Gönderi

_Kendini bil! Görevinle, kalbinle bağlantı kurarak, bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu, davranışlarının kaynağının güvenilir mi güvenilmez mi olduğunu bil. Kalbin karmaşık derinliklerine girmeye çalışan ahlaksal kendini biliş, insansı bilgeliğin başlangıcıdır. _Deneyimler bilgi yaratır ve bu deneyimlerin içeriği de duyu organlarına bağlıdır. Eğer gözümüzün yapısı farklı olsa tüm deneyimlerimiz farklı olurdu. Bilgilerimizin de içeriği farklı olurdu ve sonuçta, oluşturacağımız tüm üst düzey kavramlar da bunları temel alacağından, bu duyu organlarının yapısına bağlıdır. Bundan hareketle madem deneyimler duyularımıza bağlı, demek ki biz bir nesnenin gerçek halini algılayamıyoruz. İşte bizim algıladığımız dünyaya fenomenler dünyasıdır. Nesnelerin özlerinin oluşturduğu dünya da numenler. Biz doğuştan hiçbir bilgi getirmesek bile (a priori) yine de tüm bilgiler deneyimlerden kaynaklanmaz. _Tanrı, adaletin yanında yer alır. _Metafizik, duyularla anlaşılabilen bilgiden, duyularla anlaşılmayan bilgiye akıl yoluyla geçme bilimidir. Metafiziği gereksiz ya da olmasa da olabilen bir şeymiş gibi görmekten çok uzağım, öyle ki belirli bir zamandan beri metafiziğin doğasını ve onun insanla ilgili bilgiler arasındaki özel konumunu gördükten sonra, insan cinsinin gerçek ve kalıcı mutluluğunun bile ona bağlı olduğuna ikna oldum. _Metafizik, asıl gerçek felsefedir. _Metafizik, insanın ona ne kadar yaklaştığının yalnızca varsayılabildiği, sınırsız bir denizdir. _Metafizik, dinin temeli olamazsa da, her zaman için dinin koruma kalkanı olarak kalmalıdır. _Duyu nesnelerini kendi özlerinde nasıl olduklarıyla değil, bize nasıl göründükleriyle ancak tanıyabiliriz. _Aydınlanma, insanın kendi başına düşünmesi, kendi aklını kullanmaya cesaret etmesidir. Aydınlanma, ergin olmayışından çıkıştır. Ergin olmayış, aklını hiç kimsenin etkisi altında kalmadan kullanamama yeteneksizliğidir. Kendini birilerinin yardımı olmadan idare etmenin nedeni; düşünme yetisinin eksikliğinden değil, tersine karar ve cesaret eksikliğinden kaynaklanırsa bu ergin olmayış özünden sorumlu olur. "Sapere Aude* ! Kendi aklını kullanma cesaretini göster!" _Aklın ülkesi bir adadır ve doğanın kendisi tarafından değişmez sınırlara hapsedilmiştir. Burası, keşifler için coşan denizcileri, hiçbir zaman vazgeçemeyecekleri macera tutkuları ve hiçbir zaman sonlandıramayacakları umutlarıyla aldatan, geniş ve fırtınalı bir okyanus tarafından kuşatılmış, bazı sis ve eriyen buz kümelerinin yeni alanlar açtığı hayalin oturduğu yer olan hakikat ülkesidir. _Tanrı’nın olduğunu söyleyen, bildiğinden daha fazlasını söyler, bunun aksini söyleyen de öyle. Bu da şarlatanlıktır. Bundan, hiçbir zaman olası tecrübe sınırlarının dışına çıkamayacağımız sonucu çıkar çünkü bilgi alanı, duyu nesnelerinden daha öteye ulaşamaz. _Hiç kimse, bir Tanrı'nın var olduğu görüşünü çürütemez. Bundan emin olabilirim. _Eğilim, kör ya da kölemsidir, O eğilimler değişir ve geride büyük bir boşluk bırakırlar. Akıllı bir varlık için her zaman rahatsız edicidirler ve bu varlık bu eğilimlerden derhal kurtulmayı başaramazsa, o zaman eğilimler bu varlığın kurtulma isteğini elinden alırlar. _Doğanın bütün güçleriyle kavgaya girmeye cesaret eden ve onlar senin ahlaksal