Gönderi

311 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kemal Tahir okumak çok, çok büyük bir keyif. Sadece bu toprakların insanının hakkını verebileceği bu usta kalemi okumak, verdiği muazzam edebi zevkin yanısıra, bu topraklarda her daim var olan ve hiç yok olmayacakmış gibi görünen bir dolu iç çatışmanın sebebini anlamak için de büyük bir fırsat. Kimsenin istediği kalıba sokamadığı için bütünüyle sahiplenmediği bu büyük yazar, bize, bizim milletimize en iyi ayna tutan yazar aslında. Görmek istediklerimizi değil de olanı gösteren; bahanelere sığınmadan iyisi-kötüsü ile inançlarımızı, gelenek-göreneklerimizi, değer yargılarımızı ortaya seren; güzellemeler yapmak yerine -kimi zaman çok acı da olsa- gerçeklerle yüzleşmemizi sağlayan yazar. Sağırdere-Körduman serisi, Kemal Tahir’in “Göl İnsanları“ ile birlikte ilk yayınlanan romanlarından. Çankırı Cezaevinde geçen yılları boyu gözlemlediği bir mahkumdan esinlenerek yazmış bu romanlarını Kemal Tahir. Sağırdere’de bizi Çankırı’nın Yamören köyünde yaşayan 15 yaşındaki Mustafa ve can-ciğer arkadaşı Pelvan Vahit ile tanıştırıyor. Mustafa köyün varlıklı denebilecek ailelerinden birinin oğlu; babası Kulaksız Yusuf yıllarca yoksulluk içinde sığırtmaçlık yapmış ama, ikinci karısına miras kalan bir kaç tarla sayesinde belini doğrultmuş. Büyük oğlu Murat’ı kasaba mektebinde okutmuş; her ne kadar okulda hocasının saçmalıklarla kafasını bulandırdığını düşünse de köyün en kültürlüsü olan, adaletli, sözü dinlenir, saygı duyulur bu oğlu sayesinde kendi saygınlığı da, havası da artmış. Yine de ikinci oğlan Mustafa’yı -bu evlatları zehirleyen hocalara kızgınlığından- okula göndermek istememiş; 15 yaşında ergenliğinin baharındaki bu tembel oğlan Pelvan Vahit ile birlikte köy kızlarının peşinde sürtmekte. Pelvan Vahit ise, adı üstünde, güçlü kuvvetli bir pehlivan. Ama bir garip oğlan. Dul, yoksul bir ananın tek oğlu. Onun bunun tarlasında çalışıp kırk yılda bir güreşten kazandıkları ile ayakta kalma savaşı veriyor. Mustafa ile Pelvan’ın yanlarında, evli-barklı koca adam olmasına rağmen o da bir nevi yaşam savaşı veren, sözüne güvenilmez, dolandırıcı, hırsız, uyanık ve vicdansız Topal İsmail var. Kemal Tahir bu üçlünün günlük hayatını, muhteşem dialoglarla, içten, kusursuz aktarıyor. Köydeki günlük hayatı, gelenek-görenekleri, iktidar savaşlarını, kadın-erkek ilişkilerini, bir dolu farklı adeti ile düğün ve cenazeleri sanki biz de oradaymış gibi izliyoruz sayesinde. İmece ve kutlamalar hoşumuza gidiyor, kadına yapılan kötü muamele canımızı sıkıyor, 13 yaşında kızların 40lık adamlara ikinci karı olarak satılması sinirimizi bozuyor, bunca din-ahlak-namus lafının ortasında yasak ilişkilerin çokluğu şaşırtıyor. 50 evlik bu küçücük dünyadaki küçük çıkar çatışmaları, bir avuç buğday ya da eski bir ayakkabı uğruna edilen hakaretler, yakılan canlar da üzüyor bizi. Diyaloglar; o lafı oradan oraya çeviren, karşısındakini dinlemeye değil de laf ile dövmeye yönelik muazzam çaba ve dedikodunun o korkunç hali ise dehşet veriyor. Bu ilk romanda Mustafa ile Pelvan kendilerine yüz vermeyen kızların peşinde dolanmaktan sıkılıp nasıl para kazanabilecekleri üzerine kafa yoruyor ve gurbete gitmeye karar veriyorlar. Çıkar çatışmasının öne çıktığı gurbet hayatı, elbirliği ile hareket edip güçlenmek yerine birbirinin kuyusunu kazmaya teşne bu cahil insanların küçük dünyasının da bir özeti sanki: Bir avuç para uğruna ilk önce en yakındakilerin kuyusu kazılıyor, başkasının hakkını en çok ağzından dua düşürmeyenler yiyor, herkesin birbirini paçasından çektiği bu varolma savaşında sadece şans yüzüne gülenler başarılı oluyor. Nitekim güçlü kuvvetli Pelvan talihsiz bir kaza sonucu eli boş geri dönerken, ufak-tefek tıfıl Mustafa iyi yürekli ustası sayesinde taş ustası olup çıkacak. Saraylı bir ailenin konaklarda büyümüş, Galatasaray’da okumuş kültürlü oğlu Kemal Tahir, toplumcu gerçekçi yazarların genelde yok saymaya çalıştıklarını, hepsinden daha doğru ve daha objektif biçimde, seriyor önümüze. Cahil bir toplumdan yedi düvele meydan okuyacak kudretli bir devlet yaratmayı şiar edinen o ilk dönem cumhuriyet idealistlerini de, üzücü de olsa, gerçekle tanıştırıyor. Toplum bu: Murat’a saygı da duysalar, onun dürüstlüğüne, namusuna kefil de olsalar, onun gösterdiği yoldan gitmeyi istemiyorlar. İyileştirmek, geliştirmek hedefi iyi, güzel de; önce mevcudu anlamak lazım. İşte, anlatmaya çalışıyor büyük usta.
Sağırdere
SağırdereKemal Tahir · İthaki Yayınları · 2006679 okunma
··
406 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Sevgili
AkilliBidik
AkilliBidik
Bu muazzam tahlilin üzerine kurabileceğim tek cümlem var heybemde: “Senin gibi bir dosta sahip olmak, benim için büyük bir gurur..”
AkilliBidik okurunun profil resmi
Canım benim, senin gibi bir edebiyatçıdan bunu duymak da benim için çok büyük bir gurur😍 Kemal Tahir’i senin gibi okuyan ve anlayan birinden böyle bir yorum, diploma sayılır benim gibi bir amatör için. Beğenmene çok ama çok sevindim 😀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.