Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
"Ben yorgunum, yorgun. Anladın mı? Gönlüm bomboş!" "Ben, her şeyi severim ama eğer birini seversem..." Bu yorgunluğu ve hissi biliyorum. O yüzden hikâyenin anlatıcısı, banka memuru bu cümleleri kurduğu zaman ne demek istediğini anladığımı sanıyorum. Onun hikâyesi mutlu bitti, kim bilir. Ayaşlı ile Kiracıları kafamda olabileceğini düşündüğüm gibi çıkmadı: Düşündüğümden daha iyisini okudum. Hikâyeyi ya da olayları bir banka memurunun ağzından anlatıyor. Oda oda herkesi tek tek tanıtıyor. Tabi bir olay örgüsü dahilinde yapıyor bunu. Önce evin çalışanı Halide'den başlıyor. Halide acayip bir kadındı. Şartlar mı o hâle geldi yoksa kendi mi tercih etti bilemem. Ama ben kim olursa olsun doğacak çocuğu için Halide gibi düşünen bir kadına saygı duymam. Ne yaşamış olursa olsun. Evet bekâra kolay. Kumarbaz Turan hanım gibilerine de duymuyorum tabi. Kumar oynadığı için değil, zevkleri için birden fazla insanın hayatını zehirlediği için. Üstelik içinde hiç sevgi bulunmadan: İğrenç bir kadın. Ayaşlı İbrahim Bey'in kendisi yaşlı bir tüccar. Kastamonu'lu. Hapishane, eşkıyalık, askerlik, memurluk türlü türlü işler yapmış biri. Sonunda bir evi ve tonla kiracısı olur. Evleri değil evi. Yani kiraladığı aynı evin odaları. Onu da bilmiyorum yani tuhaf huyları vardı ama sonunda Hasan Bey'in yanına gömülmeyi istemesi kişiliğini sorgulattı bana. Doktor Fahri'yi basindan beri sevdim, sonunda mutlu olduğu için mutluluk hissettim. Sonunda adını bilmediğimiz anlatıcı da Hasan Bey'in kızı Selime ile evlendi. Orada bir şey kaçırdım mı bilmiyorum ama biraz hızlı geliştiğini düşündüm. Sanki öncesi varmış gibi. Yoktu ama. Aslında başka kiracılar başka olaylar da yaşandı ama onlar bana biraz Cumhuriyet'in o ilk yıllarında insanların bazı şeyleri hazmetmesi, adapte olması hsli gibi geldi.
Ayaşlı İle Kiracıları
Ayaşlı İle KiracılarıMemduh Şevket Esendal · Bilgi Yayınevi · 20136,1bin okunma
·
220 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.