Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

268 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İlksöz: Herkesin bir keder ritmi vardır. Roland Barthes'in, annesi ile arasında kuvvetli bir sevgi bağı var. 62 yıllık anne oğul iliskisinin her evresinde bu kuvvetli bağ hiç zedelenmez. Annesinin son zamanlarında, hastalık nedeniyle bakıma ihtiyaç duyduğu anlarda hep yanındadır. Annesinin kaybı da doğal olarak sarsıcı olur. Annesini kaybettigi 25 Ekim 1977 gününün ertesinde 26 Ekim'den itibaren bir Yas Günlüğü tutmaya başlar. Gerçi bu günlük biraz farklıdır. Barthes yazıları için kullandığı boş kağıtları dörde böler. Bunları çalışma masasının üstüne yerleştirir. Yüreği anne acısıyla tutuştukça masadaki bu kağıtlarından birini çeker, içindeki acıyı çoğunlukla tek cümle olmak üzere birkaç cümle ile yazıya döker. Özellikle annesinin kaybının ilk günlerinde bir günde defalarca yazar bu kağıtlara. Duygularını, acısını, yaşadıklarını aktarır. 26 Ekim 1977 ile 15 Eylül 1979 tarihleri arasındadır alınan notlar. İlk başlarda acının tazeliği ile sıkça ve yakın tarihlidir. Sonraları aralar açılır, bazen o aralardan sonra birden yoğunlaşır, bazen o oralarda anlık durum bildirir sanki. Ama hepsi de yaşanan kederin ve yas sürecinin yansımasıdır: başlarda yoğun, sonraları yasa alışma, aralarda gelip çarpan ve sarsan kederli anlar. Duygulardaki dalgalanmalar. Aslında Barthes bu günlerde içine kapanık bir hayat yaşamaz: üniversitede vereceği dersleri hazırlar, yazacağı kitaplar üzerinde çalışır, eşi ile birlikte tatile çıkar... Ama işte o keder hiç yalnız bırakmaz onu, ne yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin, kimlerle olursa olsun. Benzer bir süreci yaşayan benim için çok çarpıcı bir okuma olduğunu en baştan belirteyim. Tamamen bir rastlantı, kitap çağrışımı okuması oldu. Geçtiğimiz günlerde Fournier'in Tek Yalnız Ben Değilim kitabını okurken orada geçmişti kitabın adı. Ben de not almıştım. Merak ettim, aradım buldum ve sonuç. Sonra hayat tesadüflerle dolu diyoruz degil mi.... Barthes'in notlarını okudukça özellikle başlarda çok şaşırdım benzerliklere. Kitabı okumaya devam ettikçe benzerlikler öyle arttı ki. O duygusal dalgalanmalar, geçti alıştık sanki denilen anda gelen sarsıcı artçılar, kabullenmeler, inkârlar, isyanlar, yaşama devam edebilme mücadelesi,  yılgınlıklar, çağrışımlar,insanların duyarsızlıkları, içteki boşluk... ve daha nicesi. Kitabı bitirirken, bu kitabı ben mi yazdım diye düşündüm ciddi ciddi. İki farklı zaman dilimi, iki farklı kültür, anne kaybı sonrası yaşananların neredeyse birebir benzeşimi. İnsanlara verdiği tepkilere kadar aynı. Benim de bu süreçte en çok rahatsız olduğum durumların onun ağzından dökülüşüne bakın. . O daha aramızdan ayrılır ayrılmaz, çevremdekilerin, hayat devam ediyor sözü beni iyice yoruyor.. . Sinirlilik hali. Yok hayır, yas (depresyon) hastalıktan çok farklı bir şey. Neyimin geçmesi isteniyor ki? . Bunların altına Özcan diye büyük harflerle yazasım var. . Bir başka his de hani elimde olsa çevremdeki insanlara bu kitabı okutsam acaba beni anlayabilirler miydi hissi. Çünkü insanlar, bazen yoğun bazen anlık bastıran bu keder sürecini nedense bile isteye yaşadığımızı, kendimizi üzmekten zevk