yasalarınla çatışmaya girdiklerinde onları mağlup eden içindeki şey nedir? _Tembellik ve korkaklık, ergin olmama durumlarıdır ve çok rahat şeylerdir. _İnsanın akıllıca ne sorması gerektiğini bilmesi, zeki ve anlayışlı olmanın büyük ve önemli bir göstergesidir. _Hiç kimse bilgelik okulunda yetişmez. _Akıl, görüngüler dünyasını yani gerçekliği hiçbir zaman terk edemez. Aklı aşan her şeyde, "kendinde şeyler dünyasında ve metafizikte hepimiz körüz. Gerçek dünyayı kavramamızı sağlayan kategoriler, sadece sonlu kavramlardır ve duyularla algılanabilir olanın ötesinde, nelerin yer aldığı konusunda bir bilgi sunmazlar. Tanrının varlığını kanıtlamak bu yüzden olanaksızdır. _Şimdiye kadar tüm bilgilerimizin nesnelere göre düzenlenmesi gerektiği kabul ediliyordu, ama tüm çabalamalar bu ön koşul altında boşa gitti. Bu sebeple bir kez de, nesnelerin bilgilerimize göre düzenlenmesi gerektiğini kabul ederek, bunda daha da başarılı olup olmayacağımız denenmelidir. Bu haliyle konu tüm yıldız aleminin onu izleyenlerin etrafında döndüğünü kabul ederek gökyüzünün hareketleriyle ilgili yaptığı açıklamaların başarısızlığından sonra bu kez de izleyicilerin dönmesini sağlayıp buna karşın yıldızların rahat bırakılmasını isteyen Kopemik'in ilk fikirleriyle benzerlik taşımaktadır. _Giriş_ _Kendi Gücün_ _Bilim, bilgi sahibi olmak demek, bilgelik ise insanı tanıma sanatıdır. _Beden sadece ruhun biçimidir. _Kategoriler, düşünmenin koşullarından başka bir şey değildirler. Olası deneyimler için anahtardırlar. _Gerçek düşünme yetisi, deneyimli yargı gücü ve derinlikli akıl, entelektüel bilgi gücünün kapsamını belirlerler. _Doğanın kurguladığı her şeyin bir amacı vardır. Zehirler bile, öz sıvılarımızda üreyen diğer zehirleri yok etmek için hizmet verirler. _Eleştirel felsefe, sistemler kurma ya da yıkma çabalan değildir, barınacak bir yer bulmak için çatısız bir ev oluşturmak da değildir, tersine insanın akıl gücünün araştırılmasından buluşlar yapmaya başlamak ve amaçsız ve anlamsız akıl yürütmelerden kaçınmaktır. _Kuşkuculuk ne kadar zararlıysa, kuşkucu yöntem de bir o kadar yararlı ve amaca uygundur. _Kozmopolit anlamda felsefe alanı aşağıdaki şu sorunlarla uğraşır: Birincisi; neyi bilebilirim? İkincisi; ne yapmalıyım? Üçüncüsü; neyi ümit edebilirim? Dördüncüsü; insan nedir? İlk soru metafiziği, ikincisi ahlakı, üçüncüsü dini, dördüncüsü de antropolojiyi ilgilendirir. _Kendi Sınırın_ _Tüm insanların kolayca anladıklarına inandıkları şeylerden en az şeyi anladığım hususundaki anlama zayıflığımı bir sır gibi saklamayacağım. _İdealistlerin önermesi şöyledir: Duyu ve tecrübelerle elde edilen tüm bilgiler hayalden başka bir şey değildir ve gerçek, sadece salt düşünce gücünün ve aklın ortaya koyduğu fikirlerde gizlidir. Benim İlke şudur: "Salt, düşünce gücü ya da salt akılla elde edilen şeylerle ilgili tüm bilgiler, hayalden başka birşey değildir ve gerçek sadece tecrübede gizlidir." Bu görüş aslında İdealizm' in tam zıttıdır. Benim, sözü edilen eleştirel İdealizm'im büsbütün kendine özgü bir biçime sahiptir, o da bilineni yıkmasıdır. _Aşkın fikirler, her ne kadar bizi olumlu olarak eğitmeye hizmet etmiyorlarsa da, Materyalizm'in, Natüralizm'in ve Fatalizm'in cesaretli ve akıl alanını daraltan iddialarını dağıtmaya