Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CyBiSbRt8xi Yaşadığımız evrenin ne kadar geniş olduğunun farkında mıyız? Günlük hayatın meşgalesine kaptırıp giderken, birbirimizi kırarken ve sosyal medyada sonuçsuz bir şekilde yapılan tartışmaları görürken aklımda hep yukarıda sorduğum soru canlanıyor. Çünkü biz gerçekten o kadar boş şeylerle uğraşıyoruz ki, etrafımızdaki evrenin bize sunduğu büyük hikâyeyi kaçırıyoruz. 14 milyar yaşındaki evrenin içindeki toz zerreciklerinden ibaretiz hepimiz. Carl Sagan'ın hem belgeselde hem de bu kitapta dediği gibi: “Geleceğimiz, bir toz zerreciği gibi içinde dolaştığımız Kozmos’u ne denli iyi bileceğimize bağlıdır.” (s. 18) Ne yazık ki, insanoğlu evrende ne kadar küçük olduğunun farkında değil —buna ben de dahilim. İşte bu konuda yardımımıza bu tür kitaplar yetişip haddimizi bildiriyor ve bırakın evrenin merkezinde olmayı, dünyanın bile merkezinde insanın olmadığını kanıtlıyor. Bu bir yana, bizim kendi kendimizin farkındalığını sağlayacak yegane şey merak duyuşumuz olsa gerek. Biz ancak ve ancak merakımız sayesinde kendimizi geliştirebilir ve evrendeki konumumuzu anlayabiliriz. Keza Carl Sagan da Kozmos belgeselindeyken meraklı oluşunun onu nerelere götürdüğünü aktarmıştır bize. İnsan ırkı olarak an itibariyle 2023 yılından sizlere ulaşıyorum. Bu yazdığım şeyleri 2123 yılında birileri okuyor olursa muhtemelen çok ilkel bir araçla yazmış olduğumu düşüneceklerdir. Çünkü gelişimlerin ve teknolojinin hızı hiç durmadan artıyor. Bu da elbette başka bir konuyu daha tetikliyor: Nükleer silahlanma. Stanley Kubrick'in Dr. Strangelove filmini izlemiş olanlar beni daha iyi anlayacaklardır... İnsanoğlunun sonunu getirecek tek şey ancak yine insanoğlunun ta kendisi olabilir. Carl Sagan da bizi bu konuda uyarıyor ve topu hakim siyasi zihniyetlere atıyor: "Yıldızlararası mesaj göndermek, sorunumuzun en kolay bölümünü oluşturacaktır. ABD Kongresi ile Sovyetler Birliği Bakanlar Konseyi’ni Dünya dışı akıllı yaratıkları araştırması için para ayırmaya ikna etmek işin daha zor yanıdır.” (s. 332) Çünkü başka gezegenleri veya evrenleri araştırmak yerine Dünya içerisinde birbirimizi yiyip duruyoruz. Hiçbir sonucu olmayan tartışmaları, yıldızların ötesine gitmeye yeğ tutuyoruz. Bu da bizim asırlarca geri gitmemize sebep oluyor. Misal olarak İskenderiye ya da Endülüs kütüphanelerinde yok edilen kitaplar günümüze ulaşsaydı belki de şu an gezegenler arasında özgürce seyahat ediyor olabilirdik. Elbette insanlık her şeye rağmen çok şey de başardı bu süreçte. Ateşi buldu, yazıyı icat etti, iletişimi çözdü, düşündü, felsefe yaptı, kitap yazdı, buharlı makineyi buldu, birbirini öldürebileceğini öğrendi. Bütün bunların sonucunda Mars'a Perseverance adında bir keşif aracı da yolladı. Şu anda kendisi hâlâ orada yaşam ihtimalinin olup olmadığını araştırıyor. Ne kadar ilginçtir ki, yeni gördüğüm bu videoyla birlikte youtu.be/sCgwxizcpo0?si=... Mars'ta 3,5 yıl önce bir göl bulunduğunu da görebiliyoruz. Teknolojinin bu kadar gelişmesini ve bunun bu tür bilimsel çalışmalarda kullanılmasını çok seviyorum. Carl Sagan'ın da yegane amacı maddi kaynakların bu tür bilimsel çalışmalara ayrılmasıydı. İnsanlığın gidişatı konusunda her ne kadar umutsuz bir tarafta olsam da, kendimizi ve çevremizi bilinçlendirebildiğimiz kadar varız. Bu yüzden dünyanın çoğunluğu bilinçsiz kalacak olsa bile bu yazıyı sonuna kadar okuyan sizler, bilinçlenip bu tür kitaplar okumaya kendinizi verebilirsiniz. Bir kitap okuyan, bir dünyayı okur. Dünyayı okuyan ise evrenin ta kendisini okur nitekim...

Kozmos - Evrenin ve Yaşamın SırlarıCarl Sagan · Altın Kitaplar · 20225.5k okunma

··

4 plus 1

·

7.5k views

Oğuz Aktürk

@distopikokur ·

05 October 2023 22:16

2123 yılında bu incelemeyi okuyan biri olursa neler düşüneceğini merak ediyorum, 1000kitap o yıllarda mevcut olur mu acaba

2 next answer

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Oğuz Aktürk