Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

139 syf.
·
Puan vermedi
José Saramago
José Saramago
Kabil
Kabil
Analiz Kitap, 2009 yılında yayımlanan ve 2010 yılında ölen Nobel ödüllü Portekizli yazar José Saramago’nun son romanıdır. Kitap, Kabil adlı bir karakterin gözünden Eski Ahit’teki bazı bölümleri yeniden anlatır. Kabil, kardeşi Habil’i öldürdükten sonra Tanrı ile bir anlaşma yapar ve yaratılışın en uzak köşelerine giden bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta, Adem ve Havva’nın cennetten kovuluşu, İbrahim’in İshak’ı kurban etmesi, Babil kulesi, Sodom ve Gomora’nın yıkımı, Yerihon savaşı, Eyüp’ün sınavı ve Tufan gibi tanıdık hikayelerle karşılaşır. Her bölümde, Kabil Tanrı’nın zulmüne ve adaletsizliğine karşı çıkar ve bazen sonucu değiştirmek için müdahale eder. Kitap, dini dogma ve ahlaka yönelik alaycı ve kışkırtıcı bir eleştiri, aynı zamanda insan doğası ve özgür irade üzerine bir düşünce denemesidir. Kitabın üslubuna gelecek olursak, Saramago’nun diğer eserlerinde olduğu gibi akıcı, ironik ve mizah doludur. Yazar, noktalama işaretlerini az kullanır, diyalogları tırnak işareti olmadan yazdığı uzun cümlelerle aktarır. Bu şekilde okuyucuyu metnin içine çeker ve ona bir anlatıcı gibi seslenir. Yazar, aynı zamanda metni sık sık keserek yorumlar yapar, sorular sorar veya açıklamalar getirir. Bu şekilde okuyucuyu metne dahil eder ve onunla bir diyalog kurar. Kitabın teması ise , Saramago’nun diğer eserlerinde de işlediği Tanrı-insan ilişkisidir. Yazar, Tanrı’yı insanların yaratıcısı değil de rakibi olarak tasvir eder. Tanrı, Kabil’e göre zalim, acımasız, kibirli, tutarsız ve yalnız bir varlıktır. Kabil ise Tanrı’ya karşı isyankar, cesur, meraklı ve adaletli bir varlıktır. Kabil’in Tanrı ile olan tartışmaları kitabın en ilginç bölümleridir. Bu tartışmalarda Saramago, Tanrı’nın varlığına, gücüne, bilgisine ve iradesine meydan okur. Aynı zamanda insanın varoluşuna, özgürlüğüne ve sorumluluğuna değinir Sonuç olarak Kabil kitabının eleştirisini yapmak kolay değil . Kitap hem çok övgüye hem de çok eleştiriye açık bir eserdir. Kitap, Saramago’nun hayranları için bir zevk kaynağı olabilir, ancak yeni okuyucular için bir hayal kırıklığı olabilir. Kitap, Eski Ahit’i yeniden yorumlamak isteyenler için bir ilham kaynağı olabilir, ancak dini metinlere saygı duyanlar için bir hakaret olabilir. Kitap, insan ve Tanrı arasındaki ilişkiyi sorgulamak isteyenler için bir fırsat olabilir, ancak bu ilişkiyi kabul edenler için bir tehdit olabilir. Kitap, Saramago’nun son eseri olarak onun edebi mirasına katkıda bulunabilir, ancak onun en iyi eseri olduğunu söylemek zor olabilir. Ek olarak eklemem gerekirse, kitapta ki olay örgüsü Eski Ahit’e göre gittiği için veya Saramago tarihi olaylar arasında çok gidip geldiği için kitapta anlam bütünlüğü yok. Sadece eleştirel bir açıdan okumanız hepiniz için daha iyi olacaktır. Özet Yaratılış Kitabı'ndaki Habil ve Kabil hikâyesinin yeniden anlatımıdır. Adem ve Havva'nın ilk doğan oğlu Kabil, ürünlerinden bazılarını