“SON DURAK AUSCHWİTZ…”
‘Hayır, ölüm bir düşman değil,
Bir kurtarıcıydı.
Canın bile emanetken,
Kaybedilecek neyin olabilir ki?..’
Gerçek hayat hikâyeleri okumanın eminim sizler için de yeri ayrıdır. Bazı hikâyeler var ki, keşke kurgu olsaydı, dedirtiyor. Kurgu olsa, yazar da çok abartmış diyebileceğim türden bir kitap bu. Ama yaşananlar maalesef ki gerçek..
Yazar 
Eddy de Wind Hollanda Yahudisi bir doktor ve psikiyatrist. Yahudilerin toplandıkları bir aktarma kampında annesinin güvenliğini sağlamak için gönüllü olarak çalışıyor..
Westerbork transit kampında tanıştığı hemşire eşi Friedel ile Auschwitz toplama kampına yollanır. Kampta ölüm kalım savaşının içine sürüklenirler. Orada mevkiiniz, mesleğiniz neymiş hiç önemi yoktur, hayatta kalmak tamamen şanstır. İnsanların hiç değerinin olmadığı bu kamplarda, yaşadığı trajediyi daha kurtulmadan savaş devam ederken yazmaya başlar Eddy. Çünkü tek amacı vardır: sağ kalıp bu insanlık dramını tüm dünyaya anlatmak. Eddy başta yol yapımındaki işçilerin arasına alınır, daha sonra da hastaneye sağlıkçı olarak girebilir orada. Friedel ise kadınların üzerinde korkunç deneylerin yapıldığı Blok 10’a gönderilir. Zor insanlık dışı şartlarda hayatta kalmaya çalışırlar. Savaşın sonlarına doğru Rus ordusu Nazi kamplarını kuşattığında, Naziler kaçarken tüm esirleri beraberinde götürür. Bu esnada Nazilerin elinden kaçmaya başaran Eddy, yaşadığı acı deneyimleri yazıya dökmeye daha o anda başlar ve notları bugüne dek gelir.
Kitapta Eddy’nin yaşadıklarını Hans ismiyle okuyoruz. Çünkü o an yaşadıklarını kaleme alırken, dehşet anları o kadar tazeymiş ki, birinci ağızdan yazıya dökememiş..
Açlık, ölüm korkusu, kışladaki esir kadınların üzerinde yapılan korkunç deneyler ve okurken kan dondurucu işkencelere maruz kalıyorsunuz bu kitapta. En ağır bedeli çocukların, kadınların ve masum insanların ödediği savaşların gerçek yüzü, insanlık dışı bir zulüme tanık oluyorsunuz. Aynı anlamda kitabın didaktik yönü de vardı. Arka sayfalarda bulunan Almanca kelimeler listesinde, bilmediğimiz ve Nazi kamplarında kullanılmış birçok terimin açıklamasını da öğreniyorsunuz..
Yahudi soykırımı temalı kitapları seven biri olarak, bu konuyla ilgili ne kadar okursam okuyayım hep aynı üzüntü ve öfkeyi yaşıyorum. Yapan da insan, diyorum. Ama nasıl? Güç kimin elinde ise o zalim oluyor demek ki. Etkileyiciydi. Tavsiyemdir bu tür kitapları okumayı sevenlere…
Son bir Alıntı bırakıyorum kitaptan:
“Kapının üstünde dövme demirden toplama kampının sloganı yer alıyordu. İmalı ama tehlikeli:
“ARBEİT MACHT FREİ” (Çalışmak Özgürleştirir).
Bu kapıdan giren sonsuz sayıdaki kişide sakinleştirici etki yaratmış bir önermeydi bu. Ama bu sadece bir illüzyondu. Çünkü bu kapı cehennem kapısından başka bir şey değildi. Kapıda bunun yerine, ‘Buraya giren tüm umudunu dışarıda bıraksın’ yazmalıydı…”
·
4 artı 1'leme
·3.453 görüntüleme
Yine mükemmel yorum olmuş hocam. İleride okuyacağım bir kitap fikri sayenizde oluşmuş oldu.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.