Gönderi

Gel gör ki, doğa dedikleri Tabiat kuralları önünde sıfır bile olamayan insan olayı, toplum açısından konuldu mu, determinizm kaçınılmazlaşıyor. Madem toplum yaratığı bir "Zekâ" ve "Ruh" taşıyoruz, onları, yaratıcısı toplumun belirlendirdiği doğrultudan hiçbir şey geri çeviremez. Kâinatın "dilsiz, cansız" dediğimiz sonsuzluğu içinde bir moment, bir an bile sayılamayacak kertede kısa olan insan topluluğunun tüm serüveni (Tarihöncesi, Tarihi ve isterseniz, -biz Türkler "Tarihten sonra varız" marşını söylediğimize göre- Tarih sonrası) nedir? Ha tüm güneşin çevresinde Dünya, ha protonun çevresinde elektron.. Bir elektron içinde toplum olayının nesi kalır? Öyle iken, toplum yaratığı kaldıkça, onun mutlak parçası gibi düşünüp davranmaktan kendimizi alabilir miyiz? Bunu istesek yapamayız. Ressamın çizdiği levhadaki biçimler, fırlayıp: "Bir fırçadan döküldüğümüz gibi olmayacağız!" diyebilirler mi? Ben de besbelli bu nedenle yazıyorum. Yazmak için belirlendirilmişim. Yazmamak elimden gelmiyor. Gelmiyor mu? Burada da bir hayli "sosyal hayvan"ım. Pekâlâ sosyal açıdan, sansüre uğratılan her şeyi yazamıyorum. Hem ne çok şeyler var. Toplum onları bana yasak etmiş. Kalemim de ora-lı olmuyor. Yazsam ne çıkar? Kanser beni öteki dünyaya götür-dükten sonra, neyime hangi suç ve ceza düşer? Hiç birisi. "Be-nim için" her şey biter. Derken, yazamıyorum her istediğimi. Demek bu bir ceza yahut korku sonucu değil; başlangıçta, toplumun bir saati kurarca beni kurması var. Artık ne etsem kurulduğundan başka türlü, ölsem işleyemiyorum. Gücüm yetmiyor başka türlü işlemeye. Kalanların beni anlayacaklarını, yadırgamayacaklarını umuyorum. Ne çıkar ummasam? Elimde değil. Şu satırları hangi karyola üstünde, alacalı mor battaniyeyi kalkık dizlerimden göğsüme dek çekip yazdığımı bile açıklayamıyorum. Öğrenmesinler. Kimler? Ardıma düşen silahlı adamlar. Bu basit politik gerçekliği bile yazarken atlayıp, yerimi açıklamıyorum. Böylesine domuz bir sosyal determinizm içindeyim, yahut determinizm içimde. İnsan bu. Ben de insanım. Hepsi o kadar. Bir hayvan, bir bitki, bir taş, buğu, su olsaydım. başka türlü olacaktım. Şimdi insan olarak böyleyim. O zaman neyi yazıyorum? Toplumun bana müsaade ettiğini. Ölürken de böyleyiz, diriyken de. İçime, fakir fukaralıktan işlemiş "ekonomistlik" dediğim pintilikten, şu kâğıdın daktilo har-fi yüzüne bile çızıktırıyorum. "İsraf haramdır" demişim bir yol. O "Haram"ı işleyemiyorum. Var mı ötesi? HİKMET KIVILCIMLI
··
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.