Gönderi

308 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 9 days
Bir pastanede eski kocanızı yeni karısı için portakal şekerlemesi alırken görseniz ne hissederdiniz, üstelik o eski eş size hiç böyle şeyler yapmadıysa? Kitabı okumaya başladığımda kitapla ilgili hiçbir fikrim yoktu. Bir okuma grubu ile okumanın güzel yanlarından biri bu. Birinde görmediğiniz, hakkında yorum duymadığınız, içeriği hakkında fikir sahibi olmadığınız kitaplar okuyabiliyorsunuz. Ve bu kitap
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
ise tadı damağınızda kalıyor. Aslında üç bölümden oluşan kitapta bir adam ve iki kadının hikayesini okuyoruz. Her bölümde kahramanlardan biri arkadaşına hayatlarının bir dönemini anlatıyor. Yazılış tarzı monolog olarak ilerliyor. Ama anlatı o kadar sade, o kadar güzel ki sanki okumuyor da o ortamda karakteri dinler gibi hissediyorsunuz. Kitabın kahramanları Ilonka, Peter ve Judit hem hayatlarının kesişen dönemlerini kendi bakış açıları ile anlatıyorlar, hem de birbirlerinden önceki ve sonraki hayatlarına dair bilgiler veriyorlar. İlk başta üç bölüm sanki sadece hayatlarının ortak noktasını anlatıyor gibi gelse de zamansal olarak bir sıralama var. Birinci bölüm yani Ilonka’nın anlatacakları eşin diğer kadınla evliliği döneminde bitiyor. İkinci bölümde Peter sazı eline alıyor ve ikinci eşinden ayrıldıktan kısa bir süre sonrasına kadar anlatıyor. Üçüncü bölümde ise Judit ikinci dünya savaşı sonrası döneme kadar anlatıyor. İlk bölümde Ilonka’nın çaresiz ve tutkulu aşkını okurken sayfalar su gibi akıyor. İkinci bölümde Peter’in iç buhranlarını siz de içinizde hissediyorsunuz, bu yüzden en yavaş ilerleyen bölümün burası olduğunu söyleyebilirim. Üçüncü bölümde ise bir savaşı yerli halkın gözünden görüyorsunuz; en basit ve en gerçek haliyle (Bu bölüm bana
Drina Köprüsü
Drina Köprüsü
’nü hatırlattı.). İlk iki bölümü okuduktan sonra yolun buraya varacağını tahmin etmezdim. Bu bölüm de yine ilk bölüm gibi akıp gidiyor. Kitapta seni etkileyen şey ne oldu derseniz aforizma kokmayan, kasılmadan yazılmış tespitler derim. Özellikle kendi bazı düşüncelerimin çok doğru ifade edilmiş hallerini okudum. Hatta içimdeki düşünceye dahi dökülmemiş bazı şeyleri bu kitaptaki cümlelerle fark ettim. Halkın farklı katmanlarındaki insanlarının dünyayı nasıl gördüğünü, farklı yaşam tarzlarının daha alt ya da daha üst tabakalarda ne gibi duygular uyandırdığını, aynı olayların farklı kişiler tarafından nasıl bambaşka algılandığını ustalıkla ele almış
Sandor Marai
Sandor Marai
. İlk bölümü okuduğumda bütün karakterlerle ilgili bir fikrim vardı hatta “kitabın devamında ne anlatacak acaba” diye biraz da ukalalıkla kendi kendime düşünmüştüm, ancak diğer bölümleri okudukça aslında olayların herkes açısından nasıl farklı algılandığını hatta basit bir harekete karşı taraftan ne kadar büyük anlamlar yüklendiğini görüp şaşırdım. Kendimi “gerçek hayat da böyle değil mi zaten” diye düşünürken yakaladım. Esasen bu güzel kurgu bize sadece iyi bir karakter ve bakış açısı farklılığı örneği sunmuyor aynı zamanda insanların gailelerinin birbirinden ne kadar faklı olabileceğini, hayatın ne kadar keskin uçlarda yaşandığını, bir toplumun bireyler üzerinde bıraktığı etkiyi de görmemizi sağlıyor. Bir de kitap aslında üç kişinin çevresinde dönüyor gibi görünse de her bölümde varlığını koruyan bir yazar kahramanımız var ki bu üç kişinin hayatında büyük yer kaplıyor. Bence
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
‘ndan bahsederken Lazar’ı anmamak olmaz. Benim çok beğendiğim bu kitabı umarım siz de okurken büyük keyif alırsınız. Sevgiler.
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve SonrasıSandor Marai · Yapı Kredi Yayınları · 20192,084 okunma
·
42 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.