Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Gönderi
ZÜRAFA TOZU-ERİM ŞİŞMAN.302 sayfa
Kitabımız yeraltı edebiyatı türünde yazılmış bir roman .
Kitabın tanıtımını bizzat yazarın kendisi yapıyor,diyor ki;
“Bir aşk hikayesi,bir seri katil romanı ya da psikolojik kitabı filan değil bu yazdıklarım.İçindeki çocuğu öldüren insanlara karşı kırgınlığı,aşkı başka bir bakış açısından görmek,bilim yoluyla;yaşama ve varoluşa farklı bir perspektiften bakmak,toplumsal tesbitler ve eleştiriler,herkesin olmaktan korktuğu ve olmamak için çaba gösterdiği bir insanın beyniyle düşünebilmek anlatıldı bu kitapta.
Kitabı içinde bulunduğumuz mevcut zaman diliminde yaşayan insanlar için yazmadığımdan bu kitabın bir sınırı yoktur.Bu kitabı;geçmişte kalbi iyilikle dolu olduğu için zarar görmüş tüm hayaletlere olan borcunu ödeyebilmek için,henüz çocuk olan,hatta doğmamış olan modern zaman savaşçıları için yazdım.”
Okuduğum bir yeraltı edebiyatı kitabıydı ve Hakan Günday okuduğumda bana göre olmadığı kanısına varmıştım.Hele ki yakın zamanda Kinyas ve Kayra’yı okuduktan sonra böyle bir kitap bir daha okuyamam fikrine kapıldım.”Zürafa Tozu”nu hiç bir ön yargı olmadan elime aldım,uzun bir süredir okunmayı bekliyordu.Önce,her zamanki gibi ilk kez okuyacağım yazarı tanımak için öz geçmişini ve kendisini tanıtan kitap içi yazısını okudum.”Bak şimdi bu da yeraltı edebiyatı çıktı,ne çıkacak bahtımıza”dedim ve sayfaları çevirmeye başladım.
Sayfalar ilerledikçe beni içine çekmeye,cinayetleri ve şekillerini okudukça”yok artık”demeye,şiddet satırlarını okudukça”bu kadar da olmaz ki,biraz sinirlerine hakim olman gerekir,ne yaptı ki şimdi o sana” demeye başladım.İçimden karakterle,kendine “Salyangoz” adını verdiği kişiyle konuşmaya başladım.Okudukça ilgimi çekti,sayfaları çevirdikçe şimdi ne olacak demeye başladım.Final ise bambaşkaydı.Tüm bunların sorumlusu buydu demek ki dedim.Evet,yeraltı edebiyatı sevmiyorum ama bu kitabı çok sevdim.Ve son sözüm;bu dünyada ne yapılırsa yapılsın,ne yaşanırsa yaşansın,temelinde SEVGİSİZLİK yatıyor.
Kitabımıza gelirsek;
Kitap karakterimiz hayvan cesetlerinin içini doldurarak tahnitçilik yapan bir kişi.Küçük yaşlardan beri hayvanlara düşkün ama onları sevmek için değil,içlerini merak ettiği için,öldürüp,iç organlarını çıkarıp doldurmayı seviyor.Bu merakı yüzünden babasından çok azar işitmiş ama bakmış ki babası başedemiyor ,onu bir tahnitçinin yanına vermek ister.Önce tahnitçi kabul etmek istemez ama hayvanlara olan merakını anlayınca yanına çırak olarak alır.Zaman içinde bu işi çok iyi öğrenir ve ustasının vefatından sonra atölyeyi kendi işletmeye başlar.
On sekiz yaşına geldiğinde annesi kalp krizi geçirir,kurtulur ama zamanla kötüleşir,doktor Capgras sendromu teşhisi koyar.Yani bu sendroma yakalan kişiler çok yakınlarını sahtekar olarak görmekte,onların tıpatıp benzerleri ile bir şekilde yer değiştirdiğine inanmaktadırlar.Annesi de babasının bir robot olduğuna inanmış onu bıçaklayarak öldürmüştür.Çünkü robot olarak gördüğünden,içini açtığında öleceğine ihtimal vermemiştir.
