Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Değerli arkadaşlar ve meslektaşlarım küstahlığı göze almadan dişe dokunur bir konuya değinmek istiyorum. Hâlihazırda 20 binden fazla Türkçe öğretmenliği programı mezunu var. 2022'de 552 atama oldu. 2021'de kadro sayısı 1600 küsurdu. Bu sene mülakat getiriliyor. Açılacak kadro sayısının 3 katına kadar aday çağırılacak. Her bir aday için 45 dakika ayrılacakmış. Ortalama 1000 kişi atayacaklarını varsayarsak 3000 aday mülakata girecek demektir. 135.000 dakikalık bir dinleme süreci... Bu, 2250 saat anlamına geliyor. Komisyonlar üçer kişi olacak. Herhangi bir bilgi verilmedi ama âfâki olarak konuşuyorum. Yalnızca Türkçe öğretmenliğinde 10 komisyon kurulsa her biri için 225 saatlik bir değerlendirme sürecinden söz etmiş oluyoruz. Her komisyon günde 8 saat çalışsa yaklaşık 30 günde görevlerini tamamlamış olurlar. 20 komisyon kurulsa iş yükü yarıya iner ama yine 15 gün sürecektir. Unutmayın. Bütün bunlar sadece Türkçe öğretmenliği verileri... Toplamda 20.000 kardo ilan edilebilir. Bu 60.000 kişinin çağırılması ve 45'er dakika dinlenmesi demektir. 2.700.000 dakika eder. Evet iki milyon yedi yüz bin! Bir başka deyişle 45.000 saat ediyor. Yıl cinsinden 5 sene demektir. Kaç komisyon kurup da bu işin içinden çıkacaklar bilmiyorum. Fakat yine de soruyorum: Komisyonun birinci gündeki ruh hâliyle yaklaşık 50 aday dinledikten sonra onuncu gündeki ruh hâli bir olur mu? Sabah saatlerinde uykusunu almış, kahvaltısını yapmış bir komisyon üyesiyle gece eşiyle kavga etmiş, gözünden uyku damlayan, gergin ve bezgin bir komisyon üyesinin akşam saatlerindeki ruh hâli bir olur mu? Premenstrual sendrom içindeki bir üyenin değerlendirmesini, çocuğu hasta olduğu için aklı evde olanın değerlendirmesini diğerlerine nispetle nesnel sayabilecek miyiz? Tabii, bunlar benim tuhaf olasılıklar üzerindeki bazı spekülasyonlarım. Benim teklifim: Bir mülakat yapılacaksa bu eğitim fakültesine girişte öğretim üyelerince yapılsın. Bu mülakatlar da senede bir yinelensin. Kayıt altına alınsın. İtirazlar da üst komisyonlarca değelendirilsin. Tek değerlendirme ölçütü de mülakat olmasın zaten. Sınav performansı, staj performansı vs. pek çok ölçüt de geliştirilsin ama dört sene okuyan insanı, nasıl bir belirsizliğin ve gerginliğin içine attığımızı göremeyecek kadar körleşmiş olamayız herhalde! ● Şuna da değinmek istiyorum (inanın çok tepkiliyim) 4 yıl emek veren ve bu önemin farkına öğretmenlerimi meslektaşlarımı bir kenara bırakıp, Diğer öğretmen diye geçinen gürûha seslenmek istiyorum : Özel bir kurumda sigortasız+yarım gün+ 4 bin lira bir maaşla sürünüp vasıfsız işçi konumunda olan müdürüne yaranmak için dört takla atan, sırf tecrübem olsun diye girip emeğini satan satılmışlara, mesleği itibarsızlaştıranlar orada burada öğretmen diye geçinenler size saygım yok. Mezun olurken ettiğiniz yemini unutmayın (hatırlatırlar). Öğretmenlik şerefli bir meslektir. Şerefimi koruyacağım.
·
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.