Tanrı'ya kurban olarak sunan bir çiftçidir. Küçük kardeşi Habil ise en iyi kuzularından bazılarını Tanrı'ya sunan bir çobandır. Tanrı Habil'in kurbanını kabul eder ama Kabilinkini reddeder, bu da Kabil'i öfkelendirir ve kıskandırır. Tanrı'yla yüzleşir ve onu adaletsiz ve taraflı olmakla suçlar. Tanrı Kabil'i günahın kendisini ele geçirmesine izin vermemesi için uyarır, ama Kabil onu dinlemez. Habil'i tarlaya çeker ve onu bir taşla öldürür. Bunun üzerine Tanrı Kabil'i işlediği suçtan dolayı lanetler ve onu ailesinden ve topraklarından sürgün eder. Ayrıca onu öldürmek isteyebilecek kişilerden korumak için Kabil'in alnına bir işaret koyar. Kabil Tanrı'yla tartışır ve cinayete ortak olduğu için onu suçlar. Ayrıca Tanrı'nın ahlakını ve adaletini sorgular ve varlığını kanıtlaması için ona meydan okur. Tanrı, Kabil'i gezintisi sırasında tüm tehditlerden koruyacağına söz verir, ancak sorularına yanıt vermez. Bunun üzerine Kabil ailesinden ayrılır ve bir eşekle yolculuğuna başlar Kabil'in ikinci olayı ise Yaratılış Kitabı'ndaki İbrahim'in İshak'ı kurban etme hikâyesinin yeniden anlatımıdır. Lilith'in şehrinden bir eşek üzerinde ayrılan Kabil, İbrahim'in Tanrı'nın emriyle oğlu İshak'ı öldürmek üzere olduğu yere gelir. Saramago'nun versiyonunda, çocuğun öldürülmesini engelleyen Kabil'dir - bunu engellemek için gönderilen melek bir kaza nedeniyle gecikmiştir ve Kabil olmasaydı oraya çok geç varacak ve ishakın ölmesine sebep olacaktı. Kabil araya girerek İbrahim'in İshak'ı öldürmesini engeller ve ardından Tanrı'yla zalim ve anlamsız emri hakkında tartışır. Tanrı İbrahim'in imanını sınamasını haklı göstermeye çalışır, ama Kabil onun çelişkilerini ve ikiyüzlülüğünü ortaya çıkarır. Ayrıca Habil'i ve daha birçok kişiyi öldürdüğü için Tanrı'yı katil olmakla suçlar. Tanrı Kabil'i tekrar lanetlemekle tehdit eder, ama Kabil ona kendisini koruyacağına dair verdiği sözü hatırlatır. Bunun üzerine Tanrı Kabil'le bir hata yaptığını ve insanları yarattığı için pişman olduğunu itiraf eder. Ayrıca her şeye gücü yeten, her şeyi bilen ya da her yerde hazır ve nazır olmadığını, aksine sınırlı ve yanılabilir bir varlık olduğunu açıklar. Daha sonra, itirafı karşısında şaşkına dönen Kabil ve İbrahim'in yanından ayrılır José Saramago 'nun yazdığı Kabil'in ikinci olayında ise , Yeşu Kitabı'ndaki Eriha Savaşı hikâyesinin yeniden ele alarak anlatmaktadır. Kabil, Eriha şehrine varır ve burada Yeşu tarafından gönderilen iki İsrailli casusu saklayan bir fahişe olan Rahab ile tanışır. Kayin, Rahav ve casuslara evinde katılır ve ayrıca kendi çocuğuna hamile olan Zillah adında genç bir kadınla arkadaş olur. Bir gün Tanrı Yeşu'ya ordusuyla birlikte kentin etrafında dolaşıp altı gün boyunca boru çalmasını ve yedinci gün bağırarak Eriha'nın duvarlarını yıkmasını emreder. Tanrı ayrıca Yeşu'ya, pencerelerinden kırmızı bir ip sarkan Rahav ve ailesi dışında kentteki herkesi öldürmesini emreder. Kayin Tanrı'nın planı karşısında öfkelenir ve tiksinir ve Eriha halkını yaklaşan saldırı konusunda uyarmaya