Bu kitabın okunması ve okutulması gerektiğini düşünüyorum. Afganistan’da yaşananları anlatıyor, savaşı, zalimleri, acıyı, savaşın bile ülkede kaybettiremediği değerleri, masumiyeti ve fedakarlığı anlatıyor. Saydıklarım haricinde anlatılan bir çok konu haricinde bir de kitabın öğrettikleri var, aldığımız (alabildiğimiz) her nefesin değerini bilmek gibi, anıların ve hatıraların önemi gibi, kendi kimliğimizi kaybetmemek, umut etmek, yılmamak gibi ama en çok mücadele etmeyi öğretiyor. Kitabı okumadan önce Afganistan sadece adını bildiğim bir ülkeden ibaretken okuduktan sonra oraya Kabil’e yerleşmenin yollarını günlerce düşündüğüm, araştırdığım ve araştırırken hakkında çok şey öğrendiğim bir yer haline geldi, yazar Kabil’den ve Afgan kültüründen öyle bahsediyor ki bunları düşünmemek elde olmuyor ve elbette Afganistan’da kadın olmanın zorluclarından da bahsediyor, bunu büyük bir hayranlıkla okuduğum Gülmelike karakterinin şu sözlerinden okuyabiliyoruz : “Bu topraklarda kadınların kaderi kolay kolay değişmezdi. Kabil ırmağı kadar güzel ve masum kızların kaderi ağır olurdu.” Böyle Gülmelike gibi bir çok savaş mağduru masumlardan bahsediliyor, yazar kitapta sürekli hassas, derin ve anlamlı konuları ele alıyor. İlk bölümlerden sonra savaş muhabiri gazeteci Ziyanur’un etkileyici hikayesiyle devam ediyor. Keyifli okumalar dilemek isterdim fakat açıkçası hiç keyifle okunabilinecek bir kitap değil ama ruhunuzu okşayacağına eminim, tavsiye ediyorum. -Sayfa 507 “Kuşlar kanatlarında ölümü ve hayatı taşıyorlar. Gökyüzünün kalbini de yeryüzünün kalbini de biliyorlar. Yeryüzünde şahit oldukları acıların çığlıklarını gökyüzünün kalbine bırakıyorlar. Bazen öyle derinden oluyor ki acılar, bulutların kalbi kabarıp, sesleri kısılana kadar yeryüzündeki masum insanlar için hıçkıra hıçkıra ağlıyorlar. O gözyaşları bizi ıslatıyor ama kendimize gelemiyoruz. Kuşlar kadar kalp taşımıyoruz belki de…”

Yeryüzü Kuşları Mustafa Bağ · Motto Yayınları · 201720 okunma

·

35 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.