#vergiliusunölümü ve #uyurgezerler adlı iki modernist eseriyle tanıdığımız Avusturyalı yazarımız #hermannbroch ‘un son eseri #suçsuzlar #dieschuldlosen adlı yapıtı birbirine bağlı kısa hikayelerden oluşuyor.
Bu hikâyelerin temelinde #üçüncüreich Adolf Hitler'in 30 Ocak 1933'te şansölye olarak atanmasının ardındaki apolitik insanları ele alarak toplumsal sorunları eleştiriyor.
Yahudilere karşı önyargılı onlara karşı düşmanlık besleyenlerin varolduğunu belirtip
Almanların edebi belirsizlikten,edebi
utanç duygusu yaşadıklarını açıkça ifade ediyor.
Ayrıca #izafiyetteorisi “Cisim zamanla,
zaman cisimle, mekan hareketle,hareket mekanla ve dolayısıyla hepsi birbiriyle bağımlıdır.” Diyen Einstein’i savunan ve savunmayalarıda hikâyelerinin içine yediriyor.
“Ben”lik kavramı üzerinden yaşadığı zamanı ele alan Broch, hiçbir şey yokmuş gibi yaşayanlar,sessiz kalanlar gerçek suçlu
diyerek “Suçsuzlar “başlığındaki
karakterlerinin suçlu mu ,suçsuz mu,kim suçsuz olduğunu bizlere bırakıyor.
Hikayelerinde oluşturduğunu apolitik karakterleri savaşın etkisinde kalmışlığını değil,gerçek varoluş nedenleri ile merkezde olma hâllerinden soyunmuş olan üç adam,
dört kadın arasındaki her türlü nefret ve sevginin günlük hayatta kaybolup gitmişliğini,dış dünyadan soyutlanmışlığını,
yaşam alanlarının kısıtlandığını vurgularken eşlerini aldatan-aldatılanların riyakârlıklarını,intikamlarını,evlilik dışı çocukların şehvet düşkünlüğünden olduğunu,işlemediği günahların ceremesini çekmek zorunda kalan çocukların kaderine teslim olduklarını,sevginin kutsallığını ve ölüm korkusunun sonsuzluğunu anlatıyor.
Kalemine hayran olduğum #hermannbroch ‘un sözüyle noktamı koyarken hepinize bol okumalı günler diliyorum
“İnsan kendini bulmak için kötülüğünün derinliklerine ne kadar inerse işlemediği kabahatlerin sorumluluğunu o kadar üstlenmek zorunda kalıyor.”134