifadelerin bulunduğunu öğrendim. Sonra farklı Türkçe çevirilerde bu bölümün nasıl çevirilmiş olduğunu merak edip araştırmalarıma devam ettim ve şu bilgilere ulaştım: Kitabın ilk Türkçe çevirisi 1953 yılında Ahmet Muhip Dranas tarafından yapılmış. Ancak bu çeviri kitap olarak basılmamış. Çocuk Esirgeme Kurumu'nun periyodik yayınında yer bulmuş ve belli ki çok dikkat çekmemiş. 12 yıl sonra 1965'te Cemal Süreyya ve Tomris Uyar'ın çevirisi ile ilk defa kitap olarak basılmış. Bu çeviride "bir Türk diktatör" ifadesi "bir Türk lider" diye değiştirilmiş ancak ölüm cezası ifadesi değiştirilmemiş. Ancak 1965'ten sonra yapılan diğer cevirilerde "ölüm cezası" kısmı tamamen çıkarılmış. 1990larda,orjinale sadık kalarak yapılan çeviriler olmuş ve bu da tartışmaları başlatmış doğal olarak. Zira tarihler uymasa da "diktatör" ifadesinin Atatürk için kullanıldığını anlamak zor değil. Medya da bu haberlere büyük yer vermiş ve bu haberler kitabı ilgi odağı haline getirmiş. Bundan sonra bir sürü yeni çeviri yapılmış. Bazı çevirilerde bu kısım tamamen atlanmış. Mesela Filiz Borak'ın 1992 tarihli çevirisi şöyle: “... Ama 1920 yılında aynı gökbilimci Avrupalı gibi giyinmiş olarak tezini tekrar ileri sürdüğü vakit, herkes kendisine inanmıştı.” Kimi çevirmenler ise "bir Türk lider" yerine direkt Atatürk'ün ismini kullanarak ve övgü ile bahsederek çevirmiş bu kısmı. Mesela Emel Tanver'in 1994 tarihli çevirisi şöyle: “Her ne ise çok iyi bir rastlantı olarak büyük ve değerli kumandan Atatürk bütün Türklerin Avrupalılar gibi giyinmelerini sağladı. Böylelikle, daha sonraları Türk Astronomu Avrupalılar gibi giyindi ve düşüncesini tekrarladı ve B 612 asteroidinin gerçek olduğu kabul edildi.” Bundan sonra çeviriler aslından uzaklaşmaya ve kitap siyasi tartışmaların odağı olmaya devam etmiş. 1996 yılında anonim bir çevirmenin kaleminden çıkan çeviri ise bardağı taşıran son damla olmuş. Çeviride şu ifadeler yer alıyor: "...Korkunç bir önder geçmiş Türklerin başına. Halkı yasa zoruyla Batılılar (Avrupalı ve Amerikalı) gibi giyinmeye mecbur etmiş. Buna karşı çıkanları öldürtmüş. Fötr şapka giymeyenlere işkence ettirmiş. Kravat takmayan öğrencileri okuldan, memurları dairelerden attırmış. Sokağa başını örterek çıkan kadınların örtülerini, genç ihtiyar demeden polis ve jandarma eliyle açtırmış. Bütün bunlardan sonra B-612’ciğin Türkler tarafından keşfedildiği kabul edilmiş..." Bu çeviri Nehir Yayınevi tarafından basıldıktan sonra hükumet harekete geçmiş ve çevirinin tüm kopyaları piyasadan toplatılmış. Ardından Milli Eğitim Bakanlığı, Küçük Prens'i "100 Temel Eser" listesinden çıkarmış.       Bütün bu yaşananlar biraz da ironik aslında. Küçük Prens kitabında hep yetişkinlerin ne kadar tuhaf davrandığından bahsediyor ya yazar! Bir çocuk kitabının bu kadar tartışmalı bir ortam oluşturması ve siyasi bir çatışma ortamı doğurması da yazarı haklı çıkarıyor. Diktatör ifadesini lider ile değiştirmek gayet normal olabilir ama kitabın aslında olmayan övgüler ya da yergiler eklemek ancak yetişkinlerin yapacağı bir şeydir zaten.                
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Nilüfer Yayınları · 2017236,7bin okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.