Gönderi

77 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
“Yüzyıllar boyunca krallar, rahipler, derebeyleri, sanayici patronlar ve ebeveynler, itaatin bir erdem, itaatsizliğin ise bir ahlaksızlık olduğunda ısrar etmişlerdir. Yeni bir bakış açısı getirmek için, bu görüşe karşı şu açıklamayı öne sürelim: İnsanın tarihi, bir itaatsizlik eylemiyle başlamıştır ve bir itaat eylemiyle sonlandırılması beklenmedik bir şey değildir.” diye başlar kitap. Adem ve Havva’yla, Yunan miti Prometheus’u ele alır. Adem ve Havva ilk günahı işlemeseydi cennetten kovulup dünyaya gelmeyeceklerdi ve biz var olmayacaktık. Prometheus ise tanrılardan ateşi çalıp insanlara vermeseydi insanlık son bulacaktı. İtaatsizlikle başladı insanlık tarihi, itaat neden sonu olmasın? “Eğer itaatsizlik insanlık tarihinin başlangıcını oluşturduysa, itaat de pekâlâ bunun sona ermesine neden olabilir.” Varlığımızın en büyük kanıtı düşünebilmemiz aslında ve düşündükçe hem kendimizle hem çevremizle hem de bize dayatılanlarla çelişmeye başlarız. Kabuğumuzdan sıyrılırız. Artık tırtıldan kelebeğe dönüşürüz. Düşünmeyip bize sunulan her şeyi kabul edersek boyun eğmiş bir köleden ne farkımız kalır? Sadece düşünmek de yetmez. Düşündüğümüz konularda eyleme geçmeliyiz. “Eğer bir insan boyun eğer ve itaatsizlik yapamazsa, o bir köledir; eğer yalnızca karşı gelebiliyor ama itaat ediyorsa, o bir asidir (bir devrimci değildir); öfkeli, hayal kırıklığıyla, kırgınlıkla hareket eder, bir inanç ya da ilke adına değil.” Peki insan neden itaate bu kadar yatkındır? “Devlet'in, Kilise'nin otoritesine ya da kamuoyuna itaat ettiğim sürece kendimi güvende ve korunmuş hissederim. Aslında hangi güce itaat ettiğim çok az fark eder. Bu daima, herhangi bir şekilde bir güç uygulayan ve hilekârca her şeyi bildiği, her şeye gücü yettiği iddiasında olan bir kurum ya da kişidir. İtaatim beni, tapındığım gücün bir parçası yapar, dolayısıyla kendimi güçlü hissederim. O benim yerime karar verdiği için hata yapmam; yalnız kalmam çünkü bana göz kulak olur; günah işleyemem çünkü o buna izin vermez, günah işlesem bile cezam sadece, o her şeye kadir güce dönüşün bir yoludur.” İtaat denilince aklıma izlediğim bir belgesel geliyor. Bu belgeselde Nazi döneminde asker, polis olan kişilere soru soruluyordu. Sorunun amacı tamamen duygulara yönelikti: “Hiç mi acımadınız o insanlara?” “Bizim görevimiz devletin emirlerine uymaktı. Biz, bize verilen görevi yaptık.” diyordu birçoğu. Bir yandan görev bilinci bir yandan devlete itaat. O polisler görevini yaptı diye onlara kızabilir miydik? Bir işe girince patronun kölesi mi oluyoruz o zaman? Patronun haksız olma ihtimali yok mu? Yanlış yapabilme ihtimali yok mu? “Paramı alır çenemi kapatırım.” Bu mu yani hayat? “İşe girerim beynimi kapatırım çünkü artık kullanmama gerek yok, ben bir kuklayım.” İnsanlar sorumluluk almayı sevmezler çünkü sorumluluk beraberinde sonuçları göze almayı gerektirir. Kendi fikrinin arkasında durmaktansa birinin arkasına sığınmak daha kolay gelir insana. Hele bir de kalabalıksa... Bir başka sorun itaatsizlik kavramının günahla özdeşleşmesi. O kadar koyunuz ki kümülatif bir şekilde devam eden çobanların kestiği kurban olmamak için sesimizi çıkarmadan her emre itaat ediyoruz. “Toplumsal sistemlerin çoğunda, itaat, en önemli erdem, itaatsizlik ise en önemli günahtır. Gerçek şu ki, bizim kültürümüzde çoğu kişi "suçluluk" duyduklarında, aslında korkuyorlardır çünkü itaatsizlik etmişlerdir. Gerçekte, düşündükleri gibi ahlaki bir sorun nedeniyle değil, bir buyruğa uymamaları yüzünden rahatsızlık duyarlar.” Bir başka durum insanın itaat ettiğini farkında bile olmamasıdır. Doğduğundan beri o kadar boyun eğmiş ki normali bu zannediyor. Çevresinde o kadar boynu eğik var ki farklı bir ihtimal düşünemiyor. Düşünmeyi de bilmiyor ki... “İtaat ettiğinin bile farkında değilken kim itaatsizlik edebilir?”
İtaatsizlik Üzerine
İtaatsizlik ÜzerineErich Fromm · Say Yayınları · 20141,403 okunma
·
194 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.