Bir avuç toprakla kör edilen binlerce düşmanı
gördüler
Taşların zikrettiğini Allah'ı ellerinde
Zehirle pişmiş bir kuzunun ihbar edişini suikastı:
"Ey Allah'ın Resulü! Benden yeme!"
Dağın taşın selam verdiğini gördüğünde O'nu
Esselamu aleyke ya Resulallah!
Pürüzsüz bir Arapça'yla anlatışına pürüzsüz hakikatleri
Giyeceklerini yamayışına, tamir edişine çarıklarını
Kedilerin uyumasına seccadesinde
Saçı-sakalı karışık girdiğinde mescide sahabinin
İşaret etmesine aynanın, çekidüzen verip kendine gelsin yeniden
Bütün bunlara tanıklık etmek için seçilmiştiler,
Bir ağaç altında söz vermek için Peygamber'in yardımcıları olmaya,
İspat etmek için nübüvveti dönüşerek taştan mücevhere
O tanıklardan Enes b. Malik'ten öğrendi dünya
Anlattı ve öğrendi dünya, etrafındaydılar O'nun
Bir cenaze geçmişti yanlarından
Bir cenaze geçmiş ve Peygamber'in Aynaları hayırla anmışlardı mevtayı
Peygamber, "Kesinleşti!" buyurmuştu bunun üstüne.
Bir cenaze daha geçmişti yanlarından sonra
Bu kez aynalara akseden fenalığıydı ölünün.
Peygamber yine, "Kesinleşti!" buyurmuştu.
Buyurmuştu ve sormuştu Ömer: "Ey Allah'ın Resulü, kesinleşen nedir?"
"İlk geçen cenazeyi hayırla andınız. Bu yüzden
onun cennete girmesi kesinleşti. Diğerini ise kötülükleriyle andınız. Onun da cehenneme girmesi kesinleşti.
Çünkü şahitlerisiniz Allah'ın yeryüzünde."
O tanıklardan Ebu Hureyre,
Bir cenazenin ardından şöyle mırıldanmıştı:
"Git! Biz de geliyoruz. Ne müthiş bir öğüt bu ve
biz ne derin bir gafletteyiz.
Biri giderken kalıyor diğerleri ... "