hizmet ederler. _Tüm ödevleri yerine getirme ve tüm sorulara yanıt verme isteği, öyle terbiyesizce bir kendini beğenme ve yoldan çıkartıcı bir kibir olurdu ki, insan bu yüzden her şey için güven oluşturmak zorunda kalırdı. _Kendi Ödevin_ _Öyle davran ki, istenç ilkelerin her zaman için evrensel bir yasanın ilkesi olarak da geçerli olabilsin. Bu aslında ahlaksal yargılamanın temel düsturudur. _İnsanın en büyük işi, yaratılmışların arasında kendi yerini hakkıyla nasıl doldurduğunu ve bir insan olmak için ne olmak gerektiğini, doğru olarak anladığını bilmektir. _Vicdansızlık, vicdan eksikliği demek değildir, tersine vicdanın kararına geri dönmeme eğilimidir. _Temel ilkelerden dolayı kötülük diye bir şey yoktur, tersine temel ilkelerin terk edilmesinden dolayı vardır. _Ahlak yasası kutsaldır. Her akıllı varlık istenci için bir görev yasasıdır. Ahlaksal yasa, akıl yürütmenin ve çıkarılmak istenen tüm sonuçların öncesinde gerçekleşen bir olgudur. _Görev, yasaya saygıdan dolayı bir davranış gerekliliğidir. _İnsan işlediği suçlarda doğruluğa karşı kendi doğasının zayıf yanlarını hiçbir zaman tanık göstermemelidir: Çünkü insan burada mükemmel olabilir. _İyiyi yapmak ve kötüyü yapmamak, ahlaklılıkta ikisi de birbiıine eşittir. _Görev ve ahlaksal yasa anlayışı akıl yoluyla insan kalbi üzerinde diğer içgüdülerin hepsinden daha kuvvetli bir etkiye sahiptir. _Bilgelik, ahlaksal yasalara uyma sonucu istencin içi lkesinden başka bir şey olmayacaktır. _İnsan, suç işlemeye yönelik içsel her dürtüyü yenebileceğinden emin olup olmayacağını kendi kendine sorduğunda, özgürlük kavramının, ahlaksal yasa bilinci yoluyla içimizde mutlak bir emir olarak saklı olduğundan emin olabilir. Artık iradesi özgürdür. _Ahlaka duyusal doğamızla büyük fedakarlıklar yapma gücümüzün olması, kolay ve açık olarak anladıklarımızı yapabilmemiz, içimizdeki doğa üstü olan insanın, duyusal insana üstün gelmesini sağlamak zorunda olmamız ve içimizdeki ahlaksal insanlığa sıkı sıkıya bağlı yeteneğimiz, en yüce hayranlığın bir kaynağıdır. _İnsan, dikkatini ona doğrultmaya ve kendi içinde doğanın hiçbir gücüne baş eğmeyen bir güce hayran olmaya doyamaz. Burada söz konusu olan şey, güvenilir bir kaynak olan içsel özgürlük düşüncesiyle bağlantısı olan sağlam bir destektir. ............................... _Önsöz_ Kant, Hayal gücü ve konsantrasyonu sayesinde bakış açısını keskinleştirdi. Dudaklarından düşünce dolu sözler akardı; şaka, fıkra ve neşe ona özgü şeylerdi. Rakibi Herder: Kant üzerine: "Kant en parlak yıllarında bir delikanlının canlılığına sahipti.” Heine, Kant'ın yapıtlarını, etkisi bakımından Fransız devrimini gerilerde bırakacak bir olay olarak gösterirdi. Kant'ın yapıtları, felsefe eğitiminden geçmemiş okuyucuların kolay kolay anlayacağı yapıtlar değildir. Nietzsche bile yoğun saldırılarında Kant'ın sistematiğini maskelemek ve ona "Königsberg'li büyük Çinli" demek için yeterince nedene sahipti. _Kant, metafizik için yetkili her türden bilgiyi reddetse dahi, insanlığın en büyük metafizikçilerinden biri oldu. _Bu kitap, ana hatlarıyla Kant'ın dünya görüşünü yansıtmayı ve bu görüşü herkese kolay ve oldukça anlaşılır bir biçimde onun sözleri ile ulaştırmayı görev edindi.
·
97 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.