Gönderi

312 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
UYARI! Yorumun ilerleyen kısımlarında spoiler içeren bir bölüm vardır. Orada da spoiler uyarısı yapılmış olmakla birlikte yorumu okumaya bu şekilde başlamanızı ve dikkatli olmanızı dilerim. Polisiye romanlar genelde çok maskülen bir dille yazılıyor ve içerikleri aşırı aksiyon, kovalama vs içeriyor. Çoğunlukla Hollywoodvari bir havaları olması da cabası . Bu sebeple okurken en keyif aldığım türlerden biri olsa da polisiye romanlara biraz mesafeli olmak zorunda kalıyorum. Agatha Christie ile devam ediyorum genelde. Böyle bir ruh hali içindeyken biraz çekinerek kendime Noel hediyesi olarak aldım Franchise Davası'nı. Noel mucizesi denen şey gerçekmiş, onu anladım. Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. Sevmediğim şeylerin hiçbiri bu kitapta yer almıyordu. Gizem dozundaydı. Karakterler sevimliydi. Franchise malikanesinde Bayan Sharper ve kızı Marion yaşıyor. Kasabanın fiziken de ruhen de dışındalar. Daha doğrusu dışlanıyor, yok sayılıyorlar. Fakat bir gün polisin kapısına, yanında Betty Kane isimli genç kızla dayanması ile tüm Milford onları konuşur hale geliyor. Çünkü Betty Kane, kendisinin bu iki kadın tarafından kaçırıldığını ve ölesiye dövüldüğünü iddia ediyor. Sharper ikilisi, kasabanın mütevazı avukatı Robert Blair'den yardım eli talep edince hikaye başlıyor. Betty Kane'in onlar tarafından kaçırılmadığını ispatlamaya çalışıyor, delillerin peşinde koşuyoruz. Kitap hakkında sevdiğim şeylerden biri anlatıcımız. Mütevazı bir avukat ve çok gerçekçi bir karakter. Her konuda uzman olmadığını dile getirmekten çekinmiyor. Her hukuk kuralını ezbere bilmiyor, karşısına çıkan her duruma anında bir çözüm bulamıyor. Bu çok gerçekçi bir karakter olmasını ve ona daha kolay ısınmamızı sağlıyor. Hikaye ilerledikçe ve olay hakkında elimizde daha çok bilgi oldukça okurlar olarak kendimizi tahminler yapar, teoriler üretirken buluyoruz. Bunu yapmayalı ne kadar uzun zaman olmuştur, bilmiyorum. Çok iyi geldi sürekli farklı kişilerden şüphelenmek, farklı senaryolar yazmak. Sevdiğim şeylerden bir diğeri kitabın polisiye kısımları dışındaki dünyasının da iyi kurulmuş olması. Anlatıcının halası Lin, avukat arkadaşları, kuzeni, mahkeme katibi... Günlük diyaloglar çok tatlıydı. Gizemden biraz uzaklaşıp nefes almamızı sağlıyordu. Döneminin yaşantısı, birlikte yenen yemekler okuması keyifli anlardandı. Mantıksız bir son yoktu. Açıklanma şekli de rahatsız edici değildi. Okur salak yerine konmamış ve okuduğumuz onca sayfayı boşa okumuşuz gibi hissettirmemişti. Bu da büyük bir artı. Gelelim kitapla ilgili sevmediğim şeye. Her ne kadar sonu mantıklı ve düzgün olsa da ben bazı şeylerin farklı olmasını isterdim. Bu, tamamen benimle alakalı bir şey tabii ki. !!!!!!!!!!!!SPOILER ARASI!!!!!!!!!!! Betty'nin Kopenhag'a gitmiş olması ve Bay Chadwick'in şahitliği, Bayan Chadwick'in döven kişi olması sorun değil. Fakat ben kitabı okurken Betty'nin abisinden, Henry'den, hatta yer yer Sharpe ikilisinden şüphelendim. Belki de yazarın sadece şüphelendirip başka bir hikaye çıkarması daha başarılıdır. Fakat bu şekilde olsaydı daha güzel olmaz mıydı, diye sorgulamadan edemedim. Betty'nin gerçekten kötü bir kız olması biraz daha geleneksel bir çözüm oldu. (Kitabı okurken 20. yüzyılda yazıldığını bilmiyor ve çağdaş bir yazardan roman okuyor sandığım ve cahil olduğum için de böyle düşünmüş olabilirim tabii ki.) Ayrıca Sharpe ikilileri hakkında o kadar dedikodu vs çıkmış, hiçbiri doğru değil miydi gerçekten. Bayan Sharpe garip enerjili bir kadındı, bu kadar mı yani. Keşke orada da bir şaşırtmaca ile karşılaşsaydık. Robert'ın başından beri onların suçsuz olduklarını düşünüp delil araması söz konusuydu. Robert bir şekilde bir noktada belki de yenilgiye uğramalıydı. !!!!!!!!!!!! SPOILER BİTTİ !!!!!!!!!!!!!!!!! Yayınevi ve çevirmenin de ne kadar özenli çalışmış olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Türkçeye kazandıran herkesin eline ve emeğine sağlık. Teşekkürler.
Franchise Davası
Franchise DavasıJosephine Tey · Sahi Kitap Yayınları · 202166 okunma
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.