Gönderi

ÖNSÖZ - ROY SCHAFER
bu sayfalardaki harikulade empati, ince anlayış, etkileyici sabır ve canlandırıcı içtenliğe yalnızca hayranlık duyulabilir. Ama John Steiner'ın çalışmasının dikkatli bir okuması hayranlık uyandırmanın yanı sıra analist veya psikoterapistin klinik becerisine önemli katkılarda da bulunacaktır. Steiner'ın açıklayıcı yaklaşımı, ciddi derecede rahatsız hastalarla yapılan terapötik çalışmadaki kaçınılmaz surette acı verici ve cesaret kırıcı kısımlar -tam da biz ruh sağlığı çalışanlarının kariyerlerimiz boyunca tekrar tekrar karşılaşmak zorunda kaldığı türden çalışmalar- bakımından özel bir değere sahiptir. Steiner bu tedavi edilmesi zor hastaların bir alt grubunu, oldukça ikna edici bir biçimde, ne paranoid-şizoid ne de depresif konumun acısına tahammül edebilen bir grup olarak tanımlıyor. Bu nedenle gerçek ilişkiler dünyasından iltica ediyor ve kendileri için, acı çekmeyi sürdürseler bile korunduklarını hissettikleri ruhsal inzivalar oluşturuyorlar. Bu inzivalarda sapkın bir biçimde narsisist ve mazoşist doyumlara ulaşabiliyormuş gibi görünüyorlar. Bunu patolojik savunma örgütlenmeleri ve düşlemsel nesne ilişkileri inşa ederek yapıyor, bunun için de önemli ölçüde yansıtmacı özdeşleşim, idealize etme ve gerçeklik duygularından verilen ciddi ödünleri kullanıyorlar ve güvenlik hissi uğruna, bir yolunu bulup içsel dünyalarında bulunmasını sağladıkları örgütlenmeye bütünüyle boyun eğiyorlar. Sonra anlaşılır bir şekilde terapistin müdahalelerini güvenliklerini tehdit ediyormuş ve elde ettikleri doyumları sınırlıyormuş gibi tecrübe ediyor ve yardımını istedikleri kişinin bizzat kendisine karşı çıkıyorlar. Bu hastaların büyük bir kısmı ilkel bir biçimde tasarlanmış içsel nesnelerinden ayrıldıklarında deneyimlemek zorunda oldukları kaybın yasını tutmanın gerektirdiği acı verici zorluklar nedeniyle inzivaya çekilmiştir. Kişinin ruhsal olarak ayrıldığı nesnelerin "kaybının" yasını tutmasına eşlik eden yıkım deneyimleri konusunda Steiner'dan öğrenilebilecek çok şey var. Analist ya da terapist bu garip, çiftedeğerli, alternatif bilinçdışı düşlem dünyasına girmek için baştan çıkarıldığını hissettikçe harekete geçmesi kaçınılmaz olan karşıaktarımı açıklama biçimi de bir o kadar öğretici; bu olduğunda çeşitli umursamazlık ve gizli ittifakların ortaya çıkması neredeyse kaçınılmaz. Bu karşıaktarımlar anlaşılabilir ve üstlerinde uzmanlaşılabilirse, yararlı bir doğrultuda kullanılabilirler. Steiner tüm bunları, hem açıklamalarındaki bir dizi canlı ve ayrıntılı klinik örnekte, hem de çerçeve yorumlarının farklı türleri üzerine yazdığı harikulade kapanış denemesinde gösteriyor. Bu hastalarla ilgilenme biçimimiz, özellikle de acı verici açmazlar karşısında, etkililiğimizde önemli bir değişikliğe sebep olabilir. Klinik örnekleri ve bunlarla ilgili derinlikli tartışmaları günümüzde yapılan analitik çalışmaların en iyi örneklerinden. Sadece yazarın ön plana çıkardığı alt grupta yer alanlarla değil, her türden hastayla çalışırken karşılaştığımız zor dönemleri yavaş yavaş atlatmamıza yardımcı olabilir. Steiner psikanalitik literatüre ilişkin geniş bir bilgi dağarcığından süzdüğü fikirleri kullanıyor, kendisine atfettikleri söz konusu olduğunda ise hoş bir mütevaziliği var. Hem Freud'a, hem de psikanalizin özellikle Klein'cı düşünceyle özdeşleşerek ona önemli katkılarda bulunan Herbert Rosenfeld, Wilfred Bion, Hanna Segal ve Betty Joseph'in de dâhil olduğu pek çok önemli öncüsüne olan minnettarlığı kendisini her yerde gösteriyor. Ama akademik bilgisi bunlarla sınırlı değil, bu Klein'cı terapist ya da analistlere bağlı olmayan okuyucular açısından sevindirici çünkü klinik örnekler ve tartışmalara girebilecekleri pek çok nokta bulabilirler. Ruhsal iyileşme alanında çalışanlarımızın çoğu John Steiner'ın psikanalitik olarak tespit etmeye ve anlamaya kendini vakfettiği patolojik örgütlenmelerle karşı karşıya kaldığı için Ruhsal İnzivalar şüphesiz çok kısa bir süre içinde klinisyenlerin raflarındaki yerini almış olacak. Sophokles'in Oidipus oyunlarıyla ilgili sürükleyici denemesinde, tam da yerinde kullandığı o cümleyle ifade etmek gerekirse, bu denli kaliteli bir çalışmaya "gözlerimizi yummayı" hiçbirimiz göze alamayız. ROY SCHAFER
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları: 696 - 1. Baskı - İstanbul - Ocak 2023
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.