Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Zeytindağı
Zeytindağı
Zeytindağı
Falih Rıfkı Atay
Falih Rıfkı Atay
Zeytindağı
Zeytindağı
ZEYTİNDAĞI Öncelikle bu yazının bu zamana denk gelmesi son yaşananlardan kaynaklı bir şey değildir. 1 ay önce yazdığım ve beklettiğim bir yazıdır. Bu pazar günüde 1000Kitap’ta yayınlamayı düşünüyordum. Arkadaşım Y.K bahriye çatanası içinde Büyükada’ya giderken sordu: -Paşam, söyler misiniz, bu harbe niçin girdik? Ve üç dört yıl içinde bunalttığı bir nefesi boşalmış gibi ohlayarak bekledi. İşte cevap: -Aylık vermek için! Ve ilave etti: -Hazine tamtakırdı. Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli ya öbür tarafla birleşeli idik. Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte böyle biter. (S.117) İşte bir imparatorluğun tarihten silinmesine az kalmıştı... Falih Rıfkı Atay Falih Rıfkı Atay doğum tarihi tam bilinmemekle beraber birkaç ayrı tarih verilir. İstanbul’da doğmuştur ve ilk yazı ve şiirlerini daha genç bir idadi öğrencisiyken yazmıştır. Öğrenimini Hüseyin Cahit Yalçın’ın müdürlük yaptığı Mercan İdadisin‘de ve sonrada Darülfünun Edebiyat fakültesinden mezun olur. Gençliğinde Servet-i Fünun dergisini gençler için olan ek sayfasında yazılar yazdı. 1912 yılında Tanin gazetesinde yazdı. Meşrutiyetle birlikte İttihat ve Terakki Cemiyetinde bulunan Falih Rıfkı Atay, Talat Paşa’nın hususi kalem memurluğunu yapmış, Cihan Harbi’nde de Cemal Paşa’nın kâtipliğini yapmıştır ve burada ciddi deneyimler kazanmıştır. Mütareke Dönemi, Kurtuluş savaşının yanlısı olmasından Kürt Nemrut Mustafa Divanı adıyla anılan mahkemede idam istemiyle yargılandı. Savaş meydanında ki galibiyeteler neticesiyle bu tutumdan vazgeçilir. 1922'de Tetkik-i Mezalim Heyeti içinde Halide Edip Adıvar , Yakup Kadri Karaosmanoğlu… gibi kişilerle Batı Anadolu’da Yunan ordusunun talan ettiği yerlere gitmiştir. Savaş sonrası yazılarına devam etti ve siyasi hayata Mustafa Kemal isteği üzerine meclise milletvekili olarak girdi. Zeytindağı, Osmanlı İmparatorluğunun Kudüs’te ki son yıllarını oradan çekilme sürecinde yaşananları, Cemiyet içinde bulunan kişilerle olan anıları ve yeri gelince yaptığı eleştirilerle den oluşuyor. Kitabın yazılma amacını ise baştan bize uzatmadan zaten anlatıyor. ’Biz, şimdi kırkına yaklaşanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun son gençleriyiz. 1914'te üç, beş, yedi yaşında bulunan çocuklar, bugün, yeni Türkiye'nin gençleri olmuşlardır ve hatıralarında imparatorluktan hiçbir iz kalmamıştı, işte onlara, saltanatın, Suriye'de, Filistin ve Hicaz'daki son yıllarını anlatmak istiyorum.’’ (s. 7) ARAPŞACI Araplar diğer birçok ulus gibi self determinasyon istemektedir ve bu zamanda İmparatorluk birçok toprağını kaybetmiş geriye sadece Anadolu ve Arap Yarımada’sı kalmıştı. Savaşı fırsat bilen İngilizler ve Araplar İmparatorluğa karşı ayaklanmış ve halifenin cihat çağrısına birçok Arap kabilesi uymamıştır. Bu ayaklanmalarda her iki taraf içinde trajik ve tarihe acı bir şekilde geçen birçok şey vardır. Bunlarını etkisi her iki tarafta da hissedilmektedir (tartışma konusu olabilir). Burada bunları Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı gözünden yazacağım. ‘’Suriye, Filistin ve Hicaz’da: -Türk müsünüz? Sorusuna birçok defalar olan cevabı: -Estağfurullah! İdi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.’’(s. 42) ‘’Biz harp devam ettiği kadar hiçbir vergi almadık; bilakis Havran’ı altın ve nişana boğduk. Halep’ten Aden’e kadar süren o koca memlekette bir Arap meselesi vardı zannetmeyiniz. Arap meselesi denen şey Türk düşmanlığı hissi idi.’’