çalışır. Ayrıca Tanrı'yla yüzleşir ve onu savaş kışkırtıcısı ve soykırımcı bir manyak olmakla suçlar. Tanrı iradesini savunur, ancak iyiliksever ya da merhametli olmadığını, aksine intikamcı ve gazaplı bir varlık olduğunu itiraf eder. Ayrıca kendisinin eşsiz ya da yüce olmadığını, aksine güç ve ihtişam için rekabet eden birçok tanrıdan biri olduğunu açıklar. Daha sonra her ikisi de bu vahiy karşısında hayrete düşen Kayin ve Yeşu'nun yanından ayrılır. Yedinci gün Yeşu Tanrı'nın talimatlarına uyar ve Eriha'nın duvarlarını yıktırır. Ardından askerlerine Rahav ve ailesi dışında kentteki herkesi katletmelerini emreder. Kayin katliamı durdurmaya çalışır, ama çok geç kalmıştır. Ayrıca Zillah ve yeni doğan oğlunun İsrailliler tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Bunun üzerine Tanrı'yı ve Yeşu'yu lanetler ve ölümlerinin intikamını almaya yemin eder. Ayrıca minnettar ve sempatik olan Rahav ve ailesini de kurtarır. Rahav'ın oğluna da Kayin'in şehrinden sonra Hanok adını verirler. Kabil'in üçüncü olayında ise Yaratılış Kitabı'ndaki Babil Kulesi hikâyesinin ele almıştır. İbrahim ve İshak'ı bir eşeğin üzerinde bırakan Kabil, insanların gökyüzüne uzanan bir kule inşa ettiği şehre varır. İşçilere katılır ve inşaatta onlara yardım eder. Ayrıca kendi çocuğuna hamile olan Lilith adında genç bir kadınla arkadaş olur. Bir gün Tanrı insanların dilini karıştırmaya karar verir, böylece birbirlerini anlayamaz ve işbirliği yapamazlar. Ayrıca kuleyi terk ederek onları yeryüzüne dağıtır. Kabil, Tanrı'nın müdahalesine kızar ve hayal kırıklığına uğrar ve kalabalığın arasında Lilith'i bulmaya çalışır. Ayrıca Tanrı'yla yüzleşir ve onu insan potansiyelinden ve yaratıcılığından korkmakla suçlar. Tanrı korkusunu reddeder, ancak kendisinin yapamadığı şeyleri yapabildikleri için insanları kıskandığını itiraf eder. Ayrıca yalnız ve sıkılmış olduğunu ve insanları kendi eğlencesi için yarattığını açıklar. Daha sonra, farklı dillerine rağmen birbirleriyle iletişim kurmayı başaran Kabil ve Lilith'i yalnız bırakır,Onlar da Naamah'ı ve Kabil'in şehrinden sonra Enoch adını alan yeni doğan oğlunu karşılarlar. Kabil daha sonra Lilith'i tekrar bulma umuduyla onları terk eder Kabil'in dördüncü olayında, Eyüp Kitabı'ndaki Eyüp'ün çile öyküsünü ele almaktadır. Eriha şehrinden bir eşek üzerinde ayrılan Kabil, Uz diyarına varır ve burada Tanrı'ya tapan, dürüst ve müreffeh bir adam olan Eyüp'le karşılaşır. Kayin, Eyüp ve ailesine evlerinde katılır ve Eyüp'ün çocuğuna hamile olan Dinah adında genç bir kadınla arkadaş olur. Bir gün Tanrı ve Şeytan Eyüp'ün sadakati üzerine bahse girerler ve Tanrı Şeytan'ın Eyüp'ün başına servetini, çocuklarını ve sağlığını kaybetmesi gibi çeşitli felaketler getirmesine izin verir. Tanrı ayrıca Şeytan'ın Eyüp'ü teselli etmesi için üç arkadaşını göndermesine de izin verir, ancak bu arkadaşlar Eyüp'ü günahkâr olmakla suçlar ve onu tövbe etmeye çağırırlar. Kayin Tanrı'nın bahsi karşısında öfkelenir ve iğrenir ve Eyüp'ü teselli etmeye ve arkadaşlarından korumaya çalışır. Ayrıca