Gönderi

Gérard de Nerval: üzerine bir inceleme.
Düş ile gerçeği tekleştirerek sürrealizm, romantizm ve sembolizm akımlarına öncülük etmiş nevrotik sanatçı. Hem şair, hem oyun yazarı, hem de seyyahtır. Oryantalizm’e arka çıkan ilk avrupalı seyyah. Fransız seyyahlar: la martine’in , flaubert’in, gautier’in, andre gide’nin doğu geleneğini sadece egzotik bulup kimlik olarak aşağılamayı tercih eden yanlı perspektifinin aksine, doğu medeniyetini, kendi öz değerleri içinde değerlendirmiştir. Nerval’in ruhsal durumunu melankoliyle, bazen şizofreniyle tarif edilir. Şizofreni onun durumuna uymaz görünüyor, nerval öykülerinde varsanılarını, algılarını, düşleri ve düşünceleriyle birlikte oldukça iyi yansıtmıştır. Nerval için: psikotik olduğunu söylemek ağır kaçar. Madde kullanımı söz konusu bu onun çağında da yaygındır, sanatçılar tarihinde de yaygındır. Nerval’in karanlık, iltihaplı zihninin üzerine bir de uyuşturucu bağımlılığı bulunuyordu bu durum onu çoğu zaman derin bunalımlara sürüklemiştir. Hatta intiharından önce birkaç kez akıl hastanesinde tedavi görmüştür. (sanırım üç kez akıl hastanesinde yatırılıyor) Nerval’in eserlerine, şiirlerine baktığınızda hermetizm’in izlerini görürsünüz. Nerval: şiirlerini geçirdiği nöbet halleri ve gel-gitler arasında yazardı. Hatta kendi deyişiyle: “ilham perisi, içime tatlı dilli bir tanrıça gibi girer, ama oradan bir cadı gibi, ıstırap içinde, inleye inleye çıkar.” Nerval'in sylvie'si ise; bir kitap değil, olağanüstü tasvirlerle uyku ile uyanıklık arasında sunduğu düşsel bir dünyadır. kelimelerden değil, tüm zaman ve mekânlara yayılmış, bazen toplu bazen dağınık, parça parça birikmiş düşlerden diğer bir deyişle kelimelerin düş gücünden oluşur. marcel proust, andré breton, t. s. eliot, joseph cornell ve umberto eco gibi yazarların tutkun olduğu bu eserin tüm metni; düşün düşlendiği anlar uğruna bir düş makinesine çevrilmiştir. Nerval: eserlerinde kendi iç dünyasını yansıtır. Sıradan bir insanın anlayamayacağı halüsinasyonları betimler. Nerval’in şiirleri aynı zamanda romantik deizm içerir. Nerval’in ruhu: acıdan, ıstıraptan ve melankoliden besleniyordu. Nerval, sanatsal olarak sembolizm’in ve sürrealizmin doruk noktalarındandır. Henüz 19 yaşındayken goethe’nin faust’unu fransızcaya çevirmiştir. Goethe bu çeviriyi çok beğenmiş ve yazdığı bir mektupta nerval’e şöyle söylemiştir: “je ne me suis jamais si bien compris qu'en vous lisant" (senden okuyana kadar kendimi hiç bu kadar iyi anlamadım.) hem sylvie'de hem aurelia'da onun büyük aşkı aktrist jenny colon'dan izler varmış. ama aurelia daha çok çocukluk arkadaşı adrienne oluyormuş. jenny colon 1838'de bir flütçüyle evlenip peşpeşe gürbüz çocuklar doğurmuş. 1855 yılında, 47 yaşındayken paris’te bir parkta ilk aşık olduğu kadını(jenny colon) ailesi ile birlikte piknik yaparken görür. Çocuklarıyla mutlu olan babanın yaşamını kıskanarak tekrar bir bunalım içine girer. Yine başka bir görüşe göre de: ilk aşkını, kocası ile beraber balkonda çocuklarıyla yemek yerken gördüğüdür. Teyzesine “bu akşam beni bekleme, çünkü gece siyah ve beyaz olacak” mısralarını içeren bir not bırakır. Nerval kendini kravatıyla bir sokak lambasına asar. O’nu görmeye gelen şairler, nerval’in asılmış bedeni karşısında saygı duruşuna geçerler. İntiharının ardından cebinde aurelia’nın son sayfası bulunur. Baudelaire: nerval’in ölümünün ardından öldüğü sokağı gördükten sonra: “ Il a rendu son âme dans la rue la plus sombre qu'il a pu trouver.” Yani: “bulabildiği en karanlık sokakta ruhunu teslim etti.” “çıldırmamak işten değil! hafif ışığın, durgun, ölü bir sudaki sazlıklara kaçışı gibi, bir bilinmeyenin çekim alanında çaresiz çırpınıp duruyormuşum.”
·
1 artı 1'leme
·
1.219 görüntüleme
Onur Bayazıt okurunun profil resmi
sefa kaplan’ın nerval için yazdığı şiirini bırakıyorum. “fenerin ucunda nerval sallanıyor, kravatına bağlayıp asmış kendisini, tesadüfen görüyor yoldan geçen bir polis, böyle bir intihara ilk kez tanık oluyor paris.” 📌 youtu.be/JRM6aWuvGqM?si=...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.