Gönderi

Cesare Pavese: üzerine bir inceleme.
Depresif, karamsar, melankoli, içedönük bir kişiliği vardı. Hiç unutmam pavese: yaşama uğraşı kitabında intihar ile ilgili şunları söyler; “intiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. İntihar düşüncesine yol açan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur.” Pavese: 30 mart 1938’de, daha henüz otuz yaşındayken günlüğüne şunları yazmıştı; “kendini öldürme konusunda haklı bir gerekçesi olmayan kimse yoktur.” Bir keresinde şöyle demişti: “kendimi yalnız bırakmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum.” intiharından önceki gün “artık sabahı da kaplıyor acı” diye not düştükten sonra 27 mayıs günü günlüğüne şu sözleri yazmıştı: “güçsüzlüğümün ve hiçbir şeye bağlanmayışım, şimdi, kendime göre girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum. Beni ezen sorumluluğu yüklenemiyorum bunun tek bir çözümü var: intihar.” Sözler değil, eylem. Artık yazmayacağım.” Pavese’nin günlüğüne yazdığı son cümle olmuş ve günlüğü dışında yazdığı her şeyi yakarak: torino’da ki bir otel odasında yirmi bir adet uyku hapı alarak intihar etti. Torino ünüversitesinde edebiyat okudu, bitirme tezini walt whitman’ın şiirleri üzerine yazdı. Pavese şair yanını daha çok severdi, lakin şiirleriyle olduğu kadar yazdığı düzyazılarıyla da ünlüdür. Şiirlerinde, günlüğünde yazdığı yazılarda: pavese bir bakıma ölmeye uğraşmıştır. Benim nazarımda pavese’nin hayatı da, kendisi de bir trajedidir. Pavese kendi intihar mektubunu en uzun uzadıya yazan adam. Yazdığı günlükleri intihar etmenin karşı çıkışı gibiydi adeta manifestosu olarak kabul edilebilir. Pavese için hayat bir cehennemdi. Yaşam: bir sürgün yeriydi. Yaşamak ise acı çekmekti. Pavese hayatı boyunca bir parça sevgi aradı. Kleist gibi pavese’yi öldüren şey sevgisizlikti… pavese; kadınlar ile anlaşamıyordu bu sebeple eserlerinde bu durumu işledi bu durum pavese’nin bir takım insanlar içinde “mizojinist” olarak algılanmasına sebep oldu. Pavese mizojinist değildi. O her şeyi derinden yaşamak istiyordu. İnsanlardaki en küçük bir çelişkiye, en basit bir samimiyetsizliğe bile katlanamıyordu. Pavese çocukluğundan itibaren iç dünyasında yaşamayı seven, içine kapanık biriydi. Pavese kendi içinde başka ve çok derin bir âlem yaratmıştı. Kadınlar onun ruhaniyatına, acı verici dürüstlüğüne ayak uyduramıyorlardı. Pavese’yi bu denli yaralayan: hayatın içinden çekip koparan ne hapis yatması, ne de yaşadığı toplumun içinde bulunduğu dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik sıkıntılarıydı onu öldüren şey: hayata bir türlü uyum sağlayamayan bir uyumsuz olmasıyla, sonu olmayan aşk ilişkilerinin meydana getirdiği psikolojik yıkıntıların yarattığı derin bunalımlar. Tezer özlü, pavese için: “bu kahrolası yeryüzünün o büyük yalnızı.” der ve devam eder: “… neden bu dayanılmaz yalnızlığa daha çok katlansın. Neden bu parlak ve zamansız ışığa daha çok katlansın. Neden kendisiyle birlikte doğmuş olan intihar özlemini daha çok taşısın.” O da böyle yaptı naif ruhu daha fazla bu özlemi taşıyamadı. 27 ağustos 1950’de torino’da bir otel odasında intihar etti. “Bir daha, yalnız sana bağlı olmayan şeyleri ciddiye alma. Aşk, dostluk, ün gibi…”
·
1 plus 1
·
2,150 views
Onur Bayazıt okurunun profil resmi
ölüm gelecek ve bana senin gözlerinle bakacak, bu, bitirmeye benzeyecek bir günahı, aynada yeniden beliren bir ölü yüzü görmeye benzeyecek, dinlemeye benzeyecek suskun bir dudağı, dilsiz düşeceğiz ortasına burgacın. — cesare pavese, ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.