Gönderi

İnsanlık Tarihinde Günah Çıkarma
Örneğin, bir Kikuyu ensest ilişki yaşamışsa -ki bu doğal olarak onun öldürülmesi anlamına gelir- kendi yerine hoş olmayan bir törenle suçunu aktardığı bir teke sunar. Ardından hayvanın boğazı kesilir; böylece keçinin gözler önünde acı çekişi ve ölümü vasıtasıyla suçlu insan günahından arınır. Böylece kültür gelişiminin erken bir evresinde günah çıkarmak, ahlaki ve ruhani bir arınmadan ziyade bedensel bir yapıya sahiptir; dini bir gelenekten çok büyüsel bir gelenektir ve bu hâliyle birçok ilkel topluluğun bizlerin ahlaki suç olarak gördüğümüz, onlarınsa ateş, su, aç kalma, müshil ilaçları, cildi aşındırma, yaralama ve benzeri fiziksel yöntemlerle yok edilebilecek bedensel bir kirlilik ya da enfeksiyon olarak gördüğü şeylerden arınmak için benzer şekilde uyguladıkları yıkanma, ovalama, tütsüleme gibi törenlere benzer. Fakat günah maddesel bir şey ve ölümün havaya sinmiş kokusu olarak görülmek yerine bilge ve iyicil bir Tanrı'nın iradesinin çiğnenmesi olarak görülmeye başlayınca, bu görsel arınma ayinlerinin fuzuli ve saçma bir hâl alarak gücenmiş ilahın öfkesini yatıştırmaya yetmeyecek nafile bir gösteriye dönüştüğü açıktır. Artık onun öfkesinden sakınmanın ve günahın ölümcül neticelerinden kaçınmanın tek yolunun, günahkârın tevazu ile günah çıkarması ve samimiyetle tövbe etmesi olduğuna inanılır. Ahlaki evrimin bu evresinde günah çıkarma bedensel arınma olarak taşıdığı o büyüsel yapısını yitirir ve tek bir emriyle günahı silerek günahkârı masumiyete döndürebilecek yüce, ahlaklı bir doğaüstü varlıkla uzlaşmayı içeren tümüyle dini bir ayin özelliği kazanır. Bu iç rahatlatıcı doktrin bizlere hatalarımızın sonuçlarını ortadan kaldırmak için mütevazı ve tövbekâr bir kalple onları kabul ve itiraf etmemiz gerektiğini, sonrasında merhametli bir Tanrı'nın günahımızı bağışlayarak bizleri sonuçlarından arındıracağını öğretir. Geçmişi böyle kolayca silebilmek, hadsizce edilen sözleri geri alabilmek ve her kötü eylemi intikam peşinde koşan Erinyeler gibi peşi sıra izleyen treni durdurabilmek hakikaten dünya için çok iyi olurdu. Ancak bunu yapamayız. Sözlerimizin ve eylemlerimizin -iyi ya da kötü fark etmez- doğal ve kaçınılmaz sonuçları vardır. Günahı Tanrı bağışlayabilir ancak Doğa bağışlayamaz.
Sayfa 413-414
·
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.