Gönderi

724 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Losers
Türk Edebiyatı denince akla gelebilecek başlıca eserlerden biri hem de epey yukarılarda. Öte yandan "postmodern roman nedir" sorusuna verilecek yanıtlardan biri bu olabilir. Bir romanda beni en çok etkileyen şey yazarın dilidir. Sadece bu bakımdan bile benim için çok kıymetli bir eser ve elbette yazar olmuştur. "En çok yarım bırakılan" gibi ifadelere ne gerek olduğunu bilemiyorum insanların magazin etiketlerine olan düşkünlüğünden olmalı. Kitap kalınca ve anlatımıı söz gelimi (çok daha kalın olmasına karşın) "Sefiller" gibi kolayca takip edilen bölümler içermez dolayısıyla 19.yüz yıl romanı okumaya alışık okuyucuların "bu da ne" diyerek yarıda bırakmaları şaşılacak bir şey değil. Yıllar önce kitaba başlayıp üstelik de hakkında "ne güzel yazmış" diye düşünerek ilerlerken ben de (sonra devam etmek üzere) yarım bırakmıştım, bunun nedeni başlarda yer alan şarkı bölümü ve eski Türk toplumuna ait hikayelere bir anlam verememiş olmaktı, o kısmı atlamış okumaya devam etmeye çalışmıştım ancak bu (atlamış olmak) içime sinmedi ve kitabı okumayı o bölümü baştan okumayı da içine alsın diye sonraya bırakmıştım. 20yıldan fazla sürdü , kitabı kaybettim ve yıllar sonra tekrar satın almak zorunda kaldım. Oğuz Atay çok yetenekli bir yazar, kendisi bir çok yazarın olduğu gibi edebiyat eğitimi bile almamış, bir mühendis ve hem de akademisyen, ne kadar ilginç değil mi? Böyle biri kitap yazarak bir çok yazara ilham veriyor. Çok özel bir dil geliştirebiliyor. Bir konuyu neredeyse sonsuz uzunlukta çeşitleyip zenginleştirebiliyor ve bunu yaparken asalak cümleler, uzun tasvirler gibi yöntemlere baş vurmuyor. Bu beni çok etkiledi. Bir çok incelemeyi okudum, Selim'in intihar etmesini saçma bulan bir çoklarını, kimlerin ne acılar çektiği halde kendini öldürmediğini yazanları. İntihar insanların acıların büyüklüğüne göre uygulanan bir şey değildir. Dahası belki öyledir ancak bu acıların büyüklüğü borsa değeri gibi sayısal karşılığı olan bir konu değildir. Selim (kitapta adı konmamış ama) depresyon eğilimli içe dönük biridir. Zaten ona "çok farklı bir çocuk gözüyle, bir dahi çocuk olarak" bakıldığı kitapta defalarca söz edilmiştir. Ancak yaşamayı bilmemektedir bunu da söyler kitapta, diğer insanların büyük rahatlıkla yapabildiklerini o bilmez, bunları öğretmediği için yer yer ailesini suçlar. Herkes için çok basit ilişkilerle nasıl baş edeceğini bilemez. Bunlar onda ağır bir depresyona yol açar, panik atak krizleri geçirir, ne olduğunu bilmediği korkular yaşar, hastalanır, herkesin rahatça yürüdüğü yollarda o tutunamaz herkesin yaşama sarılması gibi o ölüme sarılır. Oğuz Atay belli ki intihar psikolojisini araştırıp yazmış bunları. (Kaldı ki"bunda intihar edecek ne var? "diyenlerin çokluğu Selim'in intiharını yeteri kadar açıklar) Kitabı okumaktan çekinen ama okumak da isteyen varsa onun "korkuyu beklerken" adlı uzun hikayesini okusun, paralel bir hikaye ve üslup, Tutunamayanlar'a iyi bir başlangıç olur. Kitapta bilinç akışı bir süre sonra okuyucuyu yoruyor hele bir de noktalama işaretsiz bölüm 80 sayfa civarında can sıkıcı olabiliyor belki bazı bölümler tekrara izin vermemek için kısa tutulabilirmiş ama üstad böyle uygun bulmuş, en ilgi çekici en heyecan duyarak okuduğum bölüm ise genelev sahnesi oldu. Entelektüel bir romana ilgi duyuyorsanız okuyun çok beğenirsiniz yok 19.yy romanları seviyorsanız olasılık siz de yarım bırakırsınız.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,6bin okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.