hayat sabır oyunundan daha fazla bir şeydirİnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir.
Birbirine düşman eden iletişimsizliktir.
Güzellikten yana ne varsa yok eden ilgisizliktir.
diye yazmış, Franz Kafka.
Herkese hitap etmeyen ama benim en sevdiğim yazarlardan biri olan Kafka’yı anlamak bir ayrıcalık bence. Biyografik bir metin olan bu kitabında kendisinin ne kadar naif bir karaktere sahip olduğunu açıkça görüyoruz.
Kafka, hayatı boyunca babası tarafından sığdırılmaya çalıştığı kalıplardan, yazarak bir anlamda uzaklaşıyor, yazmayı kaçış yolu olarak görüyor.
Mektubunun bir yerinde babasının yazılarına duyduğu tiksintinin farkında olduğunu yazıyor ve “senin omzuna yaslanıp içimi dökemediklerimi yazıya dökmekti” diyor, yazma sebebini.
Vücut yapısı olarak çelimsiz ve zayıf olmasının yanında, karakter olarak da oldukça zayıf, duygusal bir insan. Bunun farkında ve mektubunda kendi kişiliğini kaygılı, özgüveni eksikliği olan ve yoğun suçluluk duygusu hisseden bir çocuk olarak tanımlıyor.
Sürekli babasının memnuniyetsizliği için çocukluk hallerini sorguluyor, kendini baskılıyor. Bu durum sonucunda üzerindeki hiçlik duygusunun kaynağının babasından yadigar kaldığını yazıyor.
Kafka, yazdığı bazı çocukluk anılarıyla da hayatı boyunca anlamlandıramadığı, unutmaya çalıştığı yaşanmışlıklarına yer vermiş. Bu satırlardan çocukluk döneminin, insanın üzerinde nasıl derin yaralar bıraktığını ve bu yara izlerinin, etkilerinin ömür boyu sürebileceğini görüyoruz.
Kafka kendine olan güveninin günden güne nasıl azaldığını satır satır, bütün samimiyeti ile anlatmış.
Yazık ki bu mektup sahibine hiç ulaşmamış…
Hermann Kafka “nasıl çocuk yetiştirilmez” sorusunun canlı bir örneği. Her ebeveyn mutlaka ama mutlaka okumalı.