Gönderi

416 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Uğultulu Tepeler
Kuzey'in soğuk meltemlerini, dağların, tepelerin ardındaki o eşsiz manzaraları ve bir çok acıya ev sahipliği yapan o yerdi Uğultulu Tepeler. Bir ailenin yıkılışı ve bir aşkın çaresiz çığlıkları eşlik ediyordu çoğu zaman bu tepelere. Öyle bir aşk ki; muhatapları dahil herkesi yakıp kavuran. Ve öyle bir intikam ki; kuşaktan kuşağa ızdırabını aktaran. Bir babanın merhametine sığınıp Uğultulu Tepeler'de kendine yer edinen evsiz bir çocuk... Heathcliff... Sığındığı ailenin erkek evladı tarafından hor görülen ve uğradığı tüm kötülükleri sessizliğinde saklayan küçük bir çocuk. Bu küçük çocuğun tek arkadaşı ise evin kızıdır. Bu kızla büyür ve çocukluk arkadaşlığı ikisi içinde acı verici bir aşka dönüşür. Catherine ve Heathcliff... Birbirlerini deli gibi seven ama bir türlü ulaşamayan iki kalp. Yıllar süren dostluk, Catherine' in Heathcliff için olan kötü düşünceleriyle sarsılır. Aşık olduğu kişi ve doğru olduğunu düşündüğü kişi arasında seçim yapması gerekir ve seçimini doğru kişiden yana kullanır. Bunun üzerine Heathcliff içindeki öfkeyi de yanında taşıyarak ortadan kaybolur. Sevdiği kadının evliliğiyle geri dönen Heathcliff hem ondan hem de onu hor gören herkesten intikam alma isteğiyle doludur. Bu istek ve intikam arzusu o kadar zarar verici olmaya başlar ki etrafındaki herkesin hayatını altüst ederek iki ailenin hayatını zindana çevirir. En sonunda saplantılı aşkı ona en büyük zararı verir. Kişisel görüşüme gelirsek, roman genel olarak güzeldi. Emily Bronte'nin gotik anlatımı okurda fazlasıyla merak uyandırıyordu. İki evin de kahyalığını yapmış olan tatlı hizmetçi Nelly'nin perspektifinden görebildiğimiz olaylar dizisi, her ne kadar fazlasıyla taraflı anlatılıyor olsa da genel olarak okuru tatmin ediyordu. Okurken fazlasıyla demoralize olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Kitap bir aşk hikayesi olarak geçse de bence tam bir aile dramı. Zira kitap boyunca bir kaç çifte rastlamama rağmen beni tatmin eden sadece son on sayfada kısaca anlatılan Cathy ve Hareton'ın hikayesi oldu. Heathcliff'in saplantılı aşkının ötesinde benim asıl hoşuma giden kesinlikle Edgar Linton'ın aşkıydı. Karısına duyduğu bağlılık, ona kızgın olduğu anlarda bile ona olan sevgisinden ona kıyamayışı ve karısının bir başkasına aşık olduğunu anladığında hatta öldükten sonra bile ona olan sadakati beni gerçekten etkilemişti. Bunun dışında kitaptaki tek iyi baba figürü de bence Edgar Linton'dı. Karısının yasını tutması gerektiği bir zamanda kızı için ayakta durması ve son nefesine kadar kızını düşünmesi... Ne diyebilirim ki Edgar Linton bir başka. Son olarak ise Hareton Earnshaw. Annesinin ölümünün arkasından ağır bir depresyona giren ve tüm çocukluğunun mahvolmasına sebep olan bir babaya sahip, şanssız bir çocuk. Bir intikam uğruna hak ettiği hayattan tümüyle mahrum kalan bir oğlan. Ve onun masum aşkı. Yıllarca kendine dair hiç bir şeye yeltenmeyip sırf Cathy'nin gözüne girebilmek adına okuma yazmayı dahi öğrenmeye çalışan o güzel aşık. Kesinlikle Cathy ve Hareton ilişkisini biraz daha okumak isterdim.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Ren Kitap · 202242.9k okunma
·
31 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.