Gönderi

280 syf.
·
Not rated
GEL EVE DÖNELİM / SUAT DERVİŞ Kitabı okurken arka kapak, dip not ve Karin Karakaşlı'nın “Şevkiye-Gülten’in Üçüncü Doğuşu” başlıklı yazısında dikkatimi çeken yerler oldu, not aldım. Bunları paylaşmadan yorum yazmak istemedim. Notlarım: Son Telgraf, 27 Ağustos - 6 Aralık 1950, 102 tefrika. ( Bilmeden romanı 73. doğum gününde okumaya başlamışız. ) Ayrıca 'Katip Benim, Ben Katibin' adıyla 16 Ekim 1964 - 10 Mart 1965 tarihleri arasında 143 tefrika olarak Her Gün gazetesinde ufak düzeltmelerle yeniden tefrika edilmiştir. (Dip not, sayfa 7) Neden Derviş, 14 sene sonra adını değiştirerek tekrar yayınladı? Küçük düzeltmeler olsa da, güncellese de adını değiştirme sebebi neydi? Acaba bu kadar üretmeden sonra duraklama dönemine mi girmişti? Suat Derviş’in 1950 ve 1964 yıllarında iki defa tefrika edilen bu eşsiz romanı, gariptir ki, yazarı tarafından bile hiç anılmamış. Oysa okuyunca göreceksiniz, Suat Derviş’in en önemli, değerli ve dikkat çekici metinlerinden biri. (Arka Kapak) Yazarın, eserinin adını anmaması, tekrara düştüğü, adını değiştirdiği için mi? Yoksa daha özel bir sebebi mi vardı? "Şevkiye, namı diğer Gülten, Suat Derviş'in bugüne kadar saklı kalmış karakterlerinden biri. Hem de bir değil iki kez gün yüzüne çıkmış olmasına rağmen... Ancak ne tuhaf ki Behçet Necatigil, 1967'de 'Türk Edebiyatında İsimler Sözlüğü'nün dördüncü baskısı için kendisinden bir biyografi istediğinde yazar, hazırladığı listede pek çok romanının yanı sıra bu kitabından da bahsetmemiş. Ne ilk ne de ikinci ismiyle." ( “Şevkiye-Gülten’in Üçüncü Doğuşu” - Karin Karakaşlı ) Bu ifadelerde sanki tezimi doğruluyor gibi. Yazar, edebiyata katkıdan çok geçim derdiyle tekrara düşerek yazdıklarını unutmak isteyerek adlarını anmıyor gibi geldi bana. O dönemde genellikle kırık aşklar üzerine yazan Kerime Nadir ya da aşk romanları ile tanınan popüler yazar Muazzez Tahsin Berkand gibi aynı konuları farklı açıdan yazan bir kalem olmamasına rağmen Derviş neden bazı eserlerini dışlamış? Berkand bir röportajında: " Ben yazdığım romanlarda okuyucuyu hayatın iğrenç ve ıstıraplı sahalarından sıyırarak hayalimde yaşattığım güzel ve tatlı alemlerde gezdirmek ve onlara hoş saatler geçirtmek isterim." demiş. Sauat Derviş ise tam tersi, toplumcu gerçekçilik tarzında yazarak kadın karakterleri öne çıkarıyor, hayatın tüm yönlerini (özellikle sefalet, negatif ayrımcılık, sınıf farkı gibi) sade bir dil ile gözler önüne seriyor. Gel Eve Dönelim'de, Eskişehir Genelevi’nin en yaşlı seks işçisi olan Gülten’in, doğumunda konulan Şevkiye adından, Leyla, Sevim, Gülseren ve Gülten'e evrilen yaşam öyküsünü okuyoruz. Başta; Şevkiye olduğu dönemde, Altınkaş Necmi'ye kanarak evini terk edip fuhuş sektöründe çalışsa da aslında o klasik “kötü yola düşen” kurban değil, bir şekilde olacakları bildiği halde bu yolu kendi tercih ediyor; kaçma, kurtulma fırsatlarını bilinçli olarak kullanmıyor. Her daim seks işçileri romanlara ve filmlere konu olmuş. Kitabı okurken konu olarak çok yakın olsalarda 14 Numara (1985 - Sinan Çetin) filminden çok gözümün önüne Döngel Kârhanesi (2005 - Hakan Algül) filmi geldi, belki sebebi İstanbul dışında geçmesidir. Kitap ilerledikçe bazı karakterler özellikle nezarethanedeki doktor karısı ise Kupa Kızı (1986 - Başar Sabuncu) filmini hatırlattı. Bataklı Damın Kızı Aysel (1935 - Muhsin Ertuğrul), Ah Güzel İstanbul (1966 - Atıf Yılmaz), Asiye Nasıl Kurtulur? ( Kitap: 1969 - Vasıf Öngören / Film: 1986 - Atıf Yılmaz), Adı Vasfiye ( 1971-Ay Büyürken Uyuyamam / Necati Cumalı kitabından 1985 - Atıf Yılmaz uyarlaması) gibi bir çok film varken bu hikaye nasıl gözden kaçmış, sinemaya uyarlanmamış? Kitapta devamlı sözü edilen, erkeklerin Şevkiye'nin arkasından söyledikleri "Kız saçların... Saçların..." türküsünü de araştırdım. Ama tam bir bilgi edinemedim çünkü aynı isimli, sözleri birbirine yakın ama nakarat bölümleri (birinde rinna rinna rinnanay diğerinde şinanay yavrum şinanaynay) farklı iki türkü var. Biri Bolu yöresinden diğeri Erzincan. Kitapta hangisinden bahsediliyor bilemedim. Derviş, eserlerinde toplumcu gerçekçilik akımı etkisiyle öne çıkan kadın karakterleriyle, toplumsal cinsiyet ayrımını, kadın işçileri, işsizleri, yoksulluğu işliyor. Bu romanında da ezilen, kandırılan Şevkiye / Gülten en çok ne zaman ezildi? Bence doğduğu mahallede genç kızken. Annesi ölünce üvey babasının tacizleri, çocukluğunu bildikleri halde mahallelinin elinden tutup onu savunmaması, güzelliği yüzünden devamlı tacize maruz kalması. Bunlar olmasaydı, evini kaybedip mahalleden uzaklaştırılmasaydı zaten diğer olaylar yaşanmazdı. Tabii bu benim fikrim, siz okuyunca farklı değerlendirebilirsiniz.
Gel Eve Dönelim
Gel Eve DönelimSuat Derviş · İthaki Yayınları · 202231 okunma
·
75 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.