(s. 45) Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı’nda Araplara karşı birçok zaman sert eleştireler anılarını anlatıyor fakat farkında olmamız gereken bir husus var: Falih Rıfkı Atay bir Osmanlı subayı olarak bölgede bulunuyor yani tabii olarak her anlamda objektif olacağı söylenemez. Bunun yanında burada halk tarafından işgal orduları komutanı(Kitapta kendisi bunu söylüyor.) gibi görülen Cemal Paşa’nın yanında bulunuyor. -Cemal Paşa Savaş Dönemi Politikası ve Arap Halkı Cemal Paşa’nın adını çok duyuyoruz Cemal Paşa, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin önde gelen asker kanadından olan bir isimdir. Enver Paşa kadar olmasa da ordu içinde ciddi bir nüfusu vardı. Cemal Paşa savaşın ilk zamanı bahriye nazırı olmanın yanı sıra 2. Ordu komutanı olarak vazifesini ifa etmiştir. Sonradan da Suriye ve Batı Arabistan Orduları Genel komutanı olmuştur. Burada Cemal Paşa ‘bir taraftan zor, bir taraftan imar ve ıslah siyasetleri kullanarak, Araplık cereyanını durduracağı fikrinde idi.’(s. 49) Cemal Paşa orada bu fikir için yaptıklarından Arapların adını duyunca küfür edeceği ve korkacağı biri olmuştur. Birçok sert önlem almış birçok idam birbirini takip etmiş hatta dolayı Araplar içinde masallaşmıştır. Kitaptan bir örnek olarak: ‘’Fakat Cemal Paşa için artık herkesin bildiği büyük bir rütbe ve nüfuzdan başka masallaşmış hükümler bile vardı. Suriye’de derlerdi ki, eğer Cemal Paşa biriyle görüştüğü zaman burnunu kaşırsa sürgün düşünüyor, sakalını kaşırsa, affedip etmemeyi düşünüyor, demektir. Yalnız bıyık burmasından korkunuz, o zaman bu görüşmenin ölüme kadar yolu var.’’(s.56) Cemal Paşa burada gördüğü sorunun önüne geçememiş. Halkın nefretini kazanmış ve oradan mağlup olarak çekilmiştir. Paşa cemiyet içinden de bu olanlardan dolayı eleştiri almış Kazım Karabekir’den bir örnek olarak: *Tâlat Paşa daha evvel Enver’le Cemal Paşalar ise hemen birbirini takiben şehit olunmuşlardır. Harbi-i Umumi’ye vakitsiz lüzumsuz girdiler ve lüzumsuz israfta bulundular. Türk kanı ve Türk altını pek lüzumsuz zamanda ve yerlerde seller gibi aktı. Devamında Kazım Karabekir, Cemal Paşa’yı eleştirmeye devam eder. Cemal Paşa hakkında bölgedeki dedikodulardan birini daha Falih Rıfkı bize yazıyor: Cemal Paşa’nın hükmü ve nüfuzu arttıkça dedikodularda da çoğaldı. Kumandan her Cuma günü selamlığa gider ve alayını, âdeta Halife alayı gibi zengin ve gösterişli tutardı. Başka törenlerde de pek şatafatlıydı -Acaba isyan ederek krallığını mı ilan edecek ? gibi rivayetler bu yüzden yayılıyordu. Bir aralık , İttihatçı liderlerden Talât Paşa’nın yakını İsmail Canbolat bir teftiş seyahati yapmaya bile kalktı. Cemal Paşa kendini geri çevirtti. (S.92) Portreler Falih Rıfkı bize yakın tarihten olan simaların birbiriyle olan kendisiyle olan ilişkileri hakkında da bilgilerde sunuyor bunlara örnek isimler olarak: Cemal Paşa , Talât Paşa, Said Halim Paşa, Bahattin Şakir, Enver Paşa, Halide Edip… Yukarıda verdiğim örneğin devamında Cemal Paşa , İsmail Canbolat Bey’e bir mektup yazar: ‘’Bana gayet mevsuk olarak haber verdiler ki, sen bazı mahafilde benim ipek meselesi alışverişinden komisyon aldığımıdan bahsediyormuşsun. Evvela bu komisyon almak meselesi katiyen yalandır ve onu zannedenler ve söyleyenler ancak alçak olabilir. Saniyen ben kabahatleri yalnız aldıkları emri ifa etmekten ibaret olanların değil , namus ve şerefime alçakça tecavüz edenlerin kafalarını patlatmak için tabancasını istimal etmesini bilenlerdenim. Seninle aramızdaki rabıta ve münasebetleri bugünden itibaren kamilen kırmış olduğumu beyan ederim.’’