Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Gönderi
Çok beğendim, çok etkilendim. Dün bitirdim, kafamın içinde dönüp duruyor Lauren Elkin’in dünyası. Emin de olamadım biraz bu geçince mi paylaşmalıyım hislerimi yoksa beklemeli miyim, diye ama bu heyecanla yazmaya karar verdim.
Lauren Elkin İtalya’dan göçen Yahudi bir ailenin ABD’de doğup büyüyen ikinci nesli, sonrasında okumak için Paris’e gidiyor ve buraya yerleşiyor. Gerek kişisel gerek akademik nedenlerle yaptığı seyahatlerin kişisel bir kaydı aslında kısaca Flanöz. Akademik bir metin asla değil, benim gibi soğuk ve mesafeli denemeler olduğunu düşünüp uzak duruyorsanız yapmayın. Çok kişisel, çok samimi. Kendime de çok yakın hissettim, hatta benim fikrimi ve dünyamı derleyip toparlamış, edebiyat eğitiminin verdiği birikimle de muhteşem bir düzleme oturtmuş hissine kapıldım hep okurken. Bu açıdan aslında yazmak gibi bir uğraşım olmasa da böyle bir kitap yazmış olmayı ya da yazabilmeyi isterdim, diye geçirdim içimden.
Kadınların tek başına sokakta yürümelerinin, ayıp ya da yasak bariyerlerine takılmadan sokakları adımlayabilmelerinin tarihsel süreciyle ‘flanöz kelimesininkini anlatarak başlıyor Elkin. On dokuzuncu yüzyılda Sanayi Devrimi sonrası, seri üretimle beraber açılan büyük mağazaların hedef kitlesi oldukları için kadınların dışarıda tek başlarına dolaşabilmelerinin ‘normal’ karşılanmaya başlamasını tokat gibi çarparak başlıyor. Bu noktada aklıma Emile Zola’nın Paris Yıldızı (Au Bonheur des Dames)’ı geliyor ve pat, hemen anıyor onu Elkin. Resimdeki kadını tasviri aklıma Godard’ı getiriyor ve bir bakıyorum Elkin ondan bahsediyor. Aklımı okuyor, hislerimi kelimelere döküyor hissiyle okudum tüm kitabı bu şekilde. Sonrasında Paris, Londra (benim en sevdiğim bölümler), Tokyo, Venedik ve kendi şehri New York’u, buradaki günlerini, gezintilerini anlatıyor bize. Jean Rhys’in hayatının arka planda akıp gittiği, sokak sokak Paris’i gezip, kafelerinde oturup kahve içtiğimiz, bir yandan da Lauren Elkin’in zihnine ve ucundan hayatına konuk olduğumuz bir Paris gezisi bu. Londra’da da Virginia Woolf’un dünyasına gidip, onun gözleriyle adımlıyoruz şehri. Tüm bu anlatıma bayılmamın sebebi, edebiyat birikimiyle harmanlanmış olmasının yanında, Elkin’in zihnini kendime çok yakın hissetmiş olmam. Gezdiğim yerlerin duygusal haritasını yürüyerek, adımlayarak çizen biriyim ben de; yeni keşfettiğim bir şehirde sabahtan akşama yürümeyi severim, adımlarken bir yandan gördüklerimi diğer yandan gördüklerimin bana hissettirdiklerini zihnime kazımaya çalışırım. “Onların dünyasının bizimkinin içinde erimesini sağlayacak, bir şeylerin aynı hizaya gelmesine, o bağın kurulmasına dair bir arzu benim hissettiğim” diyor Elkin, ben de adımladığım caddelerden daha önce yürüyüp gidenleri, yaşanmış olayları canlandırmaya, onları hissetmeye çalışırım (s. 144). Hatta her metrekaresini bildiğim şehri de adımlamak isterim özlediysem. Tüm bunları öyle güzel anlatmış ki, okurken benim baktığım gözlerle dünyaya bakan biriyle sohbet ediyormuş gibi hissettim. Woolf’un ‘her hikaye köşedeki yaşlı kadınla başlar’ minvalindeki sözleri gibi başka dünyalara, kurgulamaya meraklılar için de Londra kısmı aynı şekilde oldukça doyurucu.
En sonda da, bu kitaba yakışır biçimde, kişisel hesaplaşmasından bahsediyor kısaca. Duygusal bağlarla bağlı olduğu New York’u ardında bırakıp Paris’e taşınma kararına dair içini döküyor. Burada da, kalbi üç şehir ve iki ülke arasında bölünmüş, hangisini seçse diğerine keşke diyeceğini bilen biri olarak sarsılıyorum. Keşke Elkin Köken gibi, sadece bu temalarda gezindiği bir kitap da yazsa, diye de geçirdim içimden.
Öyle bir anlatıyor ki Elkin bahsettiği şehirleri daha önce gezdiyseniz özlem gideriyor, anılarınızı tazeliyorsunuz, gezmediyseniz de karış karış gezmişçesine keyif alıyorsunuz. Keyifle gezdiğim şehirleri bana hatırlatması, yenilerini keşfetme arzusu uyandırmasının yanında başka yeni dünyaların kapılarını da aralıyor kitap: Elkin pek çok yazardan, kitaptan ve filmden bahsediyor. Kitabı bitirince sadece gezmek konusunda değil okumak için de iştahınız kabarıyor. Çok ama çok sevdim. Lütfen okuyun.
··
1 plus 1
·1,847 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.