Tanrı'yla yüzleşir ve onu kumarbaz ve işkenceci olmakla suçlar. Tanrı egemenliğini savunur, ancak bilge ya da iyi olmadığını, aksine kaprisli ve zalim bir varlık olduğunu itiraf eder. Ayrıca tek başına ya da bağımsız olmadığını, aksine Her şeylik adını verdiği daha büyük bir varlığın parçası olduğunu açıklar. Daha sonra Kabil ve Eyüp'ün yanından ayrılır ve her ikisi de bu vahiy karşısında şaşkına döner. Günlerce acı çektikten sonra Eyüp sonunda Tanrı'yı lanetler ve yaptıklarının hesabını vermesi için ona meydan okur. Tanrı daha sonra bir kasırga halinde Eyüp'e görünür ve onu yaratılışı ve gücü hakkında retorik sorularla bunaltır. Tanrı Eyüp'e davranışını açıklamaz ya da haklı çıkarmaz, aksine onu korkutur ve küçük düşürür. Bunun üzerine Eyüp tövbe eder ve Tanrı'nın isteğine boyun eğerek kendi bilgisizliğini ve önemsizliğini kabul eder. Bunun üzerine Tanrı Eyüp'ün talihini düzeltir, ona yeni çocuklar ve uzun bir yaşam verir. Kabil, Eyüp'ün teslimiyetinden dolayı hayal kırıklığına uğrar ve iğrenir; Tanrı'ya ve Eyüp'e lanet eder ve onun zulmüne karşı direnmeye yemin eder. Ayrıca Dinah ve yeni doğan oğlunun Şeytan tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Daha sonra Lilith'i tekrar bulma umuduyla Eyüp ve ailesini terkederek yola çıkar Son olayda ise Kabil, zamanın (ve İncil'in) çok daha öncesine giderek Nuh'un Gemisi'nin inşasına tanıklık eder ve gemiyi denize inemez hale getirecek çeşitli eksikliklere işaret eder. Nihayetinde, Nuh ve oğulları için çok büyük bir görev olduğu kanıtlanan geminin inşası, meleklerin ve bizzat Tanrı'nın yoğun katılımıyla tamamlanır. Kabil ayrıca kendi çocuğuna hamile olan Naamah adında genç bir kadınla arkadaş olur. Bir gün Tanrı tüm dünyayı kaplayan büyük bir yağmur gönderir ve Nuh, ailesi ve hayvanlar gemiye binerler. Kabil de Naamah'la birlikte gizlice gemiye girer, ancak onun varlığına kızan ve şaşıran Tanrı tarafından fark edilir. Tanrı Kabil'i gemiden kovmaya çalışır ama Kabil gemiden ayrılmayı reddeder. Ayrıca Tanrı'yla tüm canlıları yok etme kararı hakkında tartışır ve onu bir tiran ve sadist olmakla suçlar. Tanrı kararını savunur ama yarattıklarından memnun olmadığını da itiraf eder. Ayrıca kendisinin ebedi olmadığını, daha ziyade Hiçlik adını verdiği bilinmeyen bir gücün ürünü olduğunu açıklar. Daha sonra, vahyi karşısında şok olan Kabil ve Nuh'un yanından ayrılır. Kırk gün kırk gece sonra yağmur durur ve sular çekilmeye başlar. Tanrı, Nuh ve ailesinin dışarı çıkmasını bekler - ancak Kabil hayvanları dışarı çıkarır ve sonra Tanrı'yla yüzleşerek ona insanların hepsinin öldüğünü ve bu nedenle Tufan'dan sonra Dünya'yı dolduracak yeni bir İnsanlık olmayacağını söyler. Tanrı Kabil'in yalanına çok öfkelenir ve kafası karışır ve onu tekrar lanetler. Ayrıca, yarattıklarını yok etmesini isteyen Hiçlik tarafından kandırıldığını da fark eder. Bunun üzerine dünyayı terk etmeye ve Hiçlik'e dönmeye karar verir.
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,2bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.