Gönderi

75 syf.
8/10 puan verdi
Yusuf Akçura'nın "Üç Tarz-ı Siyaset" adlı yazısı hakkında
Yusuf Akçura yazmış olduğu bu eserde Osmanlı'nın yaşadığı olumsuz olaylar neticesinde oluşmuş, oluşan üç siyaset tarzını inceliyor. Tabi biz de bu makaleyi incelerken 1904 yılında yazılmış olduğunu bilelim ki daha isabetli tespitler yapabilelim. Bu üç tarz-ı siyaset nedir? Yazarın sıralamasıyla ilerlersek önce Millet-i Osmaniye (Osmanlıcılık) ile başlarız. Bu tarzın sebeb-i zuhuru güncel Osmanlı sınırları içerisinde; din, dil ve ırk ayrımı olmadan, tıpkı ABD gibi bir Osmanlı birliği kurmaktır. İkincisi Tevhid-i İslamiyedir (İslamcılık). Bu tarzın gerekçesiyse Osmanlı hanedanlığının elinde bulunan Hilafet'in de gücünü kullanarak bir İslam birliği kurmaktır. Üçüncüsü ise Tevhid-i Etrak (Türkçülük). Bu tarzın gerekçesiyse Osmanlı sınırlarında ve şark coğrafyasındaki Türklerle beraber bir ırk birliği oluşturmaktır. Yusuf Akçura bu üç siyaset tarzını detaylarıyla anlattıktan sonra Osmanlı devletinin menfaati açısından bu tarzları değerlendiriyor. Yine aynı sırayla, Millet-i Osmaniye ile başlıyor. Yazarın da belirttiği gibi Osmanlı devletinin menfaati açısından değerlendirildiğinde aralarındaki en yararlı tarzdır. Aynı zamanda da gerçekleşme ihtimali en meşakkatli olandır. Yusuf Akçura neden Osmanlıcılık akımının gerçekleşmeyeceğini beş maddede inceliyor. 1. Olası bir birleşimde yıllardır üstün olan Osmanlı içerisindeki Müslümanlar ve Türkler gayri müslimlere karşı hukuken eşit şartlar altında kalacağı için bu tarza sıcak bakmıyorlardı. 2. Müslüman teba İslam dinine aykırı olarak gayri müslimlerle eşit olmayı kabul etmiyordu 3. Gayri Müslim teba da böyle bir oluşumun içinde bulunmak istemiyordu. Çünkü onların kendi gerekçelerine göre yıllardır Osmanlı Devleti sınırları içerisinde kendilerine karşı bir hoşgörü görmemişlerdi. 4. Böyle bir oluşumun Osmanlı Devleti açısından olumlu yönleri çok olacağından baş düşman Rusya ve onun küçük ortakları olan balkan devletleri de bu oluşumun karşısında olmak için ellerinden geleni yapmaya hazırdı. Tabi bu maddede Osmanlı devletinin güncel zayıflığını da göz önünde bulundurmak gerekir. 5. Avrupa da böyle bir oluşumun hıristiyan halk açısından kabul edilemez olduğunu ileri sürerek bu oluşumu desteklemiyordu. Onların temel gerekçesi hıristiyan bir toplumun ne şartlar altında olursa olsun Müslümanlar tarafından yönetilmemesiydi. Her ne kadar bu oluşum Osmanlı için en olumlu yönetim şekli olduğunu savunsak da yukarıdaki maddeler gerekçesiyle bu oluşumun gerçekleşme ihtimali çok düşüktür. Öyle ki yazarımız iktidardaki her zat dahi olsa bile bu kadar engelleri aşabilmelerinin güç olduğunu belirtmiştir. Tevhid-i İslam'a gelirsek bu tarzın tatbiki halinde Osmanlı sınırları içerisinde Müslim ve gayr-ı Müslim ayrılıkları oluşacak aynı zamanda Müslüman olmayan Türkler arasında da ırk birliği olmasına rağmen ayrışmalar oluşacaktı. Bu siyaset tarzını Osmanlı'nın menfaati açısından değerlendirdiğimizde oluşabilecek olan sıkıntılar Osmanlının zararına olacaktı. Türkçülük akımına gelirsek bu siyasetteki en büyük sorun şüphesiz ki Türklerin birbirlerinden bihaber olmasıdır. Türkler geçmişini unutmuş durumdaydı. Diğer bir sorun ise Osmanlı sınırları içerisindeki Türk olmayan topluluklardır. Yine Osmanlı'nın menfaati açısından değerlendirildiğinde Türk olmayanların çıkaracağı isyanlar sonucunda oluşabilecek toprak kayıpları Osmanlı'nın gerilemesine sebep olacaktı. Yazarımız bu üç siyaset tarzını önce anlatıp sonra inceledikten sonra yazmış olduğu son sözlerini ben de kendi yazımdaki son sözüm yapmak istiyorum. "Hülasa öteden beri zihnimi işgal edip de, kendi kendimi ikna edecek cevabını bulamadığım sual, yine önüne dikilmiş cevap bekliyor. Müslümanlık, Türklük siaysetlerinden hangisi Devlet-i Osmaniye için daha nâfi' [yararlı] ve kabil-i tatbiktir [uygulanabilirdir]?
Üç Tarz-ı siyaset
Üç Tarz-ı siyasetYusuf Akçura · Kaynak Yayınları · 190756 okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.