Kitaplarla arama uzun süreli bir ayrılık girmişti ve ben tekrar bu birlikteliği nasıl sağlarım diye düşünürken daha hafif birkaç kitabı elimde dolandırdım ancak hiçbirinin dünyasına kendimi kaptıramadım. Yeni bir seriye, hem de ağır seriye adım atmaktan çekiniyordum. Ancak nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde kendimi Bıçağın Kendisi kitabını okurken buldum, tam da okumaya çekindiğim kitaplardan bir tanesi. Herhalde anlık bir gazla okumaya başladım ama üzerimdeki okuma hantallığı ile bu kitaba devam edebileceğimi düşünmüyordum. Kitabın ilk bölümünü okurken daha, düşüncelerimde haklı olduğumu düşünmeye başladım ve kitabı bir kenara bıraktım. Çok da kenara bırakamamış olmalıyım ki gözüme ilişip duruyordu. Ve bir kez daha elime alıp ilk bölümü ve hatta ikinci bölümü bile okumayı başardım. Okuma hantallığı bir yandan bastırırken bir yandan da yazarın dilinde beni kendine çeken bir şeyler vardı. Ben bu ağır kitabı ağır ağır da olsa okuyacaktım. Ve gerçekten öyle oldu. Karakterler bir yandan, mekanlar bir yandan, yaratıklar bir yandan, olaylar bir yandan derken kitap bana çok ağır geldi ancak pes etmeden devam etmeye kararlıydım. Tünelin ucundaki ışığı sezebiliyordum ve evet, sabrın sonu selamettir. Yazarın bize sunduğu her şey yerine oturmaya başladıkça kitap hafiflemeye, hantallığım dağılmaya başladı. Kitabın ilk yüz sayfasıyla bir ay boğuştuktan sonra iki yüze bir haftada gelip geri kalan 300 sayfayı üç güne sığdırmayı başarabilmiştim. Uzun bir girizgâhın ardından kitapta bizleri neler bekliyor sorusuna kısa bir cevap vermek isterim. Karakter konusunda yazar ustalık sergilemiş kanımca. Karakterlerin yaşadıkları en ufak olaylara dahi verdiği iç tepkilerle bizlere tanıtılması, düşüncelerini aktarması ve iç çatışmaları. Her biri ustaca kaleme alınmış. Buradan karakter sayısına geçebilirim. Odak noktasında kuzeyli savaşçı Logen, Agriontlu genç subay Jezal ve yine Agriont'tan bir zamanların ünlü şampiyonu, şimdinin kötürümü engizitörü Glokta'nın olduğu bölümler ağırlıklı olsa da arada Logen'ın eski savaşçı dostu Köpekadam, intikam peşinde koşan kadın Ferro ile Jezal'ın silah arkadaşı Binbaşı West kendilerini yazarın odağında buluyor. Ve tabii ki Bayaz, her şeyin ortasındaki adam, Mecusların İlki. Birçok kitapta daha ana karakterlerle bağ kurmak mümkün olmazken Joe Abercrombie bütün karakterlerle bağ kurabilmemizi sağlıyor. İşte bu büyük bir başarı. Bu konuda en beğendiğim kalemlerden biri olan Brandon Sanderson'ın Sissoylu serisinde dahi bunun eksikliğini hissettiğim noktalar olmuştu. Bir de karakter gelişimi konusunda da, ilk kitaptan güzel tohumlar bırakılmış. Olaylara geçecek olursak; kitaptaki en önemli eksikliğin, okuyucuları harita yardımından mahrum bırakması olduğunu söyleyebilirim. Çünkü haritadan bağımsız ne karakterleri ne de olayları tam olarak anlayabilmek pek mümkün değil. İnternetten, Blade Itself map yazarak destek aldığım oldu ve bu okuma keyfimi artırdı diyebilirim. Haritadan bağımsız olarak olaylar sanki koca bir denize akan küçük akarsular gibiydi. Her bir olay kendi akışında çözüm beklerken nihayetinde hepsi bir noktada buluşuyor. Kesişim ve ayrım noktalarının olduğu olay örgülerini sevenlerin memnun kalacağı tüden bir olay akışı karşımızda. Entrikalar, kapalı kapılar ardındaki planlar ve komplolar da karşımıza oldukça yoğun şekilde çıkarılmış. Grimdark veya düşük fantazi katagorisinde gösterilmesinin temel sebeplerinden biri bu sanırım. Kitabın fantastik ögelerden ziyade insan ilişkilerinin yoğunluğunda geçmesi, karakterlerin siyah ve beyazlıktan uzak olması Game of Thrones havasını bize yaşatıyor. Bıçağın Kendisi, dizisi çekilse izlerim diyebileceğim nadir eserlerden oldu. Küçük bir spoiler uyarısı ile büyünün, diplomasinin ve savaşın ağırlığını belirtmek isterim. Bir bölümde Bayaz ile Logen yolculuk ederken yolları kesilidir. Önce konuşarak bu olaydan sıyrılmaya çalışırlar ancak işler umulduğu gibi gitmez. Ardından Logen savaşarak rakiplerinden bazılarını alt eder ve etrafını saranlardan kaçmaya başlarlar. Tekrar köşeye sıkıştıkların son çare olarak Bayaz büyü gücünü kullanır ve savaş sonuçlanır. Savaşın sonunda Logen düşman liderinin henüz ölmediğini farkeder. Onu öldürmek zorunda kalırken dahi son bir kez aralarında bir konuşma geçer. Sonuç olarak ağır ama dolu dolu, Buz ve Ateşin Şarkısı tadında bir fantastik eser okumak isterseniz Kadim Kanunlar serisi sizi tatmin edecektir. Nispeten uzun olan bu incelememin ardından kendimi hemen Astıktan Sonra kitabına bırakıyorum. Herkese iyi okumalar.

Bıçağın KendisiJoe Abercrombie · İthaki Yayınları · 2019212 okunma

·

106 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.