Eylül… Duygusal bir planda kalmış, yaşanamamış yasak bir aşkı anlatan, edebiyatımızın ilk psikolojik romanıdır. Öncelikle kitapla ilgili kendi düşüncelerime değinmek isterim. Eylül doğumlu ve sonbahar mevsimine aşık biri olarak okumayı çok istediğim bir kitaptı. Lise edebiyat dersinden hatırladığım ilk psikolojik roman olması da ben de merak uyandırması için yeterliydi. Velhasıl kelam, romanda olay örgüsü düz ve anlaşılırdı. Bol bol doğa tasviri bulunduğundan zihnim epey manzaraya doydu. Okurken Necip karakterinin evliliğe bakış açısında, endişelerinde, isteklerinde kendimi gördüm. Bu sebeple bu karaktere kendimi daha yakın hissettim. Suat'a gelince, insanın çok sevdiği ve değer verdiği biri tarafından ilgisizliğe maruz kalmanın, o insanda ne derin hüzünler oluşturabileceği ve onu yanlışa sürükleyebileceğini gördüm. Ayrıca her insanın hayatında olan ve sürekli hayatınıza burnunu sokup dedikodu peşinde olan Hacer karakterini de es geçmeyelim. Yazar romanın sonunda büyük bir ters köşe yaparak beni çok şaşırttı. Hiç beklemediğim bir sondu diyebilirim. Gelelim kitap hakkında yazılanlara… Bâki Asiltürk diyor ki; “Mehmet Rauf'un Eylül romanında dört unsur (toprak-su-hava-ateş) önemli yer tutar. Dört unsur hem olay örgüsünde hem de karakterlerin özelliklerinin belirlenmesinde önemli rol oynar. Kişilerin mekan değiştirmeleriyle bu dört unsurun etkileri de değişiklik gösterir. Bağ köşkü “toprak” ile, Boğaziçi “hava ve su” ile, Necip-Suat aşkı da “ateş” ile açıklanabilir. Ateş grubu kişisi olan Necip, toprak grubu olan Suat ve hava-su grubu kişiliği olan Süreyya arasındaki ilişkiler romanın temelini oluşturur. Özellikle de Suat ve Necip arasındaki platonik aşk, ateş-toprak buluşmasının özellikleriyle paraleldir.”

EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,8bin okunma

·

29 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Çağla