Babasının ölümü,annesinin akıl hastanesine kaldırılması nedeniyle tek kalan karakterimizin hayatı tepetaklak olur.Evde korku ile yaşamakta,tüm odaların ışıklarını yanık bırakmaktadır.Sanki bomboş ev ona göre çok kalabalıktı,görünürde kimse yoktu ama hayaletlerle dolu gibi,sürekli arkasında gezinen hayaletler varmış gibi hissediyordu.
Annesinin doktoru uyarmıştı; bu tarz vakalarda ruhsal sorunlar çocuklara miras kalabilmektedir.
Zamanla atölyedeki çalışmaları ile tahnitçilikte ustalaşan karakterimiz artık canlılara yeni bir vücut vermekte,onları bir sanat eseri gibi sergilemektedir.
Çok sevdiği sevgilisine Zürafa adı takan karakterimiz ,evlenme teklifi yapmak üzere tüm sürpriz hazırlıklarını yapmış akşam elinde yüzük ile sevgilisine söyleyeceği sözleri hayal ederken onu aldattığını ve sevgilisi ile Varşova’ya kaçacağını öğrenir.Ve ilk cinayetini işler,hayırlı olsun,artık bir katildir…
Sevdiği kadını öldürüp,banyoda yaktıktan sonra küllerini bir turşu kavanozuna evet bir kavanoza koyarak saklar.İnanılmaz bir şey değil mi ?Ama inanmak zorundayız.Sevdiği kadın artık bir Zürafa Tozu haline gelmiştir.İşlediği cinayetten pişman olacağı yerde anksiyetesini bastırıp rahatlattığını hissettiği için insanları öldürmeye devam eder.Öncelikle öldürmek için Zürafa’nın yani sevgilisinin beraber olduğu barmen Miraç’a takmıştır kafayı.Onu öldürmeden rahat etmeyecektir.
Ama o arada atölyesinin ev sahibi yaşlı kadını çıkarır aradan.Sebep kirayı geciktirdiği için sitem eden yaşlı kadını sokakta tek başına iken,kimse görmez iken,boynuna sarılıyormuş gibi yapıp kırarak öldürür ve atölyesine taşır.Kadının bütün kanını akıtıp,iç organlarını çıkarıp çeşitli kimyasal karışımlarla içini doldurup,kıyafetlerini tekrar giydirip,ona yeni bir şekil vererek atölyenin kapısının yanındaki tabureye oturtur.Gülümseyen yüzle yaşlı kadın kapıdan girenleri karşılamaktadır!!!
Sonraki kurban tamamen tesadüf bir şekilde karşısına çıkan,belalısı Miraç’ın kızkardeşi Miray’dır.Birbirlerini baştan çıkarıp,içkinin etkisi ile kız kendinden geçmiş ve güzel bir aşk gecesi hayal ederken birden karnına saplanan bıçak ile Ne olduğunu anlamadan tüm kanı vücudundan boşalmaya başlar.Tahnitçimiz bir çok işlemden sonra kızın içini doldurup ona yeni şeklini verirken aklına kızı lambadere çevirmek gelir.(ayrıntısını vermek istemeyeceğim şekillerde kız resmen kapı girişinde yakılıp,içeriyi aydınlatan,lambası,kabloları ile bir lambader olur)
Bir insanın içindeki bu öldürme hırsı,bu şiddet,bu gözü dönmüşlük nedir?Bir insan nasıl bu hale gelir?Onu bu durumlara iten sebepler nedir? İnsanın seri bir katil haline gelmesi için bu hayatta neler yaşamıştır?Kendisine Salyangoz adını veren karakterimiz bir yandan cinayetlerini işleyip,şiddet sergilerken,bir yandan da tuhaf bir şekilde ama olumlu manada topluma mesajlar vermekte,sık sık toplumsal eleştiriler yaparak kendinizi sorgulayacağınız,farklı bir görüş açısı ile olaylara,durumlara bakarak sizi hatalarınız ile yüzleştirmektedir.
Ruh hastası mı,Psikopat mı,yoksa toplumdaki kaybolmuş insanlardan biri mi ,onu kitabın sayfalarını çevirip finalini okuduktan sonra siz karar verin…
··
102 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.