(S.92-93) Bundan sonra ise elimizde Cemal Paşa tarafından Talât Paşa’ya karşı tepki gösterdiği bir mektup var burada Cemal Paşa’nın aslında gözünün pekte yukardan çekinmediğini görüyoruz. Ama Talât Paşa ile aralarında geçmişten gelen bir tartışmada olduğunu biliyoruz. Falih Rıfkı bundan da bahsediyor. SON Son olarak her şeyi toparlamak gerekirse Falih Rıfkı Atay genel anlamda Zeytindağı içerisinde Kudüs’te ki Türklerin nasıl gittiği ,orada bulunmak için ne mücadele verdiklerini, Araplar ile yönetim arasında ne olduğunu… gibi bir çok kalemde bize fikirlerini aktarmakta ve bu fikirler hâlâ toplum içinde kabul görmekte ve ciddi azımsanamayacak bir sayıya ulaşmış durumdadır ki politikaya dahi yön vermiştir şuan ki haliyle. Üç tabur, ah üç tabur. Nebi Samoil siperlerinde Kudüs için kan döken Türk askerlerine bu kadarcık yardım edemiyoruz. O yıl Galiçya topraklarında döğüşmek için yirmi bin lüzumsuz Türk bulmuştuk. Bir yığın Anadolu çocuğunu, yurttan kopmuş, uzak Medine içinde, iskorpite ve çöle yediriyorduk. Bir sabah kumandanın odasına girdiğim zaman gözlerinin ağlamaktan yorulmuş olduğunu gördüm: Kudüs, İngilizlerin elinde idi. Oradaki son Türklerin nasıl kahramanca vuruştuklarını masanın üstünden aldığım şifreli telgraftan okudum. Kudüs’ü İsrailoğulları gibi bırakmadık; Türkler gibi bıraktık. Nebi Samoil üstünden Müslüman veya Hıristiyan mabetlere doğru inenler, Türklerin son gününü hatırlayacaklardır. Karargâhın içinde: “Kudüs düştü!” sözü ölüm haberi gibi yayıldı. Daha şimdiden Beyrut’a, Şam’a, Halep’e gözyaşlarımızı hazırlamak lazımdı. Artık yalnız Anadolu’yu ve İstanbul’u düşünüyorduk. İmparatorluğa, onun bütün rüyalarına ve hayallerine, Allahaısmarladık! 1516’da başlayan Osmanlı’nın Kudüs hakimiyeti aradan 101 yıl sonra 1917’de son bulmuş. 1917’de sadece Osmanlı hakimiyeti son bulmadı 1516’dan da önce olan Türk hakimiyeti bitmiş oldu. Falih Rıfkı’nın kitabından bir alıntı olarak aşağıda göreceğiniz üzere ‘‘ Halep’ten ve hepimizin kardeşi Memduh’tan başka bir şey kaybetmedik’’ ‘’Kardeşim; Katya’da Halep’ten ve hepimizin arkadaşı Memduh’tan başka bir şey kaybetmedik. İngilizler çok kuvvetli idiler. Fakat en çok beni meyus eden nedir, biliyor musunuz? İngilizler ferah içinde, biz değiliz. Onlar sağlam, iklime göre yapılmış esvaplarıyla, her gün tam yem alan güzel atlarıyla, lüzumsuz ölümler için ön saflara atılmış müstemlekat askerleriyle geliyorlar. Biz bazen kış, bazen yaz esvabı giyiyoruz. Atlarımız zayıf, adedimiz az ve her ölen neferi yüreğimizden veriyoruz. Ölen, eskiyen, yırtılan her şey, canımızdan, memleketimizden bir şey…İngilizler öyle mi ? Hiçbir ziyan yok ki, biz kolayca yerine koyabilelim ve onlar koymasınlar.’’ …Temmuz 1332 (s.156) Yüzme bilmeyen bir kıt’a tulum takınarak, Kanal’a atıldı. Bizim kenardan dişlerine kadar silahlı olarak suya giren bu Anadolu çocukları, öbür kenara esir olarak çıktılar. İngilizler bu askerleri soyup güneşte kuruttuktan sonra, Halife ve imparatorluğu tezyif (alaya alma) için, Kahire sokaklarında çıplak dolaştırıldılar.(s.131) * Kazım Karabekir, İstiklâl Harbinizde Enver Paşa ve İttihat ve Terakki Erkânı,4.Basım(İstanbul, Yapı Kredi Yayınları ,Şubat 2020)302-303.
Zeytindağı
Zeytindağı
Zeytindağı
ZeytindağıFalih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 201110,1bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
430 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.