aldığımızı, kendimizi kederli/yaslı göstererek sürekli ilgi beklediğimizi zannediyorlar gibi geliyor bana. Evet, bu yaşta, 5 yaşındaki çocuk gibi ilgi manyağıyım. Şunu ben anlıyorum: kimisi üzüntüsünü bastırabilir, daha çabuk eski hayatına dönebilir -ki bu onun acısının az olduğu anlamına hiç gelmez- kimisi de ne kadar bastırsa da gizlemeye çalışsa da-ki gerek bile yok bence- bunda başarılı olamaz -ki bu da onun acısı daha fazla anlamına hiç gelmez. Sonuçta yaşamın her anında duygusunu gösteren ve göstermeyenler var. İlksözde Barthes'in de dediği gibi "Herkesin bir keder ritmi vardır.". Yani sonuç olarak ya keder ritmime saygı gösterin ya da gölge etmeyin yeter diyesi geliyor insanın. . Sanırım kitap, en çok altını çizdiğim (neredeyse hepsi), alıntı yaptığım (1000k uygulamasını alıntılarla doldurdum ko bazılarını paylaşmadım) kitap oldu. Belki Bukowski'nin Ekmek Arası kitabında, Henry'nin Halk Kütüphanesi'nde kendi yaşamına benzer kitaplar aradığı ve bulduğunda da duyduğu hissin benzerini yaşadım plansız, programsız. İyi mi oldu kötü mü oldu bilemem, keder ritmimiz gelecekte gösterir artık. Benzer durumları yaşayanları daha da fazla etkileyecek bir kitap olsa da bence herkes okumalı. Tavsiyemdir. Kitapla. Sağlıcakla. . Bu süreci ondan alıntılarla şöyle özetlemeye çalıştım ana hatlarıyla. . Yasta 2. Ay Şimdi benliğimde yavaş yavaş şu ciddi (umutsuz) tema yükseliyor: Bundan böyle hayatıma hangi yönü vereceğim? . Yasta 3. Ay Yoğun ve sürekli keder; devamlı aşırı duygululuk. Yas daha da kötüleşiyor, derinleşiyor. . Yasta 4. Ay Ben yalnızlığı istemiyorum ama yalnızlığa gereksinim duyuyorum. . Yasta 5. Ay Yas: Değişmeyen ve zaman zaman ortaya çıkan bir şey olduğunu öğrendim: Aşınmıyor çünkü sürekli değil. . Yasta 6. Ay Gerçekte, aslında, hep şunu hissediyorum: sanki ölmüş gibiyim. . Yasta 7. Ay Anneciğimin artık var olmadığını ve hayatın aptalca devam ettiğini düşünüyorum. . Yasta 8. Ay (Sekiz ay sonra): ikinci yas. . Yasta 9. Ay Herkesin kendi keder ritmi vardır. . Yasta 10. Ay Kederimin içinde yaşıyorum, bu da beni mutlu ediyor. . Yasta 12. Ay-ölüm yildönümü bomboş ev, mezarlık, yeni kabir (çok yüksek, çok masif ona göre, son günlerde ne kadar ufak tefekti); yüreğim yatışmıyor; ruhsuz gibiyim, iç dünyamdan hiç hayır yok. . Yasta 13. Ay Her "sosyallik" onun artık içinde olmadığı ortamın boşluğunu güçlendiriyor. Sürekli "yüreğim kabarıyor". . Yasta 14. Ay Gönül kuruluğu, yürekteki acı, kıskançlıklara eğilim, vb. hiç azalmadan sürmekte: Yüreğimdeki bu şeylerden ötürü kendimi hiç sevmiyorum. . Yasta 15. Ay ... dudaklarımı artık onun kırışık ama canlılığını yitirmemiş yanaklarına bir daha hiç konduramamanın acısı ... . Yasta 16. Ay İnsan unutmuyor, Ama içinize boş bir şey yerleşiyor. . Yasta 23. Ay Keder, hiçbir yerde rahat olamama, ardından gelen bezginlikler, sinirlenmeler ve pişmanlıklar; bütün bunlar Pascal tarafından "insanın sefaleti" deyişi altında belirtilmiş. . . . Sonsöz: [Statülerin birbirine karışması] Aylarca annesi oldum ben onun. Sanki kızımı kaybetmişim gibi (bundan daha büyük acı olur mu? hiç düşünmemiştim doğrusu). . . .
Yas Günlüğü
Yas GünlüğüRoland Barthes · Yapı Kredi Yayınları · 2009259 okunma
·
177 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.